Ölmeyeceğim…

Pazar günü Konya’nın manevi mimarlarından Tahir Büyükkörükçü hoca efendi yüz binlerle ifade edebileceğimiz büyük bir kalabalık şahitliğinde çok sevdiği rabbine kavuştu. Cenazeye katılmak imkânım oldu.

Gece vakti aracımın radyosunda belki daha önce de duyduğum bir kelam bu kez daha çok dikkatimi çekti.

Vaazında hoca efendi ‘ölmeyeceğim’ diyordu. ’Ölmeyeceğim, milyonlarca kaset, cd, görüntü beni sizler arasında kıyamete kadar yaşatacak inşaallah’ diyordu.

İslam Peygamberi insanın 3 şey yapması durumunda ölmeyeceğini, sevap defterinin açık kalacağını ifade eder. Bunlar: insanların faydalandığı ilmi eserler, bir kimsenin insanlara faydalı olan evladı ve insanların faydalandığı camii, okul, kütüphane vs. yaptırmak ya da ağaç dikmek, icat etmek vesaire.

‘İnsan yavaş yavaş doğar. Tam anlamıyla doğumu öldüğünde gerçekleşir’ der Kemal Sayar.

Yani insan hayatını bir resim tablosuna benzetirsek son fırça son nefesle vurulur aslında. Onun için güzel bir son (hüsnü hatime) dualarımızın içindedir.

Ölüm diriler için ibrettir dostlar.

Ah şu ölümler üzerinde bir sene nafile ibadetten evla olan 1 saat tefekkür edebilsek. Aslında o 1 saat tefekkür kendimize tam bir format atma olacak.

Hayatımızda olan her şeyi tekrar gözden geçireceğiz, doğrularımız, yanlışlarımız, önceliklerimiz, ihmallerimiz, sevap ve günahlarımız bize daha açık görünecek.

Ölüm den daha güzel ayine var mı ?

Çünkü ölüm tablonun tam hali. Bu yüzden tabloyu uzun uzun incelemek, ayrıntılara inmek ve ibret almak gerekiyor.

Akıllı insan başkasının başına gelenden ibret alandır.

Bu yazıyı okurken öldüğümüzü düşünsek, hayatımızın tamamlandığını.

Hazır mıyız ? Hayat tablomuz ne durumda ? Eksiklerimiz neler ?

‘Lezzetleri acılaştıran ölümü çok zikrediniz’ der Yüce Peygamber.

Aslında maksada uygun, kulluğa yaraşır hiçbir lezzet ölümle acılaşmaz belki daha ziyade lezzetlenir.

Ölüm meşru olmayan lezzet acılaştırır.

Çünkü hesabı hatırlatır.

Kalemleri bırak emri sadece dersine çalışmamış ve soruları cevaplayamayan öğrenciyi ürkütür.

Kulluk şuurundan hiçbir zaman uzaklaşmamış, çizgisini hiç bozmamış, duruşunu sürekli muhafaza etmiş bir insana ölüm vazifeden terhis tezkeresidir, bu alemden daha değerli bir aleme geçiş için kırmızı pasaporttur, sevgililere ve sevgililerin sevgilisine kavuşma müjdesidir, % 99 ahbabın olduğu kalanlarında, katılacağı ahbaplar meclise intikaldir ölüm.

Onun için akıllı insana düşen görev ölümün yüzüne dikkatle bakmak ve insandan tam olarak ne istiyor bilmek ve gereğini yapmak, gereğince yaşamaktır.

Evet söz üstadının (N.F.K.) sözüyle bitirelim kelamı ;

Ölüm güzel şeydir, bu dur perde ardından haber,

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber.

Tahir Hoca ‘ölmeyeceğim’ dedi, sözünü tuttu.

‘Doğarken ağlardın gülerdi sana alem,

öyle bir hayat yaşa ki, ölürken sen gül ağlasın sana alem ‘

sözünün manasıyla Tahir Hoca gülerken yüz binler ağladı Pazar günü.

Selam olsun ‘ölmeyeceğim’ iddiasında olan, o iddiayla yaşayan ve yaptıkları iş, bıraktıkları ilim ve yetiştirdikleri evlatlarla ölmeyen kutlu yolun yolcularına. Selam olsun.

Yorum Ekle