İnsan, Ahsen-i takvim yani en güzel surette yaratılmıştır. Bu surete onu taşıyan tek şey iyi bir eğitimdir. Hiçbir şey yapılmayan yani eğitimsiz kendi haline bırakılan insan ise nefis ve şeytanın çabasıyla esfel-i safiline, yani aşağıların en aşağısına, hayvanlardan daha alt durumlara düşebilecektir.
Hayatta başta sağlık ve mal olmak üzere önemli gördüğümüz her şeyin kazanımı ve muhafaza edilmesi eğitimle mümkündür. Eğitimsiz bir insanın sağlıklı olması, para kazanması, düzgün bir aile kurması, iyi nesiller yetiştirmesi mümkün değildir.
Hz. Ali efendimiz “İlim mi yoksa mal mı önemli diye sorarsanız ben ilim daha önemlidir derim. Çünkü ilim seni korur. Mal ise; sen onu korumak zorundasın” demiştir.
Tarihi dikkatli incelediğimizde Devletleri, milletleri de yükselten eğitime verdikleri değer ve önemdir. Eğitimi önceleyen, çok okuyan vatandaşlara sahip, en çok kitap barındıran kütüphanelere sahip milletler dünyanın efendisi olmuş, etrafa ışık saçmışlardır.
Eğitimle alakalı konularda Müslümanlar olarak iğneyi kendimize batırmamız gerekmektedir. İlk emri oku olan bir dinin mensupları olarak bizler, özellikle eğitimin lokomotifi öğretmenler kendilerini bu gün formatlamalı, her şeyi baştan sona tekrar gözden geçirmelidir.
Önce devlet eğitim politikasını gözden geçirmeli, öğretmene sağlıkçıdan çok daha fazla önem ve değer vererek işe başlamalıdır. Devlet öğretmene doktordan daha fazla önem verdiği, en az doktor kadar eğitim ve ücret verdiğinde ülkede her şeyin çok hızlı bir şekilde pozitif yönde değişeceğini söyleyebilirim.
“Tabula rasa” yı dolduran en önemli etken öğretim ve eğitimdir. Ahsen-i takvimde yaratılan insanı önce anne, baba, sonra öğretmen, din görevlisi ve yakın akrabaları ve medya doldurur. Tüm bu etkenlerin eğitimden geçirilmesi, devletin milli eğitim yaklaşımları ile alakalıdır.
6 yaşında itibaren okullara doldurduğun ve eğitemediğiz , hayatın her alanına yayılan insanlar çok büyük yanlışlara imza atıyorlarsa ilk üzerinde duracağımız konu eğitim yaklaşımlarımızdır.
Çok şikayet ettiğimiz medya ve dizileri yazan ve yönetenlerden alın, kariyerli hırsızlara kadar ismi bir kısım olumsuzluklarla anılan kişiler hep bizim okullarımızda okumadılar mı?
Bu anlamda devletin tüm milli eğitim politikası, milli eğitim şurası kararları da esas alınarak milli güvenlik kurulunun tek gündem maddesi olarak yeniden ele alınmalı ve kırmızı kitabın en önemli cümlesi eğitimle alakalı olarak kurulmalı ve kitaptaki yerini almalıdır.
Merkez ve büyük okullardan başlayarak, zamanla tüm okullarda rehber öğretmen, sosyal çalışmacı, çocuk gelişimci ve psikolog tan oluşan “okul sosyal servisi” kurulmalıdır.
Bakanlığın her ilde uzmanlardan oluşturduğu bir heyet tüm öğretmenleri gözden geçirmeli ve tekrar değerlendirmelidir. Geçmişte yapılan hatalara takılmadan ve onları mazeret kabul etmeyerek zamanı ve mekânı elinden kaçırmış, bir kısım psikolojik hastalıklara yakalanmış, yorulmuş, bıkmış olanları hak mahrumiyetine uğratmadan emekliye sevk etmeli, genç beyinlerle, taze kanla yoluna devam etmelidir.
Gereken kaynağı ayırmış, öğretmenini gözden geçirmiş, öğretim ve eğitimi birlikte çağın gereklerine uygun bir şekilde gerçekleştiren bir devlet toplumunu şaha kaldıracaktır. O zaman en büyük dünyada ilk 10 ekonomi içine girmemiz için Cumhuriyet in 100. yılını 2023 ü beklememiz gerekmeyecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm öğretmenlerimizin gününü kutluyor, emeği geçen öğretmenlerimin ellerinden öpüyor, sağlık ve huzur içinde bereketli bir ömür diliyor, selam ve muhabbetlerimi sunuyorum.