4. Din Şurası, 12-16 Ekim tarihlerinde Ankara Bilkent Otel ve Konferans Merkezinde yapılıyor. Din ve Toplum üst başlığında “Sosyal Problemler Karşısında Din ve Diyanet “ başlığıyla yapılıyor. Din Şurası, beş yılda bir toplanmaktadır. Şura kararları, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yürüttüğü hizmet alanlarındaki karşılaşılan sorunların çözümüne dair stratejik bir önemi haiz olup şuraya katılan üyelerin oy çokluğuyla alınmakta ve bu kararlar gelecekteki uygulamalara mesnet teşkil etmektedir. Bu çerçevede Din Şura’sının amacı, bilimsel yeterlikleri ve dini hizmetleriyle tanınmış olan bilim ve din adamlarının katılımıyla Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülen hizmetlerin geliştirilmesi konusunda görüş oluşturmaktır.
Bu itibarla Başkanlığımız şimdiye kadar üç Şura düzenlemiştir. Bunlar, I. Din Şurası (01-05 Kasım 1993, ANKARA), II. Din Şura’sı (23-27 Kasım 1998, ANKARA) ve III. Din Şura’sı (20-24 Eylül 2004, ANKARA) olup IV. Din Şurası ise Din ve Toplum ana başlığı altında 12-16 Ekim 2009 tarihleri arasında Ankara Bilkent Otel Ve Konferans Merkezi’nde toplanacaktır.
IV. Din Şura’sının çalışmaları dört komisyon hâlinde gerçekleştirilecektir. Ele alınacak konuların ana eksenini sosyal problemler karşısında din ve diyanet ve sosyal açılımlı din hizmetleri oluşturmaktadır. Bu kapsamda toplumsal değişim, modernleşme, küreselleşme, kentleşme, toplumsal çözülme, din ve dindarlık, dinî değerlerin istismarı, modern dönemde dinî motifli eğilimler, ailevi sorunlar, şiddet, cinnet, intihar, zararlı alışkanlıklar, tüketim kültürü ve yoksulluk gibi sosyal konuların yanı sıra, toplumun himayeye muhtaç kesimleri, sokak çocukları, çocuk işçiler, öksüzler ve yetimler, yaşlılar, engelliler ve engelli aileleri gibi toplumun çeşitli sıkıntılar içinde olan kesimlerinin sorunları ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri üzerinde durulacaktır.
Toplum ve Din Eğitimi konularının da ele alınacağı Şura’da, örgün ve yaygın din eğitimine ilişkin sorunlar ve çözüm önerileri, ilköğretimde, liselerde, imam hatip liselerinde, Kur’an Kurslarında, İlahiyatlarda din eğitimi, genel olarak irşat dili ve Aile, İrşat ve Rehberlik Bürolarının hizmetleri işlenecektir. Şura’da ayrıca dünyamızı tehdit eden çevre sorunları, doğal afetler karşısında Diyanet hizmetleri de ele alınacak konular arasında bulunmaktadır.
Bütün bunlara bağlı olarak, sosyal açılımlı din hizmetlerinin giderek daha da önem kazandığı günümüzde güncel problemlerimizin çözümüne dair ortaya konulacak öneriler, bu yolda alınacak kararlar ve sorunlar karşısında benimsenecek yeni stratejilerin belirlenmesi bakımından IV. Din Şurası toplumsal bir girişim olarak insanımızın yarınlara daha ümitli bakması için bir vesile teşkil etmektedir.
1.Oturum konusu: TOPLUMSAL DEĞİŞİM KARŞISINDA DİN
2.Oturum konusu: TOPLUMSAL HAYATTA DİN VE DİNDARLIK
3.Oturum konusu : KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI VE DİN
4.Oturum konusu: DİNİN VE DEĞERLERİN İSTİSMARI BİDATLER VE DİNÎ HAYAT
5.Oturum konusu: CİNSELLİK VE TOPLUMSAL HAYAT
6.Oturum konusu: AİLEDEN KAYNAKLANAN SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE DİNİN ROLÜ
7.Oturum Konusu: TOPLUMSAL ŞİDDET
8.Oturum Konusu: ZARARLI ALIŞKANLIKLAR VE TOPLUMSAL HAYAT
9.Oturum Konusu: EKONOMİK PROBLEMLER VE SOSYAL HAYATA YANSIMALARI
10.Oturum Konusu: TOPLUMUN HİMAYEYE MUHTAÇ UNSURLARI VE DİYANET
11.Oturum Konusu: CAMİ DIŞI HİZMETLER
12.Oturum Konusu: DOĞAL AFETLER KARŞISINDA DİN VE DİYANET
13.Oturum Konusu: ÇEVRE SORUNLARI DİN VE DİYANET
14.Oturum Konusu: ORTA ÖĞTETİMDE ÖRGÜN DİN EĞİTİMİ
15.Oturum Konusu: YAYGIN DİN EĞİTİMİ
16.Oturum Konusu: DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI HİZMET İÇİ DİN EĞİTİMİ
17.Oturum Konusu: YÜKSEK ÖĞRETİMDE (Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Bölümü & İlahiyat Fakültelerinde) DİN EĞİTİMİ
18.Oturum Konusu: LİSANS ÜSTÜ EĞİTİMDE DİN EĞİTİMİ
19.Oturum Konusu: GENEL OTURUM (Şûra Değerlendirme Konuşmaları )
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun konuşması muhteşemdi. Diyanet İşleri Başkanlığının açılımının adeta sembolü gibiydi konuşma. Başkan “Din karşısında ortaya çıkan tartışma ve gerilimleri, bir retorik savaşıyla sınırlı saymak konunun ağırlığını hafifletmek olacaktır. Hiç şüphesiz bu süreçlerin uygulamadaki sonuçları pek ağır olmuştur. Nitekim dini, modernleşme sürecinin havasına uygun bir şekilde gözden geçirmeye yönelen pek çok ülkede, oldukça acımasız sayılabilecek örnekler hafızalarda yerini almıştır. Dine mesafeli bir nesil yetiştirmek isteyenler kadar onu kendi iktidarını tahkim eden bir dile dönüştürenler de aslında aynı referans dünyasından beslenmiştir.
Batı’da dinin, Fransız Devriminin açtığı eşikler üzerinden sorgulanma süreci, kilise tarihinde karşılığını bulan kimi uygulamaları kendine gerekçe göstermiştir. Batı toplumlarında kilise-siyaset ilişkisinde yaşanan güç gösterisi ve med-cezir, dinin gündelik hayattan çekilmesi ya da ağırlığının hissedilir bir şekilde azaltılması yönündeki radikal beklentiler ve bu sürecin ortaya çıkardığı gerilimler, bugün laiklik diye bildiğimiz bir uzlaşı dilinin doğmasına ve kurumsallaşmasına yol açmıştır.
Sanayi devriminin ortaya çıkardığı yeni insan ilişkileri, geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısını dolduran savaşlar, bugün belli fasılalarla varlığını sürdüren çatışma alanları sonuçta dinin merkeze alınarak veya araç olarak seferber edilebildiğini göstermektedir. Halbuki seküler kutsallar veya seküler mücadele ve çatışma alanlarının kutsalla iç içeliği tahmin edildiğinden öte çift taraflı örseleyici olmaktadır.
Din, insan tabiatında karşılığını bulan, mütemadiyen onu ahlaki ve insani yönden olgunlaştırmayı hedefleyen, insana kendisini, varlığı ve var edeni tanıtarak anlamlı bir hayat sunan ve insan-ı kamil olma yolunda ona rehberlik yapan bir rahmet, kurtuluş ve diriliş çağrısıdır.
Bunu göz ardı ederek, onu insanın ve toplumun hayatını zehir edecek katı ve ruhsuz yorumlara ve dünyevi amaçlara mahkum edenler, kutsalı temsili düzeyde kurumsallaştırıp kişi ile Yüce Yaratan arasında perde olanlar, dinin bütün zamanları kuşatan davetini her gün yeniden inmişcesine diri tutmayı ihmal edenler sonuçta, dinin öğütlerini tam bir tehdit olarak
karşılayan kutuplaşmalara, dini ve beraberinde ahlaki değerleri önemsizleştiren tutumlara da fırsat vermişlerdir.
Dinleri deruni ve külli muhtevasından koparıp kuru ideolojik birer söylem stoku olarak değerlendirmenin ya da dine kültürel bir obje olarak bakmanın maliyeti oldukça ağır olmuştur.” Sözleriyle Diyanet İşleri Başkanlığının nerede durduğunu ve bundan sonra daha aktif olacağının işaretlerini veriyordu.(Konuşmanın tam metni: http://www.diyanet.gov.tr/turkish/dy/Diyanet-Isleri-Baskanligi-Duyuru-3781.aspx )
Anlaşılıyor ki açılım her alanda olduğu gibi , Diyanet İşleri Başkanlığında da tam gaz devam ediyor. Ben daha önce Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin Sosyal Hizmetler ve Alevilik ile ilgili rutin dışı çalışmalara yer vermesini alkışladığımı belirtmiştim. Aynı tebriği ve alkışı daha yüksek sesle Din Şurasında Yetiştirme Yurtları, Çocuk Yuvaları, Huzurevleri, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar, cezaevleri, hastanelerdeki yaşlılar gibi tüm sosyal katmanları kapsayan bir program düzenlediği için tekrarlıyorum.
Yetiştirme Yurdu Gençliği ve Din Eğitimi konulu tebliğimi Çarşamba günü sundum. 5 gün boyunca müthiş bir beyin fırtınası esiyor burada. Şuradan izlenimlerimi yazmaya devam edeceğim inşallah.