19-23 Mayıs tarihleri arasında Alanya Bera Otelde Konya STK icra heyetince düzenlenen “Yeniden Yapılanma” konulu “7. Ufuk Turu” çalışmalarına İnsani Yaşam Derneği temsilcisi olarak katıldım. Konya STK ları dışında 50 den fazla ilimizden de STK lar toplantıya iştirak ettiler.
5 günlük ufuk turunda çok kıymetli ufuk açıcı çalışmalara imza atıldı.
Bu çalışmaların hepsi kayıt altına alındı. İlgilenenler Konya STK icra heyetinden temin edebilirler. Ufuk turunda ortak çalışmalar (panel, konferans, sohbet, istişare) dışında kulislerde ve otelin diğer alanlarında sabah namazına kadar sohbetler yapıldı. STK lar birbirini daha yakından tanıma imkanı buldu. Ortak çalışmalar için kararlar alındı. Özellikle gençler 5 günün her dakikasını birbirinden tecrübeli büyükleriyle sohbetlerle, müzakerelerle çok iyi değerlendirdiler.
5 günü okuyucularıma aktarmam mümkün değil. Sadece önemli ve faydalı olarak gördüğüm bir kısım tespitleri paylaşacağım.
- Türkiye’de değişimin “din” üzerinden reddedildiği, dinden kastında “Hıristiyanlık esasları” olduğu, dine karşı çıkanların İslam’ı yeterince bilmediği Batı dan aldıkları Hıristiyanlık karşıtı görüşleri araştırmadan , incelemeden aynen İslam’a uyarladıkları vurgulandı.
- Doç Dr. Ahmet Fethi POLAT’ ın “Hacer-ül Esved’in yerine konulması olayında Kabe’nin kapısından Muhammet b. Abdullah’ın girmesine herkesin sevinmesinin üzerinde durulması gereken bir gerçek olduğunu ifade etmesi çok önemliydi. Gerçekten bizler nefsimize dönelim ve soralım “böyle bir vazife için kapıdan biz girdiğimize toplumda bizi tanıyan insanların tümü sevinir mi ?
- Prof. Dr. Saffet KÖSE, mürtedin (İslam dinin terk edenin) katli meselesinin karşı tarafta bizimle savaşırsa mümkün olabileceği ,aksinin yanlış olduğu gerçeğinin altını çizdi.
- Doç Dr. Osman CAN, Türkiye’de hukuk sistemini anlamak için 1924-1930 yılları arası en geniş yetkilerle Adalet Bakanlığı yapan Mahmut Esat Bozkurt’u iyi tanımak gerektiğini, çünkü tüm adalet sistemini ve felsefi alt yapısını sıfırdan, temelden onun kurduğunu ifade etti. Ankara Ün. Hukuk Fakültesinde ona ait olan ”Türk Adliyesinin gurur duyacağı tek şey devrimlerin uygulanması, hayata geçirilmesidir” sözünün yazılı olduğunu ve bu sözün şu an bile hukukun temel bakışını ifade ettiğini söyledi Osman Can , Türk Adliyesinin yapması gereken şeyin anayasa ve kanunlarda ifade edilen hukuk kurallarının ilgililere uygulanmasını sağlamak olduğu , gerçeğinin altını çizdi. HSYK nın ideolojik bir filtre olarak çalıştığını söyledi. STK ların ülkede bir çok hayatı olayda geç tepki verdiğini , kararlar alınmadan tepkilerini yüksek sesle dile getirmelerin önemine işaret etti.
- Prof. Dr. Vahit BIÇAK , söylenenlerin ve okutulanların aksine 1961 Anayasasının demokratik bir anayasa olmadığını “ilk günah”ın 1961 Anayasasında işlendiğini 1982 de geliştirildiğini söyledi.
- Vahit BIÇAK, Uluslararası Ceza Mahkemesinin 2002 yılından itibaren çalışmaya başladığını, savcılığının ve müstakil kolluk kuvvetlerinin bulunduğunu, Türkiye nin ayak sürüdüğünü ama sisteme dahil olmak zorunda olduğunu, sisteme dahil olunduğunda ülkedeki özellikle kendini dokunulmaz gören insanların korkulu rüyası olacağını belirtti. Türkiye’de partilerin anayasaya değil, CHP tüzüğüne aykırılıktan kapandığını söyledi.
- Prof. Dr. Birol AKGÜN, sosyo-ekonomik düzeyle demokrasi arasında doğru bir ilişki bulunduğunu rakamlarla açıkladı. Milli geliri 8-10 bin dolar olan ülkelerde asla darbe olmadığını, darbe ihtimalinin 2,5-3 bin dolar milli gelire sahip ülkeler için geçerli olduğunu ifade etti.
- Prof. Dr. Hamza ATEŞ, siyasetle bürokrasi ilişkilerini “dostane” görünümlü “hasmane “ ilişkiler olarak ifade ettikten sonra bürokrasinin “atanmışlığı” kendine ait bir ideoloji haline getirdiği tespitini yaptı. Bürokratlar, alanlarında bilgi ve uzmanlık, hızlı karar alabilmeleri ve aralarındaki ciddi dayanışma gücü ile siyasilerde meşruiyetin kaynağı olmaları, bütçeyi ellerinde bulundurmaları ve siyasal örgütler gücüyle birbirleriyle gizli bir hakimiyet savaşı vermektedirler. Demokratik sistemde tablo şu olmalıdır:
Demokrasi: Patron (Vatandaş ) Yetki (siyasetçi) Taşeron (Bürokrat)
- Ülkede demokratik görünümü futbolla izah etti. Oyuncular siyasetçiler, hakemler oligarklar , stadyumun gerçek sahipleri seyirciler ama sürece etkileri seçimden seçime oy vermekten ibaret. Bürokrasinin bu derece etkinliği tamamen Osmanlıdan gelen bir gelenek. Bu günkü kurumların temeli Osmanlı döneminde atıldı. Daha etkin bir demokrasi için siyasiler ve STK daha etkin ve CESUR olmaları gerekir. Siyasetçi bayramlık ve idamlık gömleklerini birlikte bulundurmalı. STK lar kendi küçük dünyalarının dışına açılmalı.
- Ak Parti Konya İl Başkanı Ahmet SORGUN , Mısır da ki bir hamala , hahambaşının “evladım çuvalları siyasetle yerleştir” sözünün naklederek siyasetin hayatımızda ki yerini ve önemini tarif etti. Yine Ahmet KABAKLI’ nın “Türkiye’de siyasetçi kuru ekmeği ve ölümü göze alması gerekir “ sözünü naklederek siyaseti düşünenlere bir ufuk çizdi.
- Cine 5 yöneticisi Levent GÜLTEKİN, sermaye ve medyanın bir araya gelmesinin ateşle-barutun bir araya gelmesi kadar tehlikeli olduğunu, Türkiye’de sadece Hürriyet ve Kanal D nin kendi kendini götürdüğünü diğer tüm medya kuruluşlarının sermaye tarafından sübvanse edildiğini, toplumun bilinçlenmesinin medyayı istenen yere çekeceğini, son 15 yılda medyada 30 a yakın medya patronu varken bu sayının şu an 5 e düştüğünü ,yazılı medyanın bilinenin aksine görsel medyadan daha etkili olduğunu ifade etti.
- Mardin Artuklu Ün. Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii OMAY , “Türk-Kürt kardeşliğinin çok eski ve sağlam olduğunu, Tanzimatla başlayan ulusalcılık ve batılılaşma hareketlerinin doğuda tepkiyle karşılandığını ve bunun bir çok kez isyanla ortaya çıktığını en son olanının bu gün yaşananlar olduğunu,150 yıllık modernleşme çalışmaları sonucunda bölgenin medreseleri, şeyhleri ,diğer yerel otoriteleri ortadan kaldırıldı, müthiş bir boşluk oluştu. Bu bataklık ve su-i istimalata çok müsait zemin şu an devam ediyor, STK lara bölgede büyük görevler düşüyor” dedi.
- Şırnak Ün. Rektörü Prof. Dr. Ali AKMAZ , “20 aydır Şırnak’ta KURUCU Rektör olarak görev yaptığını, Doğu ve Güneydoğuya Konya’dan bakmakla bölgeden bakmanın çok farklı olduğunu ,hatta %1 bile bakışların birbiriyle örtüşmediğini, bölgenin 5 ülkeye sınır olduğunu ,sadece Irak’ın gıda ithalatının 79 milyar dolar olduğunu ve bunun yalnızca 1 milyar dolarının Türkiye den karşılandığını, sadece Silopi den geçen yıl 5 bu sene 10 milyar dolar ihracat yapıldığını, MTA nın 26 yıldır maden araştırması yapmadığını, Şırnak’ta işsizlik oranının % 22 olduğunu ,MTA nın yeni yaptığı araştırma sonucu Şırnak bölgesinde asfalt cinsi kömür bulduğunu ,asfalt kömürün donmuş ham petrol ve altının petrol denizi olduğunu, bölgede öğretmen, doktor, müdür ,asker herkesin şafak saydığını, Şırnak’ta köyde yaşanan canlı kültürle ,Güneysınır’da kendi köyündeki yaşayan kültürün aynı olduğunu , Uludere ilçesi Ortabağ kasabasının 57. şehidini verdiğini ,bu köyde sadece bir evden 3 şehit ve 11 yetim bulunduğunu, halkın içerisindeki zenginlerin çok hayırsever olduğunu, STK lara büyük görevler düştüğünü” ifade etti.
Özetle 7. Ufuk Turu ufkumuzu çok ötelere taşıdı hamdolsun. Bu beş günde bir çok konuda hem bilgi hem de fikir sahibi oldum. Kısaca dostlar, giden Cemil’le gelen Cemil çok farklıydı.
Rabbim öğrendiğimiz bilgileri, edindiğimiz fikirleri hayata geçirmeyi kolaylaştırsın. Amin.