SU KÜLTÜ

Eski Türkler’de birçok kültler mevcuttu. Bunlardan birisi de su kültü idi. Hun Türkleri sulara ve ağaçlara kurban verirlerdi.160 Kutlu dağların tepesinde bazen bir volkanik göl bulunurdu. Bunlara eski Türkler “Gök Gölü” derlerdi ve kutlu sayarlar hürmet ederlerdi.

Edremit çevresi tahtacılarının çocuklarının karın ağrısının geçmesi için “ulu çaylara” dua ettikleri tespit edilmiştir. Onlara erkana girme töreninde su ile ilgili bir adet vardır. Bacılar yazmalarının ucu ile su alıp bunu musahip erkeklerin ayakları ucuna damlatırlar. Tokat İlinin Zile İlçesi Çeltek Köyünde mevcut bulunan Şeyh Mahmut (Çeltek Baba) türbesine ziyarete gelen Kızılbaş ve sıraçların türbenin yakınında olan Şifa suyu çeşmesinin küvetine yazmalarını , tülbentlerini sererek dilek tuttukları , yazma ve tülbentleri batarsa dileklerinin kabul edilmediği , batmazsa kabul edildiği inancını taşıdıklarını ben bizzat kendi köyümde defalarca müşahede ettim.

Aynı çeşmenin kubbesine elbiselerinden yırttıkları kumaş parçalarını ıslatıp dilek tutarak attıkları , kumaş parçası yapışırsa dileklerinin kabul edildiğine inanıyorlar. Yine aynı türbenin toprağını kutsayarak götürmeleri , elbiselerinden yırttıkları bez parçalarını türbenin demirine , taşına ağacına bağlamaları , türbenin kapısından itibaren taşını toprağını öpmeleri kutsamaları , kurbana çok önem vermeleri her ziyaretlerinde muhakkak kurban getirip kesmeleri sürekli gözlemlediğimiz Kızılbaş ve sıraç adetleridir.

Suyu kutlu sayıp , ona tapınma şeklinde beliren bu kült , aynı zamanda sudan korkma ve çekinme meydana getiriyordu. Göçebe Türk topluluklarının da bunun pek çok örneğini görebiliriz. İbni Fazlan’ın yazdığına göre : Oğuzlar büyük ve küçük abdestten sonra temizlenmezler , cenabetten ve diğer hususlardan dolayı yıkanmazlardı. Bilhassa kışın su ile hiçbir ilişkileri yoktu. Tüccarlar ve yabancılar onların yanında cünüplükten yıkanmazlar , sadece geceleyin onların gözünden uzak olarak yıkanabilirlerdi. Zira onlar böyle birini görürlerse kızarlar ve bu adam bize sihir yapmak istiyor çünkü suya giriyor derler , ondan bu hareketine karşılık tazminat alırlardı. Türkiye’de özellikle kırsal bölgelerdeki Kızılbaş ve sıraçlarda suya karşı mesafeli yaklaşımı görmek mümkündür.

Yorum Ekle