VI. Pedagojik araştırmalarla Din Eğitiminin gerekliliğinin ifadesi:
n Çocuğun kişiliğinin % 60 oranında okul öncesi döneme karşılık gelen 0-6 yaş aralığında aile ortamında oluştuğunu ortaya koymaktadır. 0-6 yaş arası, çocuk gelişiminin hızla yönlendiği kritik yıllardır.[1]
n Çocuk ilk dini tecrübeyi aile ortamında edinir. Psikologlar, çocuk dindarlığının gelişmesinde yetişkinlerin önemli etkilerini tespit ederek, neticede dini uyanışı yetişkinlerin teşvik, destek ve etkilerine bağlamaktadırlar. [2]
n 9-13 yaş grubunun gelişiminde sırasıyla aile, okul ve çocuğun kişisel düşüncesinin gelişmiş olması etki yapar.[3]
n Aile çocuğun dini eğitiminde temel etkendir. Ancak aile ortamından mahrum olan “Korunmaya Muhtaç Çocuk” olarak ifade edilen anne-babasız veya ihmal ya da istismar edilen çocuklar dini eğitimden de yoksun kalmaktadırlar
n Çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarında, 0-18 yaş grubunda olan korunmaya muhtaç çocuklar bulunmaktadır. Öğrenim görmeleri halinde, bu çocuklar 25 yaşına kadar kurum hizmetlerinden faydalanmaktadırlar.[4]
n Gelişmiş toplumlarda korunmaya muhtaç çocukların %75’i koruyucu aile yanında yaşamaktadır. Ülkemizde ise bu oran %2’lere bile ulaşamamaktadır
n ABD’de çeşitli kurumlarda yetişmiş 1-4 yaş arasındaki bir grup çocukla, uygun olmayan aile koşulları içerisinde yetişen ve anneleri çalışan bir grup çocuk karşılaştırılmıştır. Çocuklar yetişkin oluncaya kadar izlenmiş ve topluma uyumları incelenmiştir.
n İnceleme sonucunda, uygun olmayan aile koşulları içerisinde yetişen çocukların %18’inin uyumsuzluk gösterdiği ortaya konurken, uyumsuzluk oranının kurumlarda yetişen çocuklarda %34.5 gibi çok daha yüksek bir düzeyde olduğu saptanmıştır.[5]
n Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü arasında 26.02.2007 tarihli İşbirliği Protokolü imzalanmıştır
n Kurum tarafından bakılan kadın, çocuk, genç, yaşlı, özürlü vb. kişilerin bilgilendirilmelerinde İlahiyat eğitimi almış, konusunda uzman personel görevlendirmek suretiyle yardımcı olmak,
n Toplumun bilinçlenmesinde; çocuk ihmal ve istismarının önlenebilmesi için, ailelerin bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmaları, çocukları küçük yaşta evlendirmemeleri, sokakta çalıştırılmaması, suça yöneltilmemesi ile töre cinayetleri, koruyucu aile, ailelerin çocukları ile sağlıklı ilişki kurması ve sokakta bekleyen tehlikeler gibi konularda toplumda bilinç ve duyarlılığın arttırılması,
n Başkanlığın din görevlilerine yönelik hizmet içi eğitim programlarında, Kurumun vermiş olduğu hizmetlerin tanıtımına yer vermesi,
n Konu ile ilgili verilerin Başkanlığın web sayfasında yayınlanarak halka ulaşmasını sağlaması,
n İlgili kurum ile işbirliği içerisinde bulunarak çalışmalarla ilgili gerekli koordinasyonun sağlanması,
n Başkanlığın süreli ve diğer yayınlarının imkanlar ölçüsünde, bağlı kuruluşlarda bulunan kütüphanelere ücretsiz olarak verilmesine yardımcı olunması şeklinde ifade edilmektedir.[6]
n Çocuk aile ortamında bakılamıyorsa ve kurum bakımında ise çocuğun günlük aktivitelerini yerine getirebilecek imkanların yanında temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek koşulların hazırlanarak sunulması ile birlikte kişilik gelişimine katkı verebilecek, onun sağlıklı ve kendine güvenen birey olmasını sağlayacak uygulamalara ihtiyaç vardır.
n Kuruluşlarda istihdam edilen sosyal hizmet uzmanı, psikolog, çocuk gelişim uzmanı ile birlikte dini danışman da mutlaka istihdam edilmelidir
n Rehberlik bir insandan diğer bir insana; problemler karşısında seçenekler sunmak, o problemleri tanımasını sağlamak ve çözüm önerileri sunarak yardım etmek demektir.
n Dini danışmanlık ise; daha çok ahlak ve ahiret problemlerinden ortaya çıkan değer sorunlarıyla ilgilenen bir yardım mesleğidir. [7]
n
VII. SONUÇ
İnsan, sadece bedenden ibaret değildir. İnsanın diğer varlıklardan farklı olarak bir manevi yönü vardır. Secde suresi 7-9 . ayetlerde Allah; insani topraktan yaratıp şekillendirdikten sonra ona kendi ruhundan üfleyerek can verdiğini ifade etmiştir. Bu ilahi ruha sahip olan insan, psikolojik, ruhi özellikleri olan, akıllı, düşünen, inanan, öğrenen, öğreten, ibadet eden, uygarlık kuran, tarih yapan, geçmişine sahip çıkan, geleceğini güvence altına alan bir varlık olmuştur. İnsan, maddi (biyolojik) ihtiyaçlarını çeşitli yollarla karşılamak durumunda kalıyorsa, manevi ihtiyaçlarına da karşılamak zorundadır. Manevi ihtiyaçlarının başında sevmek, güvenmek, en önemlisi inanmak gelir. İşte insani yeryüzündeki diğer varlıklardan ayıran ve üstün kılan özelliği akıl sahibi ve inanan bir varlık olmasıdır.
İnsan, bağlanma ve sığınma eğilimi olan bir varlıktır. Bu eğilim emniyet, güven, dayanma, korunma, sığınma, kabul görme, sevilme gibi insanın temel ihtiyaçları arasında yer alır. İnsan, kendisindeki güçsüzlük nedeniyle bağlanma ve sığınma duygusuna bağlı olarak her şeyden üstün, güçlü bir varlığa yönelir. Bu yöneliş din duygusunun temelini oluşturan unsurlardan biridir. En büyük koruyucu, en güvenilir sığınak olarak Allah’a bağlanan ve ona sığınan insan; güven, dayanma, korunma, sığınma, kabul görme, sevilme gibi temel duygusal ihtiyaçlarını giderir.
Henri Bergson “Bilimden, sanattan yoksun insan topluluklar geçmişte var olmuştur. Simdi de vardır. Fakat dinsiz bir toplum kesinlikle var olmamıştır” sözüyle inanmanın önemini vurgulamıştır. İnsanin doğuştan din duygusuna sahip olduğu dinler tarihi, din sosyolojisi, din psikolojisi ve din eğitimi alanında yapılan inceleme ve araştırmalar ile de ispatlanmıştır.
Yetiştirme yurtlarındaki gençlere; başlarından geçen üzücü, travmatik olayları anlayıp anlamlandırabilmeleri için ,yaratılış ,yaşamın gayesi, kader gibi onları birinci derecede ilgilendiren dini, imani konularda tatmin edici bilgiler verilmesi gerekir. Bu tür bilgiler ,onların hayata intibaklarını kolaylaştıracak ,kendileri ve çevresiyle uyumlu ve barışık tutum geliştirmelerine yardım edecektir.
Yetiştirme Yurdu gençliğine din eğitimi verilmesi zaruridir. Her insanın bir yüce, üstün, aşkın varlığa inanma, ona bağlanma, ona dayanma ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç Yetiştirme Yurdu gençliğinde en fazladır. Onlara dini eğitim verecek insanların dini eğitimin yanında, özelliklere gençlere yönelik psikoloji, pedogoji, sosyoloji gibi konularda ilave eğitimlerle desteklenmiş olmaları gerekmektedir. Bu konuda ilgili Üniversitelerle, Diyanet İşleri Başkanlığı ile koordineli bir çalışma yapılmalıdır. Özellikle fakültelerimizin ilgili bölümleri yurtlar, yuvalar, huzurevleri üzerinde akademik çalışmalar yaparak teşhis ve tedavi konusunda inisiyatif almalıdırlar. Çünkü bu kurumlarda yapılacak eğitimin bilimsel ve ,ihtiyaca yönelik, uygun metodlarla yapılması faydayı beraberinde getirecektir.
Gençlerin dini bilgileri öğrenme istek ve ihtiyaçları, Kurum yetkilileri tarafından bilinmekte, kabul edilmektedir.27 Mayıs 1983 tarih,18059 sayılı resmi gazetede yayınlanan SHÇEK Kanunuyla ihdas edilen kadrolardan 67 adedi “Din Hizmetleri Sınıfına” tahsis edilmiştir. Diğer taraftan 2828 sayılı kanunun genel esaslara ilişkin 4. maddesinin k fıkrasında “Korunmaya Muhtaç çocukların Türk örf, adet ve milli ahlakına sahip, kendisine güvenen ,insan sevgi ve saygısıyla dolu ,Atatürkçü düşünce ve Atatürk ilke ve inkılaplarına uygun olarak yetiştirilmeleri, bir iş ve meslek sahibi yapılmaları, koruma kararı kalktıktan sonra da toplum içinde izlenmeleri ve imkanlar ölçüsünde desteklenmeleri esastır” denilmektedir.[8]
Din öğretimi, bireyin sosyalleşmesi ve sosyal uyumu için de gereklidir. Yetiştirme yurdu genci hayata ve dünyaya hazırlanırken toplumun dilinden, dininden, kültüründen, sanatından, gelenek ve göreneklerinden yoksun olarak düşünülemez. Gencin maddi ihtiyaçları karşılanırken, milletçe kabul edilen norm ve değerler ona tanıtılmalı, öğretilmelidir. Din öğretimiyle gerek topluca yapılan ibadetler, gerekse zekat, fitre gibi sosyal yardım esasına dayalı dini emirlerin öğretilmesi gencin sosyalleşme sürecine katkı sağlayabilecek etkenlerdendir.[9]
Yurtlarda bulundukları zaman sürecinde ve ayrıldıktan sonra toplum hayatına katılan gençlerin birbirlerini anlamaları, farklı inançta olan insanlarla bir arada bulunabilmeleri, insanlar arasında zaman zaman ortaya atılan suni düşmanlıkları yok sayabilmeleri, bütün varlıklara özellikle insanlara karşı hoşgörülü olabilmeleri, tüm insanlarla barış ve kardeşlik ,içinde yaşayabilmelerinde dinin ve dini bilgilerin rolünden istifade edilmelidir. Gençlerin, din öğretim ihtiyaçlarının bilimsel tekniklerle objektif bir şekilde belirlenip, bulundukları şartlar ve özel durumları da dikkate alınarak verilecek olan din öğretimiyle bu gençlerin maddi ve manevi yaşantılarına büyük destek sağlanmış olacaktır.[10]
VIII. Öneriler:
1.Yetiştirme Yurtlarında yaşayan gençlere mutlaka din eğitimi verilmelidir.
2.Bu eğitimin özellikle alanında uzman insanlarla verilmesi elzemdir.
3.Alanında uzman insanlar istihdam etmek mümkün olmuyorsa , bu eğitimi verecek insanların uzmanlarca verilecek kurslarla desteklenmesi gereklidir.
4. Toplumda yaygın olarak kabul gören, dinle ilgili hurafe ve batıl inançlar gençlere anlatılmalıdır.
5.Din Eğitimi sahasında çalışma yapan araştırmacıların Yetiştirme Yurtları ve gençliği üzerinde çalışarak onların ihtiyaçları ve nasıl giderileceği konusunda rehberlik yapmaları önemli bir boşluğu dolduracaktır.
6.Yetiştirme Yurtlarında Din Eğitiminin belli bir sistematik içerisinde ve kurumsal olarak süreklilik arz etmesi açısından mutlaka yasal alt yapısı oluşturulmalıdır. Kanun ve yönetmeliklerle, konu, yoruma fırsat vermeyecek şekilde sınırları belirli olarak tespit edilmelidir.
7.Yetiştirme Yurdu gençlerinin din öğretimi ihtiyaçlarına paralel olarak, gençlerin konuyla ilgili ihtiyaçlarına cevap verecek kaynak kitaplar hazırlanmalı ve hazırlanan bu eserlerde yaş grupları ve cinsiyet gibi özellikler dikkate alınmalıdır. Bu yayınlar sosyolojik , psikolojik ve eğitim yönüyle değerlendirilerek, uzmanların görüşü alındıktan sonra gençlerin istifadesine sunulmalıdır. Bu eserlerden mutlaka her yetiştirme yurdunda bulundurulmalıdır.
8.Gençlere verilecek din eğitimi, siyaset ve siyasi konularla hiçbir şekilde ilişkilendirilmemelidir.
9. Kurumun imkanlarının yetmediği durumlarda mutlaka ilgili fakülteler ve 2007 yılında yapılan protokol mucibince Diyanet İşleri Başkanlığı imkanlarından yararlanılmalıdır.
10.Din eğitimi uzmanı ile çocukların görüşmeleri informel olmalı. Yani belirli bir usul ve erkan içinde, toplantı havasında değil de soru cevap formatında veya sohbet şeklinde interaktif olmalı. Toplu yaşanan yerlerde bulunan insanların genelinde olduğu gibi Yetiştirme Yurdu çocuklarında da kurallara karşı bir antipati olduğu için, kurallar sıralayarak emir kipiyle değil, bilinçaltına hitap ederek ,görüşmeyi sohbet şeklinde vermek ve çocuklarla uzmanın birebir irtibat kurmasını sağlamak gerekiyor. Aksi halde beklenen verim elde edilmeyebilir. Ayrıca, görüşme düzenli ve devamlı olmalı, kesinti olursa, çocukla birebir ilişki kurulmamışsa, ast-üst protokol ilişkisi oluşur da çocuğun seviyesine inilmezse hiçbir uzmanın hiçbir çocuğa faydası olmaz.
[1] Haluk Yavuzer, Çocuğunuzun İlk Altı Yılı, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1997, s. 9
[2] Kerim Yavuz, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1983, s. 46
[3] Talip Atalay, İlköğretim ve Liselerde Dindarlık, Dem Yayınları No: 25, İstanbul, 2005, s.87
[4]Şerafettin Sayar http://www.sosyalhizmetuzmani.org)
6 John Bowlby, Çocukları Anlamak, Gendaş Yayınları, İstanbul, 1998, s.71)
7 Sosyal Hizmetler Ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ,2007/ 1146
[7] Mualla Selçuk, Din Hizmetlerinde İletişim ve Halkla İlişkiler, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 2003, s.129-13
[8] SHÇEK Kanunu, Kanun No:2828, 27 Mayıs 1983,sayı:18059, s.21
[9] Kerim Yavuz,Eğitim Psikolojisi Dersleri,Atatürk Üniversitesi,Erzurum 1985,s.79-81
[10] Özdemir Saadettin ,Korunmaya Muhtaç Gençlerin Din Öğretimi İhtiyaçları,Isparta 2002, s.49-50
KAYNAKLAR
KUR’AN-I KERİM
AHMED b. HANBEL,Ebu Abdullah Ahmed b.Muhammed,Müsned,Beyrut ,ts
ATALAY,Talip, İlköğretim ve Liselerde Dindarlık, Dem Yayınları No: 25, İstanbul, 2005
BAŞARAN,İbrahim Ethem,Eğitime Giriş,Kadıoğlu Matbaası,Ank,1994
BOWLBY, John , Çocukları Anlamak, Gendaş Yayınları, İstanbul, 1998
BUHARİ,Ebu Abdillah Muhammed b. İsmail,Sahihu’l Buhari,İstanbul,1979
DEMİR,Orhan,Yetiştirme Yurdu Gençliği ve Din Eğitimi ,Düşünce Kitabevi,İstanbul,2004
FİDAN, Nurettin- Erden ,Münire, Eğitime Giriş, 4. bsk. ,Meteksan Matbaacılık,Ank
İBN MACE.Muhammed b. Yezid el-Kazvini, Sünen.tahk.Muhammed Fuat Abdulnaki,Kahire,1954
ÖZDEMİR Saadettin ,Korunmaya Muhtaç Gençlerin Din Öğretimi İhtiyaçları,Isparta 2002
RESMİ GAZETE, 27.05.1983 tarih ve 18059 sayılı
SAYAR,Şerafettin ,http://www.sosyalhizmetuzmani.org)
Sosyal Hizmetler Ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü,Genelge, 2007/ 1146
SELÇUK ,Mualla, Din Hizmetlerinde İletişim ve Halkla İlişkiler, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir
SEYYAR ,Ali , Sosyal Hizmetlerde Manevi Bakım, Şefkatli Eller Yayınları, Ankara 2007
TOSUN, Cemal , Din Eğitimi Bilimine Giriş, Pegem A Yayıncılık, Ankara 2002
VARIŞ,Fatma,”Editör” Eğitim Bilimine Giriş,Atlas Kitabevi,Konya,1994
YAVUZ,Alim,Şatom Benim Üzgün Yurdum,Timaş,İstanbul,2005
YAVUZ,Kerim, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1983
YAVUZER, Haluk,, Çocuğunuzun İlk Altı Yılı, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1997
YÖRÜKOĞLU,Atalay,Gençlik Çağı ,İst,1993