“MAVİ MARMARA” SURDA BİR GEDİK AÇTI, MUKADDES Mİ MUKADDES…

“Mavi Marmara” ismi tarihin önemli kilometre taşlarından birisidir artık. Mavi Marmara bir milattır. Mavi Marmara ismi korku ve zulüm imparatorluğu için sonun başlangıcıdır.

israil’ in  Gazze’ye saldırısının üzerinden 3 hafta geçmişti. Çoğu çocuk ve  kadın 1300 e yakın şehit vardı. O tarihte bu köşede şu yazıyı yazmıştım dostlar.

“15 Şubat 2009 da 40 yaşında olacağım. Bütün ömrüm boyunca Filistin’deki Müslümanların acı haberleri hiç eksik olmadı. Filistin’e zaman zaman Afganistan, Doğu Türkistan, Bosna, Irak, Açe gibi farklı İslam coğrafyalarından gelen “acı” haberler eşlik etti.

Gelen  her haber bu coğrafya da yani Anadolu’da yaşayan insanların direk yüreklerini yaralıyor, kalplerini kanattı , kanatıyor.

Çünkü yere düşen, acı çeken, zulme uğrayan dünyanın herhangi bir yerindeki Müslüman ilk olarak bu coğrafyada yaşayan Müslümanların, yani bizlerin gözlerine bakıyor ve bizden yardım bekliyorlar. İslam toplulukları zor durumda kaldıklarında yardımı, çareyi, kurtuluşu hep bizden, bu coğrafyadan beklediler. Bu belki bizler için bir babanın evlatlarıyla ,eşiyle imtihan edilmesi gibi bir imtihandı.

Peki ne yapmamız gerekiyor dostlar ? Cevabı aslında içinde. İmtihan olan baba ise ve Yüce Yaratıcı onu musibet oklarıyla uyarıyorsa , ikaz ediyorsa baba öncelikle kendine çeki-düzen vermelidir. Bana göre çözüm biz de, kendimizde, içimizde.

Müslüman kimliğimizle iftihar eden bizlerin bu gibi ciğer ve yüreğimizi dağlayan olayların bitmesini istiyorsak , yeniden iman ederek (  Ey iman edenler, iman edin!” Nisa, 136), gerçek Müslüman olma çabamızı artırmalıyız.

William Edwart Gladstone (1809-1898) Uzun yıllar İngiltere’de bakanlık ve başkanlık yapmıştır. Başbakanlığı döneminde, bir asırdan beri süregelen ve Osmanlı toprak bütünlüğünün korunmasından yana olan İngiliz politikasını değiştirmiş ve Osmanlı topraklarının parçalanması, küçük devletlerin kurulması şeklinde bir politika izlemeye başlamıştır. İslamiyet’e ve Türklere düşmanlığı ile tanınmıştır.

Sömürgeler Bakanı olduğu sıralarda İngiliz Avam Kamarasında :“Bu Kur’an Müslümanların elinde bulunduğu müddetçe, biz onlara hakiki hâkim olamayız. Ne yapıp yapıp, bu Kur’an’ı sükût ettirip ortadan kaldırmalıyız. Yahut da Müslümanları ondan soğutmalıyız” mealindeki sözleri sarf etmiştir.

Bediüzzaman Said Nursi’nin 1910 yılında Şam’da Ümeyye Camiinde verdiği hutbede Müslümanların 6 adet hastalığından bahsetti ve çözüm yollarını gösterdi. Neydi bu hastalıklar:

“Ben bu zaman ve zeminde, beşerin hayat-ı içtimaiye medresesinde ders aldım ve bildim ki: Ecnebîler,  Avrupalılar terakkide(maddi açıdan)  istikbale uçmalarıyla beraber; bizi maddî cihette kurun-u vustâda (orta çağda) durduran ve tevkif eden, altı tane hastalıktır. O hastalıklar da bunlardır:

Birincisi: Ye’sin, ümitsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi.

İkincisi: Sıdkın ,dürüstlüğün hayat-ı içtimaiye-i siyasiye de ölmesi.

Üçüncüsü: Adâvete (düşmana ve düşmanlığa) muhabbet.

Dördüncüsü: Ehl-i imanı birbirine bağlayan nuranî rabıtaları bilmemek.

Beşincisi: Çeşit çeşit sarî (bulaşıcı) hastalıklar gibi intişar eden (yayılan ) istibdat.

Altıncısı: Menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek.”

100 yıla yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen aynı hastalıklarımız bizi “ zayıf mümin” konumda tutuyor. Bu gün 1,5 Milyar nüfusuyla Müslümanlar,7 si İsrail’de,7 milyon dünyada toplam 14 milyon yahudiye karşı güçsüz ve zayıf durumda. Yine Bediüzzaman Said Nursi “Zamanın en mühim farz vazifesi ittihad-ı İslam’dır “ diyerek Müslümanların birlik ve beraberliği için çaba göstermenin , en önemli farz vazife olduğunu ifade ediyor.

İmam Kurtubi der ki ; mümin kişi dünya-ahiret saadeti için üç duyguya çok dikkat etmelidir.

1.Kibir:Şeytan bu  duygu yüzünden İlahi emre  rağmen Hz. Adem’e secde etmedi ve isyan etti.

2.İhtiras : Hz. Adem bu duygu sebebiyle cennetten çıkarıldı.

3.Haset: Kabil bu duygu sebebiyle kardeşi Habil’i öldürerek yeryüzünde ilk kanı döktü .

Bu dikkat edilmesi gereken 3 zararlı duygudan ne kadar uzağız ,kendimizi bunlardan ne kadar koruyabiliyoruz dostlar.

El mühim: Gazze’de yaşananlar konusunda tabii ki duyarlı olacağız. Oradaki İslam kardeşlerimize elimizden gelen maddi manevi tüm yardımları tabii ki yapacağız. Zulmün ve işgalin durması için tabii ki tepkimizi göstereceğiz. Ama bu olayların bir daha tekrar etmesini istemiyorsak öncelikle kendimiz hakiki mümin olarak , Kuran ve Sünnet rehberliğinde  İslam Kardeşliğini tesis edeceğiz.

İşte o zaman bir duvarın birbirine kurşunla tutturulmuş tuğlaları gibi tek-vücut bir İslam ümmetinin hiçbir ferdine saldırmaya, zulüm yapmaya kimse cesaret edemez.

Girmeden bir millete tefrika, düşman giremez

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez”

Bu gün “rotamız Filistin, amacımız insani yardım faaliyetine israilin yaptıkları hepinizin malumu. Ama özellikle “one minute “ olayından sonra bu ülkede köprünün altından çok sular aktı. Ümmet toparlanıyor, toparlandı. Gerçekten Ümmet olmaya başladı.

Gemideki kardeşlerimiz özellikle “MAVİ” MARMARA” da ki ler tarihi bir zafere imza attılar. Geri dönülemeyecek bir yola girilmiş, durdurulamaz bir süreç başlamıştır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. ”elküfrü yedumu vezzulmü la yedum: küfür devam eder zulüm asla”. Zulüm ve korku imparatorluğunun surlarında en büyük gedik açılmıştır.

Sur da bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes

Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es

Yorum Ekle