Kuram ve Eylem Yönüyle Din Eğitiminin Teolojik ve Felsefi Temelleri

8-9 Mayıs 2009 tarihinde düzenlenen Kuram ve Eylem Yönüyle Din Eğitiminin Teolojik ve Felsefi Temelleri Sempozyumu ve 12-16 Ekim 2009 da düzenlenen 4.Din Şurasında (Din ve Toplum) sunulan tebliğ metnidir.

YETİŞTİRME YURDU GENÇLİĞİ VE DİN EĞİTİMİ  [1]

GİRİŞ

Çocuk Hakları Bildirgesi, 20 Kasım 1959’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. Bu bildirgenin temeli olan insan Hakları Evrensel Beyannamesi de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 tarih ve 217 A (III) sayılı kararı ile benimsenmiş ve ilan edilmişti. Bu bildirge, Resmi Gazete’de ise 27 Mayıs 1949 tarihinde 7217 sayılı karar uyarınca yayımlandı. Çocuk Hakları Bildirgesinde konumuzla ilgili aşağıdaki maddeler bulunmaktadır:

Madde 1 :Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.< Madde 2 :Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu Beyanname’de ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir. Bundan başka, bağımsız memleket uyruğu olsun, vesayet altında bulunan, gayri muhtar veya sair bir egemenlik kayıtlamasına tabi ülke uyruğu olsun, bir şahıs hakkında, uyruğu bulunduğu memleket veya ülkenin siyasi, hukuki veya milletlerarası statüsü bakımından hiçbir ayrılık gözetilmeyecektir. Madde 18 : Her şahsın, fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.[2] Çocuk Hakları Bildirgesinde çocukların inandıkları dinin eğitimini alma hakları açıkça ifade edilmektedir.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, 81 İlde İl Müdürlükleri ve bağlı kuruluşları ile Ülkemizde korunmaya muhtaç çocuk, genç, yaşlı, özürlü kişi ve ailelere gündüzlü ve yatılı hizmet götüren en büyük ailedir.


2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ile korunmaya muhtaç çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve topluma kazandırılması görevi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir. Merkezde bu görev Çocuk Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmektedir.


Korunmaya  muhtaç  çocukların  bakımını  ve korunmasına  ilişkin esaslar, 1983 yılında yürürlüğe giren 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’na göre  düzenlemiştir.  2828 sayılı SHÇEK   Kanununda;


Korunmaya muhtaç çocuk:
“Beden, ruh ve ahlak gelişimleri veya şahsi güvenlikleri tehlikede olup;
a)
Ana veya babasız, ana babasız,
b)
Ana veya babası veya her ikisi de belli olmayan,
c)
Ana veya babası veya her ikisi tarafından terk edilen,
d)
Ana veya babası tarafından ihmal edilip, fuhuş, dilencilik, alkollü içkileri veya uyuşturucu madde kullanma gibi her türlü sosyal tehlikelere karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa sürüklenen çocuklar” olarak tanımlanmıştır.

Yetiştirme Yurtları ise, yukarıda tanımı yapılan 13–18 yaş arası korunmaya muhtaç çocukları korumak, bakmak ve bir iş veya meslek sahibi edilmeleri ve topluma yararlı kişiler olarak yetiştirilmelerini sağlamakla görevli ve yükümlü olan yatılı sosyal hizmet kuruluşlarıdır. [3]

II. YETİŞTİRME YURDU GENÇLİĞİ  VE DİN EĞİTİMİ

Yetiştirme yurtlarında genel eğitim içinde din eğitiminin de gençlere yeterli ve doğru bir şekilde verilmesiyle onların bazı problemlerine çözümler bulunabilir.


Gençlere verilecek iyi bir din eğitimi, onların ahlaklı, vatanına milletine ve tüm insanlığa saygılı birer fert olarak yetiştirmelerine büyük katkılar sağlayabilir.


Yetiştirme yurtlarında, kendilerin yalnızlığa itilmiş hisseden gençler, sığınacağı ve yardım göreceği bir merci bulma isteği ve arayışı içindedirler. Eğer kendilerine sonsuz güç ve kudret sahibi olan Yüce Yaratıca gereği gibi tanıtılırsa, birçok zorluklarla baş edebilmeleri daha kolaylıkla mümkün olacaktır…”

Dinî veya manevî sosyal hizmetler; sosyal hizmet alanlarında ortaya çıkan dinî içerikli problemlerin çözümünde gerçekleşen danışmanlık ve rehberlik faaliyetidir. Bir başka ifadeyle sosyal hizmet sürecinde, sosyal hizmetten yararlanan kişilerin (hastaların, tutuklu ve mahkûmların, SHÇEK Kuruluşlarında barınanların)ihtiyaç duydukları ve dinî sosyal hizmetler alanında uzmanlık ve formasyona dayalı olarak verilecek olan hizmetlerdir.

Dinî sosyal hizmetler; sosyal hizmet anlayışını, kişilerin manevi duygu ve düşüncelerine yönelerek biçimlendirme isteğidir. Hem manen hem maddeten insanın mutluluğunu hedefleyen sosyal hizmet uygulamaları, kişilerin sosyal bilinçlenmeleri ve topluma uyumları için üstün karakter geliştirmeye yönelik sosyal ve manevi eğitimi esas alan bir uygulama biçimidir.[4]

İnsanın hem maddi hem de manevi dünyasının sağlıklı olabilmesi, huzur ve refaha kavuşabilmesi için bedeni ve ruhi ihtiyaçlarının karşılanması, sorunlarının çözümlenmesi gerekir. Sosyal hizmete muhtaç insanların dinî kaynaklı problemlerinin çözümü sadece dinî bilgi sahibi olmakla ortadan kaldırılabilecek kadar basit bir iş (uğraş) değildir. Çünkü bu alanda çözüm üretebilmek için, rehberlik yapacak kişinin hem sosyal hizmet alanında hem de ilahiyat alanında, uzmanlık bilgi ve becerisine sahip olması gerekir. Mevcut durumun konuyla ilgili bir çözüm üretmediği ortadadır. Sorunun pansuman tedbirlerle çözülebilmesi de mümkün görünmemektedir. Probleme kalıcı çözüm getirecek yollar aranmalıdır.

Türkiye’de İlahiyat Fakültelerinde halen yürürlükte olan durma göre alınan eğitim sonucu sosyal hizmet alanları olan hastane, hapishane ve diğer sosyal hizmet kurumları için bir formasyon verilmemektedir. Okullardaki din eğitimiyle camideki farklı, hastanedeki hastanın psikolojisiyle hapishanedeki mahkûmun psikolojisi birbirinden tamamen farklıdır. Bütün bunlar özel uzmanlık ve eğitimi gerektirmektedir. Ülkemizde bu hizmetler maalesef gönüllülük ve kişisel beceriler gibi isteklere bırakılmıştır. Hâlbuki Batı’da bu hizmetler Kiliseye bağlı ve kilisenin özel uğraşı alanı içerisine girmektedir.[5]

İslam Dininin yetim ve kimsesizlere bakışı:

“Allah sizi güçsüz olarak yarattı” (Rum 30/54) mealindeki ayet, bugünün pedagoji ve psikoloji ilimlerince de kabul edilen, “insan yavrusunun bakılmaya ve korunmaya muhtaç oluşuna” işaret etmektedir. Ona bu bakım ve koruma ile şefkati sunacak olan en değerli müessese ise aile ocağıdır.

KUR’ÂN-I KERİM’DE YÜCE ALLAH;

n      Yetimlere iyi davranılmasını [6]

n      Onların isteklerini kendi isteklerinden önde tutmayı  [7]

n      Onları doyurmayı  [8]

n      Onlar için harcama yapmayı  [9]

n      Mallarının idaresinde en güzel tutumu göstermeyi   [10]

n      Rüşdlerine erince mallarını en güzel şekilde onlara vermeyi, haksızlık etmemeyi  [11]

n      Onlara kötü muamele yapmamayı  [i] emretmiş;

n      Yetimlere ikram edilmemesini yermiş [ii]

n      Onların ezilmesini [iii]nehy etmiş,

n      Onların mallarını haksızlıkla yiyenleri karınlarına ateş doldurmuş olanlara benzetmiştir  [iv]

PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V);

n      “Yetimin başını okşayan kişinin eli altındaki saçlar kadar günahının aff olacağını”  müjdelemiş [12]

“Yetimin âhını almaktan ve onu ağlatmaktan sakınılması gerektiğini“ söylemiştir. [13]

n      “Allah’ım! Ben iki zayıfın ,yetim ile kadının haklarına tecavüz etmeyi men ve tahzir ediyorum (yasaklıyorum)” [14]

n      Allah Resulü şehadet parmağıyla orta parmağını biraz açarak işaret etmiş ve  “Ben ve yetimin işine bakan kimse cennette işte böyle bulunacağız” buyurmuştur.[15]

n      Hz. Peygamber yetim malı yemenin insanı helak eden 7 günahtan birisi olduğunu söylemiştir.[16]

n      Yetiştirme yurtlarında kalan çocukların maddi her türlü ihtiyaçları en iyi şekilde temin edilmeye çalışılırken, en fazla ihtiyaçları olan dini ve ahlaki gelişimleri geri planda kalmıştır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bu alan da en etkin desteği Din Görevlilerinin vermesi gerekmektedir.

  1. II. Din Eğitiminin İnsan Üzerindeki Etkisi

Eğitim ;en genel anlamıyla ,insanları belli amaçlara göre yetiştirme sürecidir.[17] Yetişmekte olan gençler  birçok eğitim sürecinden geçerek hayata hazırlanırlar. Dolayısıyla eğitim, bireyin bütün hayatı boyunca devam eder.[18] Kişi yaşadığı sürece çevresiyle etkileşim içindedir. Çevresindeki değişiklikler kişiyi doğrudan etkiler. Bu değişikliklere karşı tepkisiz kalmak mümkün olmadığı için değişen durumlara göre insan davranış şekli geliştirebilmelidir. İşte eğitim ,değişen  şartlarda  problemleri artan insanın yardımına koşar.[19]

İnsan doğumundan itibaren biyolojik ,psikolojik ve sosyolojik yönden gelişme içine girer  ve böylece onun bu yeni oluşumlar karşısında bazı problemleri ortaya çıkar. Özellikle gençlik çağında bu problemlerin daha da yoğunlaştığı görülür.[20] Gençlik çağındaki problemlere ilaveten Yetiştirme Yurdu gençliğinin başka problemleri olduğu da bir gerçektir. Bu gençlerin maddi ve manevi problemlerine çözüm aranmalıdır. Onların genel eğitimleri  yanında  yeterli ve doğru bir din eğitimi almaları ,bazı sorunların giderilmesinde etkili olabilir. Yetiştirme yurtlarında verilecek din eğitimi onların yaşantılarına olumlu yönde etki edebilecektir. [21]

VI. YETİŞTİRME YURTLARINDA GENÇLERE KAZANDIRILMAK İSTENEN DEĞERLER

2828 sayılı Shçek temel kanununda ,yetiştirme yurtlarındaki gençlerin nasıl yetiştirilmesi ve ne şekilde eğitim verilmesi gerektiği şöyle açıklanmıştır:“Korunmaya muhtaç çocukların Türk örf,adet,inanç ve milli ahlakına sahip ,kendisine güvenen ,insan sevgi ve saygısıyla dolu,Atatürkçü düşünce ve Atatürk ilke ve inkılaplarına uygun olarak yetiştirilmeleri ,bir iş ve meslek sahibi yapılmaları ,koruma kararı kalktıktan sonra da toplum içinde izlenmeleri ve imkanlar ölçüsünde desteklenmeleri esastır.”[22]

Dr. Orhan Demir Yetiştirme Yurdu Gençliği ve Din Eğitimi isimli  kitabında  8 İl (Bursa, Balıkesir , Bilecik, Bolu , Eskişehir, Kocaeli , Kütahya , Sakarya) 13 Yetiştirme Yurdunda yaptığı araştırma sonuçlarını vermiştir. Demir , 640 yetiştirme yurdu çocuğunun katıldığı  anket sonuçlarını kitabında belirtmiştir.Konumuzla ilgili olanları aktarıyorum.

Din eğitimi alınan kişi veya kurumlar:

Seçenekler Sayı %
Kuran kursuna gittim 121 20.8
Din görevlisinden ders aldım 111 19.1
İmam Hatip Lisesine gittim 25 4.3
İlk,orta veya lisede okutulan Din Kültürü ve Ahlak bilgisi derslerinden başka din eğitimi görmedim 296 50.9
Başka 29 4.9
Katılan 582 100,0
Cevapsız 58
Toplam 640

Din eğitimi ile ilgili tespitler

Seçenekler Gerekli görüyorum Gerekli görmüyorum
Din eğitim ve öğretiminin verilmesinin gerekliliği 86.7 13.3
Din eğitim ve öğretiminin insanın mutluluğu için gerekliliği 92.2 7.8

Gençlerin İnanç bakımından durumları

Seçenekler Sayı %
Allah’a,meleklerine,kitaplarına ,peygamberlerine,ahiret gününe,kadere,yani imanın şartlarına ve inanılması gerekenlerin tümüne inanıyorum 574 92.3
İmanın şartlarına inanıyorum.Ama bazılarını pek anlamıyorum 16 2.6
İmanın şartlarından bazılarına inanıyor,bazılarına inanmıyorum 20 3.2
Bazılarında şüphe duyuyorum 2 0.3
İnanmıyorum 10 1.6
Katılan 622 100.0
Cevapsız 18
Toplam 640

Gençlerin dini yaşantı yönünden durumları

Seçenekler Sayı %
Dini görevlerimin tamamını yerine getiririm 159 25.7
Dini görevlerimin bazılarını yapar,bazılarını yapamam 332 53.7
Her zaman değil de canım istediği zaman dini görevlerimi yaparım 67 10.9
Dini görevlerimi yapmam 40 6.5
Dine karşı olan bir kişiyim 20 3.2
Katılan 618 100.0
Cevapsız 22
Toplam 640

Namaz kılma sıklığı

Seçenekler Sayı %
Beş vakit namazımı,cuma ve bayram namazlarını kılarım.Vakit bulamazsam sonra kaza olarak borcumu öderim 128 20.8
Farz ve vacip namazların yanında, bazen nafile namaz da kılarım 23 3.7
Sadece Cuma ve bayram namazlarını kılarım (erkekler) 69 11.2
Ara sıra namaz kılarım 156 25.4
Namaz kılmayı bilmediğim için bu ibadeti yapamıyorum.Ama kılmak istiyorum 81 13.2
Namazda okunacak dua ve sureleri bilmediğim için kılamıyorum.Ama öğrenmek istiyorum 42 6.8
Namaz kılmayı biliyorum.Ama kılmıyorum 81 13.2
Namaz kılmayı öğrenmek istemiyorum 35 5.7
Katılan 615 100.0
Cevapsız 25
Toplam 640

Oruç tutma sıklığı

Seçenekler Sayı %
Farz olan Ramazan orucunu tutarım 354 56.4
Ramazan orucunun yanında bazı mübarek günlerde de oruç tutarım 134 21.4
Ramazan ayında bazen oruç tutarım bazen de tutmam 66 10.5
Oruç ibadeti zor geldiği için tutmuyorum 18 2.9
Oruç tutmak için sıhhatli değilim rahatsızım 20 3.2
Oruç tutmak istemiyorum 35 5.6
Katılan 627 100.0
Cevapsız 13
Toplam 640

İbadet ederken hissedilen duygular

Seçenekler Sayı %
Allah’a karşı görevlerimi yerine getirdiğim için huzurlu olurum,heyecan duyarım 502 83.1
Herhangi bir şey hissetmem 44 7.3
İbadet etmiyorum 47 7.8
Başka 11 1.8
Katılan 604 100.0
Cevapsız 36
Toplam 640

İbadet ederken engellenme durumu

İbadet ederken engellendiniz mi ? Evet,engellendim Hayır ,engellenmedim
82        %13.9 509         %86.1

Dini inancın olumlu yönde gelişmesine etki eden faktörler

Seçenekler Sayı %
Din Kültürü Ahlak Bilgisi Öğretmeni 257 44
Camilerdeki din görevlileri 70 12
Din görevlilerinin televizyon ve radyodaki konuşmaları 23 3.9
Annem 19 3.3
Babam 5 0.9
Annem babam birlikte 25 4.3
Başka 52 8.9
Birden fazla etkileyen kişi ve durumlar 133 22.7
Katılan 584 100.0
Cevapsız 56
Toplam

Yorum Ekle