Konya’yı 5 altın yıl bekliyor.

7. yüzyılda Mekke/Medine’den başlayan İslam Medeniyeti zirveyi Endülüs ve Selçuklularla 12. Yüzyılda yaşadı.

Selçuklularda zirve şehir Anadolu Devletinin başkenti Konya, Endülüs’te Kurtuba idi.

İslam ümmeti 17. yüzyılda duraklamaya başladı ve 18. Yüzyılda maddi üstünlüğü batıya kaptırdı.

‘’Allah’ın günleri sırayladır.’’ Al-i İmran, 3/140.

Bugün toparlanıyor ve medeniyet terazisini dengelemeye çalışıyoruz.

Bu konuda en büyük görev Konya’ya düşüyor.

Cerrahlar kesilmiş bir kol ya da bacağı vücutla birleştirirken tüm damar ve sinirleri titiz bir çalışma ile birbirine bağlarlar ki, kol ve bacak sağlıklı bir şekilde görevini yapsın.

7 den 70 şine bugün Konya’da yaşayan herkes 12. Yüzyıldan bugüne koptuğumuz/koparıldığımız tüm değerlerle yeniden buluşma konusunda titiz bir çalışmanın içinde olmalıdır.

Bu iş çok tarihi ve önemli bir  iş.

Peki nasıl bir yöntem izlenilmeli.

Kabe’nin zarar görmesi sonucu tadilatı esnasında Hacer’ül Esved’i yerine koyarken daha sonra Peygamberimiz olacak olan Muhammed bin Abdullah’ın çözümüyle bütün kabile temsilcilerinin kenarından tuttuğu bir örtüyle taşınması bizim metodumuz olmalı.

Seçimsiz 5 yıla yakın bir süreyi altın yıllar ilan edip tam bir seferberlikle Konya’yı 12. Yüzyıldaki zirve pozisyonuna taşımalıyız.

Peki Konya 12. Yüzyılda zirveyi nasıl yakalamıştı.

İlmi ve ilim adamlarını el üstünde tutarak.

Zira Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz ilerleme ve yükselmenin temel şartı olarak ilme dikkatimizi çeker. Zirvede bir Peygamber ve hükümdar olan Hz. Süleyman için Yemen’den tahtı getiren insan ‘’ilim sahibi’’ bir insandı.

Yine Hz. Musa’yı seyahat ederek eğitende ‘’kendisine ilim verilmiş’’ bir insandı.

Anadolu Selçuklu Sultanları, özellikle Alaaddin Keykubat ilme ve ilim adamlarına o kadar değer vermişti ki dünyanın her tarafından değerli insanlar Konya’ya geldiler.

Konya’nın gönlü Mevlana Celaleddin Rumi Belh’ten,

Konya’nın ruhu Şems Tebriz’den,

Konya’nın vicdanı Sadreddin Konevi Malatya’dan,

Konya’nın aklı(25 yıl kadılık yaptı Konya’da) Siraceddin Urmevi Azerbeycan’dan,

Konya’nın aynası Muhyiddin Arabi Endülüs’ten gelerek Konya’ya değer kattılar.

Bu konuda en büyük görev, devletimizin temsilcisi Valimiz Cüneyit Orhan Toprak, Rektörlerimiz ve kültürümüzde şehremini ismiyle şehrin birinci derece sorumluları belediye başkanları Uğur İbrahim Altay, Ahmet Pekyatırmacı, Mustafa Kavuş ve Hasan Kılca Beylere düşüyor.

Elleri çok güçlü. Şartlar hiç olmadığı kadar müsait ve Konya potansiyeliyle bekliyor.

Türkiye’de sanayileşmiş ilk 50 şirketi kitabında Konya 1897 ile ilk 10 da idi.

Güneş, jeotermal, rüzgar enerjisi, sağlık turizmi, endemik tarım ürünleri, hayvancılık, Çatalhöyük’ten, T Kiliselere tarih  ve üniversiteler…

En önemlisi 2. Marmara olma potansiyelimiz.

Bugün Kop bölgesi Marmara fiziki imkanlar itibariyle şiştiğinden 2. Marmara olmaya en uygun bölge.

Mevlana Külliyesi, Nasrettin Hoca Külliyesi hem tarih ve kültürü yaşatacak hem de dizi ve filmler için hazır plato görevi yapacak.

Hz. Mevlana’nın hocası Seyyid Burhaneddin Kayseri ile Konya’yı bağlamış önceden.

19 Mayıs günü Samsun’dan Devlet büyüklerimizin verdikleri fotoğraf Büyük Türkiye fotoğrafıdır.

Biz de o fotoğrafın gereği Hacer’ül Esved’i taşır gibi örtümüzü sereceğiz ve herkesin elinin içinde olduğu bir kalkınma modelini gerçekleştireceğiz.

Konyamızı Kamu, Yerel Yönetim, Üniversiteler, STK’lar ve basınımızla 2024’de dünyada parmakla gösterilen kalkınmada örnek bir şehir haline getirebiliriz.

Tezekkür, geçmişi bilmek,

Tefekkür, ufuklar çizmek,

Taakkul, geçmişi, bugünü ve çizdiğimiz ufukları birleştirmek bağlamak,

Tedebbür, geçmişten aldığımız güçle, bugünü iyi değerlendirmek ve çizdiğimiz ufuklara bizi taşıyacak tüm TEDBİRLERİ almak demektir.

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah 86 kez bu emirleri tekrarlar.

Ve bu emirler en büyük farzlardandır.

Zira insan ve milletler için ‘’çalıştığından başkası yoktur.’’ Necm, 53/39.

Yorum Ekle