1988 yılında Konya’da Kan Merkezi’nde sağlık memuru olarak çalıştım.
İnsanların yakınları için kan arayışındaki çaresizliklerine bizzat şahit oldum.
Kendime söz verdim ve o zamandan beri sürekli kan bağışı yapıyorum.
Geçen hafta 55 yaşımda 55. Kan bağışımı yaptım.
55 sadece Kızılay Kan Merkezine yaptığım bağışlar.
55 dışında yakınlarıma karşılı olarak ve beyaz kan bağışları da var.
Kızılay’a bağışladığınız bir ünite kan 3 kişiye can oluyor.
Kızılay ormanında her bağış adına bir ağaç dikiyorlar.
10 bağışta bronz, 25 bağışta gümüş, 35 bağışta altın madalya, 45. Bağışta plaket veriyorlar ve (Allah muhtaç etmesin) Kızılay için VIP insan oluyorsunuz.
Kan bağışı sürecinde doktor kontrolünde bir dizi sağlık kontrollerinden geçiyorsunuz.
Kan bağışı zinciri tamamlanıp muhataba ulaştığımda siz küçük çaplı bir check-up tan geçmiş oluyorsunuz.
Kan bağışı ile yukarıda sayılan toplumsal faydaların yanında vücudun kan üretim merkezleri ve kan dolaşım sistemi tam bir tatbikat icra etmiş oluyor.
Peki, “Hacamat mı, kan bağışı mı?” sorusunun cevabı nedir?
Açık ve kesinlikle “kan bağışı” dır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde kan transfüzyonu imkânı yoktu.
1818 James Blundell (Londra, kadın-doğum uzmanı) bir insandan diğerine kan transfüzyonu yapan ilk kişidir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde kan transfüzyonu imkânı olsa dünyanın en değerli sıvısı olan kanı israf etmez mutlaka bağış yapardı.
İslam’da makasıd sabit vesail değişkendir.
Kanın ve kan üretim merkezlerinin yenilenmesi makasıd; hacamat/kan bağışı vesaildir.
Alternatif tıp adı altında hacamatın pazarlanmasına bir itirazım yok.
Ancak hacamatın “sünnet” diye pazarlanmasına karşıyım.
Bana göre; Hz. Muhammed (s.a.v.) günümüzde yaşasaydı hacamat yaptırarak kanı israf etmez (hacamat yaptıranlar 1 yıl kan bağışı yapamıyor) kan bağında bulunurdu.
Her akıl sahibi kan bağışı ve hacamatı birlikte değerlendirsin, artı ve eksisini iyi hesap etsin, kıyaslasın ve ona göre karar versin.
Çünkü fetanet sahibi Allah Resulü (s.a.v.) her meselede öyle yapardı.
Donate Blood? Cupping?
In 1988, I worked as a health officer at the Blood Center in Konya.
I have personally witnessed people’s desperation in their search for blood for their loved ones.
I made a promise to myself and have been donating blood constantly ever since.
Last week, I donated my 55th blood at the age of 55.
55 is just the donations I made to the Red Crescent Blood Center.
Apart from 55, there are also white blood donations for my relatives.
One unit of blood you donate to the Red Crescent saves the lives of 3 people.
They plant a tree in the Kızılay forest for every donation.
They give you a bronze medal for 10 donations, a silver medal for 25 donations, a gold medal for 35 donations, a plaque for 45 donations, and (God forbid) you become a VIP person for the Red Crescent.
During the blood donation process, you undergo a series of health checks under the supervision of a doctor.
When the blood donation chain is completed and I reach the contact person, you go through a small check-up.
By donating blood, in addition to the social benefits listed above, the body’s blood production centers and blood circulatory system are given a full exercise.
So, “Cupping or blood donation?” What is the answer to the question?
It is clearly and definitely “blood donation”.
Hz. There was no possibility of blood transfusion during the time of the Prophet (pbuh).
1818 James Blundell (London, obstetrician) is the first person to transfuse blood from one person to another.
Hz. If blood transfusion was possible during the time of the Prophet (pbuh), he would definitely donate blood, which is the most precious liquid in the world, without wasting it.
In Islam, the purpose is fixed and the means are variable.
The purpose of renewing blood and blood production centers; cupping/blood donation is a means.
I have no objection to cupping being marketed under the name of alternative medicine.
However, I am against cupping being marketed as “circumcision”.
For me; Hz. If Muhammad (pbuh) had lived today, he would not have wasted blood by having cupping (those who have cupping cannot donate blood for 1 year) and would have made blood ties.
Every sane person should evaluate blood donation and cupping together, calculate the pros and cons carefully, compare them and decide accordingly.
Because the Prophet of Allah (s.a.w.), the possessor of wisdom, used to do so in every matter.
Hacamatın Damardan Kan Alma İşleminden Farkı Nedir?
Damardan kan alma işleminde venöz sistemden (vücüdun kirli kanını taşıyan büyük damar sisteminden) kan tahliye edilir. Bu işlemin adı Flebotomidir. Genelde kan seviyesi yüksek olan kişilerde özelliklede trombosit yüksekliğinde başvurulan faydalı bir yöntemdir. Hacamat tedavisinde ise yüzeyel kılcal damarlardan ve lenf sisteminden toksik maddeler ve bozulmaya yüz tutmuş hücreler tahliye edilir. Hacamat da alınan kanın araştırılmasında karanlık saha ışık mikroskobisinde toksik ve atık kimyasal maddeler tesbit edilmiştir. Özellikle dejeneratif bozuklukları temsil eden alyuvarlar arası beyaz gölcük benzeri sahalar görülmüştür. Bu sahaların aterosklerotik plaklar,toksik metaller ve kolesterolden meydana geldiği belirtilmiştir. Özetle hacamat kanı ile venöz sistemden alınan kan içerik olarak büyük ölçüde farklıdır.Yine hacamat uygulamasının vücuttaki enerji meridyenleri üzerinde yapılıyor olması sistemdeki enerji (qi) akışı ve homeostazi (vücut iç dengesi) dengeleme açısından büyük üstünlüğe sahiptir. Hacamat uygulamasında yüzeyel sinir uçlarının uyarılması ile akupunktur etkisi de ortaya çıkmaktadır. Yine yapılan bazı çalışmalar da venöz sistemdeki kanda tesbit edilen ağır metal oranı ile hacamat kanındaki ağır metal oranı arasında en za 3-6 kat fark bulunmuştur.
Daha önceki devirlerde sülükler kanı vücuttan çıkarmak için flebotomi amaçlı kullanılırdı. Böylece kandan toksinlerin alındığına ve tedavi yapıldığına inanılırdı.
İbn-i Sina da; kitabında 60’a yakın kan alma yeri göstermektedir. Bu bölgelerde hacamatı ve/veya kan almayı kullandığı bilinmektedir.
Flebotomide alınan kan miktarı 150-500 mi arasında değişebilir. Burada alınan kan direkt damardan akan kandır. Dolayısıyla hacamat kanı kadar vücut sıvısı, lenf sıvısı, deri ve deri altında birikmiş atık maddeleri içermemektedir.
Flebotomi kalbin yükünü azaltmak amacıyla dolaşımdaki kanın azaltılması gerektiğinde uygulanabilir. Flebotomi ile alınan ortalama kan miktarı vücudun toplam kan hacminin yaklaşık % 7-9’unu oluşturur. Normal sağlıklı bir bireyde %10 oranındaki bir kayıp bile rahatlıkla tolere edilebilir. Flebotomi sonrası, herhangi bir tıbbi reaksiyon görüldüğünde; derhal ilkyardım ya da gerekirse acil müdahale uygulanmalıdır.
Flebotomi sonrasında; en az yarım saat sigara içilmemesi, alkol alınmaması, kan verilen kol ile birkaç saat ağır yük kaldırılmaması, riskli bir işte çalışılıyorsa 24 saat istirahat edilmesi, ilk dört saat her zamankinden çok sıvı alınması önerilmektedir.
Dokuda konjesyon artışı ve de negatif basınç oluşturularak kan alma yöntemi olan hacamat, damardan kan alma yönteminden tamamen farklı bir uygulamadır.
Hacamatla alınan kan; pıhtılaşmış jöle kıvamında, özelliğini tamamen yitirmiş, toksik maddeler içeren ve damarda dolaşmayan, tıkanıklık ve en fazla zararlı maddenin toplandığı belli bölgelerdeki vücudun artık kullanmadığı kandır. Bu şekilde o bölgedeki organlara kan akışı düzenlenerek organın hastalığının düzelmesinde etkili olacak temiz ve düzenli kan dolaşımı sağlanmış olur.
Kapiller ile venöz kan arasında fark bulunmaktadır. İntertisyel sisteme geçen kanın %85’ini venöz sistem toplar, %15’ini ise lenfatik sistem toplar. Hacamat sayesinde lenfatik sisteme karışacak olan toksik açıdan yoğun sıvı da alınmış olur. Hacamat kanı; venöz kan daha oluşmadan; arteriyol, venül, lenf damarlarındaki sıvıların ve diğer hücre dışı vücut sıvılarından oluşmaktadır.
Hacamat ile alınan kan ilk başta venöz kesimden gelirken, seans sonuna kanın rengi doğru daha da açılır ve arteryel kısımdan da gelmeye başladığı anlaşıldığı anda sonlandırılır. Yani alınan kan diye tabir edilen sıvı aslında, her türlü damarın kan çeşidini de içinde barındıran kompleks vücut sıvısıdır. Oysa flebotomide alınan kan komleks bir sıvı değil, tek tip kandır.
Hacamat kanında ayrıca substrat miktarı fazladır. Glikoz, oksijen, yağ asiti, hormon, yağ miktarı (Lenf karıştığı için), asit oranı daha fazladır.
Büyük damarlardan kan aldırmak da elbette faydalıdır. Genel kan dolaşımından alınan bu kan derin vücut dokularındaki kirlenmiş kanın dışarıya çıkmasını sağlamaktadır. Mesela, sağ dirseğin toplardamarından kan alınırsa, karaciğer hastalıklarına; sol dirseğin toplardamarından kan alınırsa da dalak hastalıklarına çok iyi geldiği söylenir. UB-40 noktasından kan alınınca lumbago giderilebileceği; Cubital Venden flebotomi yapılınca LU-5 uyarılarak, LU etkilenmiş olacağı da unutulmamalıdır.
Ayrıca hacamat ile akupunktur Back–Shu noktalarına bağlı olarak ilgili organlara etki edilmiş olur.
Bir de hacamatın hadislerde geçmesi ve sünnet olarak uygulanması da önemli bir farklılıktır. Ancak, sağlık için yapılan helal tedavilerin, hastalanmadan önce yapılan koruyucu tedavilerin de sünnet sevabı alabileceği unutulmamalıdır.
Sonuç olarak; yukarıda söz edilenlerden dolayı flebotomi ile hacamatın, hatta kanatma yöntemi ile hacamatın birbirinden çok farklı olduğu görülmektedir.
Dr Yasin Sert
Dr. Yasin Sert’in “Biyofonksiyonel TIP” başlıklı ticari(!) web sayfasını inceledim. Şöyle misal vereyim. Hac ve Umre hizmetlerini “bu bir dini (yeşil) turizmdir ve profesyonellerce yapılmalıdır” şeklinde bir kanaatle Kültür ve Turizm Bakanlığı’na versek; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2. umreye bakışı değişir. Kan Bağışı ve Hacamat arasındaki farkı objektif olarak ancak bu işten para kazanmayan bir kimse ortaya koyabilir. Hakim kendi yakınlarının davalarına bakamaz. Acizane 4 yıl SML ve 3 yıl Sağlık Eğitim Enstitüsü olmak üzere 7 yıl sağlık tahsili yaptım. 9 yıl (Av. Erbil Kan Merkezi ve laboratuvarlarda dahil) sağlık teşkilatlarında çalıştım. İletişimde cerbeze-demagoji maalesef kişinin durduğu yere göre çok başvurulan yaklaşımlar. “İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydası dokunandır” hadis-i şerifi ve “Onlar (müminler) verdiğimiz rızıktan infak ederler (Bakara. 2/3) ayetinden en değerli sıvı olan kanın infakının “kan bağışı” olduğunu hacamatında hem kanın israfı, hem yapılma şartları, hem de en az bir yıl kan bağışına en gel olduğu için tercih edilmemesi gerektiği kanaatimi kelamda doktora yapmış sağlıkçı bir kardeşiniz olarak paylaştım. Karar akıl sahiplerinin. Hepsine sonsuz saygı duyuyorum. Katkın için de yürekten teşekkür ediyorum Mustafa kardeşim. Allah’a emanetsin.