Hekim-akademisyen bir dostum anlattı. Eğitim için İngiltere’ye gitmem gerekiyordu. Arkadaşlarımdan kalacak yer tavsiyesi sordum. Bir arkadaşım pansiyoner bir bayan tavsiye etti. Londra’ya gittim. Bayanı buldum. Bir yıllığına anlaştık ve kalmaya başladım.
80 yaşlarında bir bayandı ev sahibem. Şartları sıraladı. Sadece sabah kahvaltı verebilirim , Perşembe günü hariç dedi. Merak ettim sordum.
Neden Perşembe dedim ?
Ev sahibem yıllardır her Perşembe günü ‘gönüllü’ olarak bir huzurevine gittiğini ve oradaki yaşlıların tırnaklarını kestiğini söyledi.
Batı da bu tarz gönüllü çalışmalar çok yaygın dostlar. Devletler kayıtlı gönüllü sayısıyla övünüyor. Toplumun erdemliliği gönüllü sayısıyla ölçüyor.
Bizim toplumumuzda da ‘gönüllülük’ çok köklü bir gelenek olarak yaşıyor aslında. Çünkü bu dini en kısa ve en güzel anlatan söz (hadis) bizzat gönüllüğün en güzelini anlatır.
’Din nasihattir (samimiyettir-yaptığı her işe , söylediği her söze gönlünü koymaktır). Yine toplumun %99 unun mensup olduğu İslam dinini anlatan Peygamberi anlatırken gönüllülüğe vurgu yapılır.
‘Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: “Ey kavmim! Bu elçilere uyun. Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir. Yasin 20,21”
“Sizden buna karşılık hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım âlemlerin Rabb’ine âittir.” demişlerdi. (Şuarâ: 109)
“Ey îmân edenler! İnsanlara gösteriş için malını sarf etmekte olan, Allah’a ve âhiret gününe îmân etmiyor olan kimse gibi başa kakmak ve (gönül) incitmekle sadakalarınızı boşa çıkarmayın! İşte onun misâli, üzerinde biraz toprak bulunan bir kayanın hâli gibidir ki, ona şiddetli bir yağmur isâbet etmiş de, onu çıplak bir hâlde bırakmıştır. (Onlar) kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah ise, kâfirler topluluğunu (inkârlarındaki ısrarları sebebiyle) hidâyete erdirmez!” (Bakara, 264)
Onlar (takva sahipleridir) ki, gaybe (gaybte Allah’a) îmân ederler, namazlarını kılarlar ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler (başkalarına verirler).(Bakara 3)
Bir önceki gönül elçileri konulu yazımda (GÖNÜL ELÇİMİZ OLMAYA NE DERSİNİZ ? https://www.cemilpasli.com/sosyal-hizmet/gonul-elcimiz-olmaya-ne-dersiniz ) gönüllüğün bu topraklarda ne kadar köklü bir geçmişe sahip olduğunu anlatmıştım.
“Toplum Kalkınmasında Gönül Elçileri Projesi” 17 Ocak ta tüm Türkiye’de eş zamanlı başlatıldı. Daha 20 gün oldu ve ‘gönül elçisi’ sayımız birinci İl Konya Olarak 3.000 Ülke olarak 21.000 lere ulaştı hamdolsun.
Yazımın başında bir örnek verdim gönüllüğün sınırları olmadığını anlatmak için. Hiçbir karşılık beklemeden Rabbimizin bize karşılıksız verdiği her nimetin bir kısmını (para , mal , zeka , fizik gücü , ses , kabiliyet v.b.) Yaratanın hatırı için sadece Allah rızası için yaratılmışlara iade etmek gerekiyor.
Evin önünü temizleyebilen herkes ‘gönüllü ‘ olarak temizlemekte zorlanan kardeşlerine destek verecek. Ve göreceğiz ki hepimizin birlikte yaşadığı şehir tertemiz olacak.
Gelin bu kervana siz de katılın. Evlat ve malın hiçbir işe yaramadığı , sadece selim bir gönül istendiği O büyük güne hazır olun(İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcup etme. O gün, ne mal fayda verir, ne de evlat. Ancak Allah’a kalb-i selim (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur). (Eş-Şura – 87,88,89)