ÇOCUKLARIMIN HARÇLIĞINDAN BANA PARA VEREBİLİR MİSİNİZ?

Yıl 1998. (……) Erkek Yetiştirme Yurdunda “Grup Öğretmeni” olarak görev yapıyorum. Shçek’e Sağlık Bakanlığından Sağlık Meslek Lisesi “Meslek Dersleri Öğretmeni” iken 1997 yılında geçtim. Görevimde bir yılı henüz doldurmamıştım. Grubumda 20 çocuk vardı. Prensip olarak tüm grubumdaki çocuklarımın hikayelerini, özgeçmişlerini dosyalarından alıyor, özellikle önemli ve dikkat edilecek noktaların altını kalın harflerle çiziyordum.

20 çocuğun her birinin hikâyesi farklıydı. Ama birisi çok dikkatimi çekmişti. Çünkü anne-baba var. Boşanmışlar. Başkalarıyla evlenmişler. Fakat çocuklarına karşı çok ilgisizler. Çocukları ise sürekli anne babalarını arzu ediyor, söz ve davranışlarıyla bu isteği ifade ediyorlardı. Bu arzuya duyarsız kalmak mümkün değildi.

Israrla ilçede olan babaya ulaşmaya çalıştım. Günler süren uğraştan ve bir sürü insanı devreye koyduktan sonra babaya ulaşmayı başardım.

Nihayet baba geleceğine ve uğrayacağına söz verdi. Büyük gün gelmişti. Hem oğlu hem de ben çok heyecanlıydık. Yıllar sonra oğlunun yaşadığı yere gelecek hem oğlunu hem de bizi şereflendirecekti.

Baba geldi. Çocuğuyla kısa bir görüşmeden sonra bana çocuğun harçlığı olup olmadığını sordu. Ben bu ilgisine çok sevindim. Hakkında kötü düşünceler içinde olduğumdan dolayı çok pişmanlık duymuştum.

Derhal çocukların harçlık defterine baktım ve mutlu olması için miktarıyla birlikte yeterli harçlığa sahip olduklarını babaya gururla ifade ettim. Devletin çocukların her türlü fiziki ihtiyacını karşıladığını fakat onların maddi ihtiyaçtan daha fazla ihtiyaç duydukları sevgi ihtiyacını karşılayamadığını ve bu noktada anne ve babaya ihtiyaçlarının olduğunu, bu ihtiyacın onların sağlıklı gelişmesi ve büyümesi için ekmek ve sudan daha önemli olduğunu iştahlı ve uzun cümleler kurarak anlattım.

Kısaca babayı etkilemek duygularına hitap etmek ve çocuklarını daha fazla ziyaret etmesi için elimden gelen her türlü gayreti ortaya koydum.

Sonucu merakla beklerken , “sizden bir şey rica edebilir miyim? “ dedi. Sözlerimden, çabamdan etkilendiğini düşünerek sevinçle : ” Tabii ki ne demek, buyrun “ dedim.

Baba yüzüme baktı ve “Çocukların harçlığından bana biraz para verebilir misiniz “ dedi. Bu istek karşısında şok oldum. O esnada yanımda bulunan çalışma arkadaşlarımdan bazıları tepki gösterdiler. Ben onların önünü aldım. Yine de bağı koparmamak, belki bir kez daha ziyarete gelir ümidini taşıyarak bu isteğinin kurallara uygun olmadığını ifade ettim. Biraz daha nasihat edip çay söyledikten sonra, çocuklarla yolcu ettik. Bir daha da ziyarete gelmedi. Bu olayı ve babanın o cümleyi söylerken ki yüz şeklini unutamadım.

Yorum Ekle