Müstakbel mazinin aynası, mazi de müstakbelin tarlasıdır.

Binanın sağlamlığı temeli, ağacın gücü kökü, insanın kuvveti nesli, asaleti, milletlerin potansiyeli mazisinden, tarihinden kaynaklanır.

Mazi bir millet için çok önemlidir. Mazisi olmayanın müstakbeli yoktur.

O halde mazi nedir ?

Mazi: Bir milleti millet yapan dini, dili, inancı, geleneği, ananesi, kültürü, folkloru, bayrağı, bayrakları gibi esaslardan oluşur. Geçmişindeki bu temel esaslarına bağlı milletler gelecekte de başarılı olurlar. Ve Allah’ın övgüsüne de mazhar olurlar.

Mâide Sûresinin 54. Ayeti “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”

Bu ayete tarihin farklı zamanlarında farklı milletler mazhar olmuştur. İşte ayette tarif edilen özellikler mazisine bağlı, güçlü kökleri olan, sağlam temellere dayanan her milletin aynı zamanda Yüce Allah’ın emanetinin de sahibi olarak en büyük şerefe nail olacağı Kuran’ı Kerim’de ifade edilmiştir.

Peygamberimiz İstanbul’u fethini müjdelerken Fatih Sultan Mehmet’i ordusuyla beraber övmüştür. O ordunun bağrından çıktığı milletin özelliklerini hepimiz tarih kitaplarından okuyoruz.25 defa kuşatılan İstanbul’u 26. seferde fetheden güç ordu ve ordu kumandanının dayandığı milletteki “güç” tür. Bu güç yukarıda saydığımız dini, dili, geleneği, göreneği kısaca tüm mazisinden gelen manevi dinamiklerini hayatına yansıtmaktan kaynaklanan bir “güç”tü.

Kendisi siftah eden esnafın 2. müşteriyi siftah etmeyen komşusuna göndermesini emreden ahi kültürüne sahip olması, askerin yediği üzümün ücretini asmaya asması, Fatih Sultan Mehmet’in Kadı huzurunda başka dinden bir vatandaşla eşit şartlarda yargılanması gibi güzellikler İstanbul’un fethini sağlamıştır.

Tarihi bir övgü veya sövgü alanı olarak değil bir ibret alanı olarak ele almak şarttır. Şu kesin bir gerçektir ki: Dinine, geleneğine, mazisine sıkı sıkıya bağlı olduğu zaman İslam  devletleri dünyanın en gelişmiş, en adil, en kuvvetli milletleri olarak “medeniyet” in zirvesinde oldular. Bu manevi dinamiklerden uzaklaştığı zamanlar da ise gerileyerek ,kısa sürede yıkıldılar. Emevi, Endülüs Emevi, Abbasi, Selçuklu, Osmanlı Devletlerinin tarihlerini incelediğimizde bunu açık bir gerçek olarak görürüz.

O halde bize düşen görev nedir ?

Mazimizi , tarihimizi iyi öğrenmek ve neslimize öğretmek. Vatanımızda tarihin somut eserleri fazlasıyla var. Sadece Çanakkale 10 cilt tarih kitabı kadar gerçekleri haykırıyor. Bu sebepten tarihimizi öğreten öğretmenlerimiz bizzat tarihi yerlerde bu dersleri vermeliler. Mesela: Büyükşehir Belediyemizin yeni yaptığı Şehitlik mükemmel bir tarih dersi veriyor insana. Dünya da kaç milletin mazisinde 16 bayrak,16 devlet vardır.

Mazisini, tarihini öğrenen neslimiz mazisinden aldığı güçle geleceğe daha güvenle bakacaktır. Kendine olan özgüveni artacaktır.

Yorum Ekle