Namus, nomos’tan mı geliyor? Nomos, yasa anlamına gelen Yunanca bir kelime. Mesela ekonomi kelimesinin aslı oikos-nomos. Oikos ev veya hâne demek. Ekonomi, evi (ülkeyi) idare etme sanatı. Metin Erksan yıllar önce bir yazısında ekonomiyi “mutfağın namusu” olarak tanımlar.
İslam düşünürleri Tanrıya “namus-u ekber” (büyük namus), paraya ise “namus-u asgar” (küçük namus) diyorlardı. Parayla oynamak, namusla oynamaktır. Çünkü para ekonomide her şeyin ölçüsü, ayarı yani ekonominin “tuz” udur.
Namusun diğer bir anlamı kainatta Yüce yaratıcının koyduğu kanunlar ,kurallar. Asla değişmeyeceğini ifade ettiği (Allah’ın kanununda bir değişme bulamazsın fetih/23) ilkeler. Örneğin “Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur”(Necm, 53/39) Bu kaide asla değişmez. İnsan dünyada da ahiret te de eliyle ne hazırlamışsa onu bulacaktır. Hırsla bu kanunları değiştirmeye çalışanlar sonuçta hiçbir netice elde edemez, sadece kainatı çeviren çarkların altında ezilir.
Namus hepimizi, herkesi ilgilendiren bir kavram. Özellikle siyasetçiler, işveren ve idarecileri. ”İnsanlar meliklerinin yolu üzeredir” Melikler kavramına herhalde bu üç grupta dahildir.
Kemal Tahir, Sanat/Edebiyat Notları 3’te (Bağlam Yayınları) siyaset adamları için bir takım düsturları not etmiş. Bunların bir kısmı başka kaynaklardan alınmış, bir kısmı muhtemelen kendisine ait. Ankara havasından kurtulup seçim bölgelerine dönen ,halkıyla bir araya gelen, köklerine dönen ve okumaya ve düşünmeye vakit bulabilecek tüm siyaset/devlet adamlarımıza kemal-i tevazuyla hatırlatıyorum:
Namuslu insan ölmez.
Kralın dostu olmaz.
Alçak adam kuma benzer, harcından duvar olmaz.
Aptal değilsen, günde bir dalgınlık yeter.
Yalan kaynar fakat pişmez.
Saadetle felaket yan yana yaşarlar.
Sıkı basmayan bacak, sahibini suya kaptırır.
Neler kazanabileceğine dalarsan, hiçbir şey kazanamazsın.
Huy seçmeniz mümkünse, barışçılığı seçin.
Pençesini keçiye geçirmiş aslandan korkma!
Başkalarını öldüren seni unutmaz.
Uyku ölümün yeğeni olur.
Ağacı silkelemeden önce, meyvelerin nereye düşeceğine bak.
Bir orduyu bozmaya ters bir ihtiras yeter.
Kuru ağaç, yaş ağaca dayanır.
Ölüm gelmedikçe her şey mümkündür.
Leopar, renkleriyle beraber ölür.
En büyük kuvvetleri yere seren kuvvet, açlıktır.
Yolda oyalanan soyguncuya rastlar.
Rüzgâr biriktirilmez.
Öküz, kendini kesecek bıçağı yalar.
Tek başına mutabakat olmaz.
Çıbanımızı biz deşersek acımaz.
Akıl yalnız bir evde oturmaz.
Kurnazlık önce sahibini haklar.
Boşboğaz ancak bilmediği sırları saklar.
Su, her zaman seviyesini bulur.
Kuyudan çıkmadıkça, oraya neden düştüğünü anlatmaya kalkışma!