Dava/Aile

Tarih boyunca büyük idealleri olan dava adamlarının davaları ile aileleri arasında bir gerginlik olduğu değerlendirilmiştir.

Bunlar arasında hedeflerini gerçekleştirmede ailenin ayak bağı olduğunu düşünüp evlenmeyenler de vardır, bu büyük idealler arasında koşarken aile kurup ailesini ihmal edenler de.

Aileyi ihmale dair Roger Garaudy’i rahmetle anmakla birlikte; bize ibret olması için ailesine dair bir anısını paylaşmak yerinde olur.

Garaudy’nin kitaplarını çeviren Cemal Aydın’dan aktarıyor: Paulette hanım Garaudy’nin eserlerinin müsveddelerini bile evin mahzenindeki raflara özenli bir şekilde dizmiş. Fransızların mahzenlerinde her çeşit yıllanmış şarap bulunur. Onların mahzeninde ise, kitaplar ve klasörler hâlinde dosyalar vardı. Pırıl pırıl bir mahzen. Tek toz yok. Eserlerin müsveddelerini bile Paulette Hanım özenle raflara dizmiş. Bütün bunları nasıl bir zevkle yaptığı hareketlerinden ve gözlerinden okunuyordu. Kendisine:

-“Her büyük adamın arkasında mutlaka fedakâr bir kadın vardır, derler. Ne kadar doğru!” dedim.

O yaşta mahcup bir hal aldı, yüzünü bir görmeliydiniz. Bütün samimiyetimle söylüyorum, eğer o hanım olmasa, Roger Garaudy, Roger Garaudy olmazdı.”

Anlaşılan o ki, Paulette Hanım Cemal Aydın’ı çok etkilemiş. “Neden?” sorusuna cevap verirken izlenimlerini ve ondan duyduklarını anlatmaya devam ediyor:

“Dünyada son derece ender kadınlar öylesi çileye seve seve katlanır. Bir seferinde hanımı Paulette’ten aile albümünü istedim, Garaudy’nin yeni fotoğrafları elimin altında olsun diye. Öyle bir albümlerinin olmadığını belirtirken; “Ama hiç burada olmuyor ki!” dediği anda gözlerindeki o hüznü ve hasreti size tarif edemem. Evinde durmayan bir adam! Evini kıt kanaat geçindiren bir kadın! Garaudy hatıralarında evine döndüğünde kızının kendisinden nasıl kaçtığını anlatır. Babasını tanımayan ve yabancı zanneden kız! Çünkü o çocuk bir iki yaşındayken Lâtin Amerika ülkelerine gitmiş ve tam altı ay sonra dönmüştür. Ve “Sessiz olun yavrularım! Baba kitap yazıyor!” diye çocuklarını susturan bir anne! Hanımının bana anlattığı çok daha acıklı sahneler de var, fakat onları anlatmayayım, çünkü belki bana sır olarak vermiştir.”

Bir başıma kalsam şeh-i devrâna kul olmam, vîrân olası hânede evlâd u ıyâl var” cümlesinde kendini bulan bu gerginliği nasıl yönetmemiz gerekiyor?

Ne kadar büyük hedeflerin peşinde koşsak ta önceliğimiz eşimiz, çocuklarımız, ailemiz olmalı.

Aile Eğitim ve İletişim Uzmanı olarak ısrarla şu kaideyi ifade etmek istiyorum;

Öncelikle mutlu aile kuracağız.

Mutluluk: Anne+Baba+Çocuklar=Aile formülü ve mutluluk anayasasının ilk üç maddesi.

Mutluluk anayasasının ilk üç maddesi değişmez, değiştirilemez, değişikliği teklif dahi edilemez.

Birinci önceliğimiz: Aşkın varlığımız Rabbimizle her daim kulluğumuz

İkinci önceliğimiz: İçkin varlığımız eşimizle olan ilişkiler

Üçüncü önceliğimiz: Taşkın varlıklarımız çocuklar ve anne/babalarımızla ilişkiler.

Hz. Peygamber (s.a.v) bu sıralamayı hiç bozmadı. En zor zamanlarında yanında mutlaka eşleri oldu. Vahiy geldiğinde önce Hz. Hatice (r.a) validemize koştu, istişare etti, Varaka b. Nevfel’e gidelim tavsiyesine uydu ve sükunet buldu.

Hudeybiye’de ashabın yapılan anlaşma maddelerine tepkisinden bunaldığında çadırdaki eşi Ümmü Seleme (r.a) validemize koştu, O’nunla istişare etti, görüşünü beğendi ve sükunet buldu.

Biz Müslümanlar sonuçtan değil, süreçten sorumluyuz.

Din, Allah’ın dini, O’nun askerleri bitmez.

Biz rolümüzü abartıp mutluluk anayasasının ilk maddesini ve sıralamasını bozmayalım.

Dünyayı kurtarırken(!) arkamızda hüzünlü, gözü yaşlı bir eş, hasretle büyümüş çocuklar, yolumuzu her gün gözleyen anne/baba/akrabalar/dostlar bırakmayalım.

(insaniyet.net sitesinde yayınlanan yazımdır.)

Case/Family

He quotes Cemal Aydın, who translated Garaudy's books: Paulette even carefully arranged the manuscripts of Garaudy's works on the shelves in the cellar of the house. The French have all sorts of aged wines in their cellars. In their cellar were files in the form of books and folders. A sparkling cellar. There is not a single dust. Even the manuscripts of the works were carefully arranged on the shelves by Ms. Paulette. The pleasure he had done all this was evident in his movements and eyes.
Throughout history, it has been evaluated that there is a tension between the cases of the litigants who have great ideals and their families.

Among them, there are those who think that the family is a hindrance in realizing their goals, and those who do not marry, and those who start a family and neglect their family while running among these great ideals.

While commemorating Roger Garaudy with respect for neglecting the family; It would be appropriate to share a memory of his family as a lesson for us.

He quotes Cemal Aydın, who translated Garaudy's books: Paulette even carefully arranged the manuscripts of Garaudy's works on the shelves in the cellar of the house. The French have all sorts of aged wines in their cellars. In their cellar were files in the form of books and folders. A sparkling cellar. There is not a single dust. Even the manuscripts of the works were carefully arranged on the shelves by Ms. Paulette. The pleasure he had done all this was evident in his movements and eyes. To herself:

They say, “Behind every great man, there is always a self-sacrificing woman. How true!" I said.

He was embarrassed at that age, you should have seen his face. In all sincerity, if it weren't for that lady, Roger Garaudy wouldn't be Roger Garaudy."

Apparently, Paulette Hanım had a great influence on Cemal Aydın. "From where?" While answering his question, he continues to describe his impressions and what he heard from him:

“Very rare women in the world endure so much suffering. I once asked his wife, Paulette, for the family album so I could have new photos of Garaudy at hand. While stating that they do not have such an album; “But it never happens here!” I cannot describe to you the sadness and longing in his eyes the moment he said it. A man who doesn't stay at home! A woman who barely supports her house! In his memoirs, Garaudy describes how his daughter ran away from him when he returned home. The girl who doesn't know her father and thinks she's a stranger! Because that child went to Latin American countries when he was only two years old and returned exactly six months later. And “Be quiet, my children! Dad writes a book!” A mother who silences her children! There are even more tragic scenes that his mistress told me, but I won't tell them, because perhaps she gave it to me as a secret.”
How should we manage this tension, which finds itself in the sentence "If I am alone, I would not be a slave to the shah-i-devran, there is a child in a potentially vicious household"?

No matter how big goals we pursue, our spouse, children and family should come first.

As a Family Education and Communication Specialist, I would like to express the following rule;

First of all, we will create a happy family.

Happiness: Mother + Father + Children = Family formula and the first three articles of the constitution of happiness.

The first three articles of the constitution of happiness do not change, cannot be changed, cannot even be proposed.

Our first priority: Our transcendent existence, our eternal servitude to our Lord.

Our second priority: our immanent being, our relationships with our partner.

Our third priority: our overflowing assets, children, and relationships with our parents.

Hz. The Prophet (pbuh) never broke this order. He always had a wife with him in his most difficult times. When the revelation came, Hz. Hatice (r.a) ran to our mother and consulted Waraka b. He followed his advice to go to Nevfel and found peace.

When she was overwhelmed by the reaction of the Companions in Hudaybiya, her husband Umm Salama (r.a) in the tent ran to our mother, consulted with her, liked her opinion and found peace.

We Muslims are responsible for the process, not the result.
Religion is the religion of Allah, His soldiers are endless.

Let's not exaggerate our role and spoil the first article and order of the happiness constitution.

While saving the world(!), let's not leave behind a sad and tearful wife, children who grew up with longing, and parents/fathers/relatives/friends who watch our way every day.
(This is my article published on insaniyet.net.)

Yorum Ekle