İKİ KITA’NIN BİRLEŞTİĞİ YERDE İKİ FARKLI KÜLTÜRÜ KONUŞMAK…

17-18 Mart Abant Platformu iki kıtanın birleştiği yerde İstanbul’da iki farklı kültürü buluşturdu.

Abant Platformuna ilk kez katıldım. Mükemmel bir uzlaşı kültürünün oluşturulduğunu gördüm. Abant katılımcılarının bu yaklaşımla ülkemizin birbirinden en uzak gibi görünen sorunlarını dahi rahatlıkla konuşabildiğini ve çözümler üretebildiklerini müşahede ettim.İki gün süresince gördüğüm güzellikleri ve tespitlerimi paylaşmak istedim.

1.Görüşlerin ortaya konulmasında katılımcıların tahammülü mükemmeldi.Bu tahammülü sağlayan Abant ruhunu alkışlıyorum.

2.Konular çok geniş seçildiği için bu konuların iki günde tamamen görüşülmesi imkansızdı. Tarihi,teolojik,kültürel, folklorik ve aktüel başlıkları bence tek tek ele alınmalıydı.Yani her bir başlık için ikişer günlük 4 abant toplantısı yapılmalıydı.Bu toplantı genel bir giriş kabul edilerek arkasından seri toplantılar yapılabilir.

3.Doç Dr. Osman Eğri ve Prof Dr. Mustafa Öz beylerin yaklaşımları mevcut Alevilikten çok Sünnilerin olmasını istedikleri Alevilik olarak anlatıldığı ve algılandığı için  aktüel gerçeklerden uzaktı.

4.Ali Yıldırım beyin sonuç bölümündeki tarzı ve yaklaşımı iki noktada önemliydi.

Birincisi:Alevilik gibi yıllardır konuşulan,tartışılan zor bir konu Abant ruhu sayesinde o kadar mükemmel ele alındı ki Ali Yıldırım beyin çıkışı da olmasa “hiçbir problem yokmuş yıllardır konuşulan her şey sanalmış “ kolaycılığına kapılacaktık.Ali beyin çıkışı bu meselenin en azından “dikensiz gül bahçesi olmadığını” deklare etti.

İkincisi:Ali beyin tarzı ,üslubu Sünnilerin bu meseleleri konuşmalarından ve çözüm aramalarından rahatsız olan bir gurubun varlığına da işaret etti. Bu konuda Reha Çamuroğlu beyin Sünnilerin Alevilerle ,Alevilerin de Sünnilerle ilgili çalışma yapmalarının doğal hatta gerekli olduğu görüşü alkışlandı.

5.Cemevleri konusunda görüş birliğine varıldı.Ve biz Sünnilerin cem evleri konusundaki mesafeli duruşumuzun bir eksiklik olduğunun altı çizildi.

6.Prof.Dr. Ahmet Yaşar Ocak bey gibi bu konuda duayen bir şahsiyetin, “tarihi açıdan Alevilik” konusunda oturum başkanlığı değil konuşma yapması daha verimli olurdu.

7.Diyanet işleri başkan yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez yaptığı bir hitabet harikası konuşmayla adeta gönüllere su serpti. Bu konuda diyanetin hiçbir ön yargısı olmadığını ve ihmalinin altını çizdi , yapılan somut çalışmaları ortaya koydu ve yapılacak güzel çalışmalardan bahsetti.Aynı camia adına katılan Din işleri yüksek kurulu üyesi Dr. Cenksu Üçer yaptığı konuşmalarıyla hem Alevilik konusuna hakimiyetini hem de Diyanet işleri başkanlığının bu konudaki samimiyetini ve gayretini perçinledi.

8.Dr. Armağan Elçi hanımefendi Aleviliğin çok farklı bir yönünü gündeme taşıdı. Alevilikte ki motifleri çok güzel yorumladı.Halk müziğine katkısından bahsetti. Özellikle “Semah hak için ola seyr için olmaya “ tespiti önemliydi.

9.Doğan Bermek ve Metin Tarhan beylerin “Alevilik sorunu yok suni olarak Alevilik sorunu oluşturmaya çalışanlar var “ sözleri dikkatle dinlendi.

10.Fethi Erdoğan dedenin ayet ve hadislerle süslediği konuşması mükemmeldi. Bir ilahiyatçı olarak çok istifade ettim.

11.İki kesimden gelen 150 civarındaki katılımcılar iki gün süresince birbirlerini daha yakından tanıma fırsatı yakaladılar.Görüş ve düşüncelerini paylaştılar.Birbirlerine kitaplar dergiler hediye ettiler. Ve eminim ki tüm katılımlar geldiğinden çok daha ileride çok yeni bilgiler elde etmiş olarak ayrıldı.

12.”İttifak marifetle olur” Marifet ilimle, irfanla ,görüşme ,konuşma ve diyalogla sağlanır.İlk toplantı olmasına rağmen fevkalade mesafe alındı. Mesafe uzatılmadan toplantıların devamı sağlanmalı ve bu konudaki konsensüs yüksek sesle ifade edilmelidir. Prof Dr Seyit Ali Tekalan beyin toplantının sonlarında yaptığı konuşmada altını çizdiği “bir çiçekle bahar gelmez ama her bahar bir çiçekle başlar “ anlayışı gereği bu konuda bahara oldukça yaklaştık kanaatiyle iki kıtanın birleştiği yerden iki kültürün asırlardır birlikte yaşadığı Anadolu’ya ümitle,sevinçle döndüm.

Yorum Ekle