İlköğretim 8. Sınıfta öğrenimine devam eden oğlum Mustafa’yla birlikte son günlerin popüler belgesel filmi “MUSTAFA” yı izlemeye gittim.
Mükemmel bir eser. Can DÜNDAR’ ı can-ı gönülden tebrik ediyorum. Film tarihi gerçekleri bütün gerçekliğiyle sinema perdesine aktarmış. Filmi izledikten sonra bu tarihi gerçekliklerden kendi zaviyemden en uygun “ibretlik bir ders” nasıl çıkarabilirim diye düşümdüm. Çünkü tarihten ibret almak ,tarih okumanın en önemli faydasıdır. Kendi zaviyem derken yazılarımda sosyal hizmetlere yönelik, özellikle aileye yönelik yoğunlaştığımı okurlarım bilirler.
Mustafa Kemal Atatürk’ün günde 3 paket sigara,1 büyük rakı ve 15 fincan kahve içtiği bilgisi bana yıllardır savunduğum, adeta hayatımın en önemli gayesi haline getirdiğim “dava” mı hatırlattı.
Aile. Aile, insanın bu dünyada sığınabileceği ,mutlu olacağı ,huzur bulacağı yegane yuva.10 yıl sağlık kuruluşlarında,7 yıl Yetiştirme Yurdunda,2 yıl huzurevinde,3 yıla yakındır İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünde çalışıyorum.2 yıla yakındır Aile Danışma Merkezi Müdürlüğü görevini ifa ediyorum.
Bütün hayatım boyunca hakkalyakin bu gerçeği yaşadım ve gördüm. Aile olmadan insanın gerçek anlamda mutlu olması mümkün değildir.
Evli ve 3 çocuk babasıyım. Maddi rahatlık açısından en lüks otellerde kalıyorum. Ama ailedeki o tarif edemediğimiz sıcaklığı ve muhabbeti bulamıyorum. Bu gerçeği aynı manada yaşayan bir çok arkadaşımın da paylaştığını biliyorum
Yuvalarımızda, yurtlarımızda, huzurevlerinde verdiğimiz hizmetlerle beş yıldızlı otel konforu ,kalitesi olsa da çocuk, genç ve yaşlılarımızın yüzünü istediğimiz gibi güldüremiyoruz. Onun için Sosyal Hizmetler olarak eğer çocuğun, gencin, yaşlının yaşayabileceği bir aile ortamı varsa o aileyi bütün kuvvetimizle destekliyoruz.
Çünkü bana göre sevginin formülü şu: Baba+Anne+Çocuk=Sevgi .
Sevgi öyle bir manevi gıdadır ki ,onun yeri hiçbir şeyle doldurulamaz. Fransız bilim adamı Winnecott ”Hırsızlık yapan çocuk annesini arar” der. Buna psikiyatri de “anne noksanlığı” (Carance maternal) denir ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır.
“Her anne babanın çocuğu vardır, fakat her çocuğun anne babası yoktur.” Sözü de anne babalığın sadece fizyolojik olarak çocuğu dünyaya getirmekle bitmediğine işaret ediyor.
Bu konularla ilgili o kadar çok şey yazılabilir ki…
Sadece şu kadarını söyleyeyim: Bana göre tüm sosyal, psikolojik, ekonomik problemlerin temelinde aile müessesesi var.Çünkü insanın tüm hayatına yön veren ,kişiliğin oluştuğu ilk 7 yıl aile içerisinde geçiyor.
Buradan başta Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanımıza ve Kadın ve Aileden sorumlu Bakanımıza bir çağrıda bulunarak “Aile” konusunda seferberlik ilan etmelerini istirham ediyorum. Tüm örgün ve yaygın eğitim vasıtalarını kullanarak halkımıza şu gerçeği haykırmalıyız: AİLESİZ OLMAZ.
İstatistikler milletimizin sosyal problemlere dayanmada en önemli kalesi olan Aile müessesesi ile ilgili çok iç açıcı bilgiler vermiyor. Gençlerimiz evlenmekten kaçıyor, boşanma vakaları çoğalıyor.
“ MUSTAFA” belgeseline dönelim: Afet İnan Atatürk’ün hayatının son günlerini geçirdiği odaya girer. Yatağında yorgun yatan Atatürk uyanmıştır.
Yatağının baş ucunda bir tablo asılıdır. Tabloda kır çiçekleri ile bezeli yemyeşil bir yamaç alabildiğine uzanmaktadır; bu yamacı çiçek açmış meyve ağaçları süslüyor, arka alanda ise nefis bir göl ve heybetli, karlı dağlar manzarayı tamamlamaktadır. Tablonun adı “4 mevsim” dir. Atatürk bu tabloya baktığında memleketin , memleketinin dört köşesini gördüğünü belirtir Afet İnan’a. Ve “Çocuk bu tablo bana memleketimi hatırlatıyor, ben iyileşeyim ,oraya gidelim sakin sessiz bir ortama bir kulübe yapalım orada yaşayalım” der.
Bana göre Atatürk çocukluğunda yaşadığı ve hiç unutmadığı aile sıcaklığını o topraklar da ,baba ocağında bulacağını biliyor, o ortama özlemini dile getiriyordu.
Sizce ?