IV. Din Şûrası alanlarında uzman 282 ilim adamının katılımıyla yapıldı. 5 gün boyunca ilim adamları din hizmetlerini tüm yönleriyle ele aldılar. Sosyal açılımlı din hizmetlerinin konuşulduğu şûrada önemli kararlar alındı. 3 sayfayı bulan şûra kararlarının tamamına ilgilenenler ulaşabilirler. Ben sadece başkanın basın toplantısında özetlediği şekliyle okuyucularıma aktarmak istiyorum:
Şûrada, sorunlar ve çözüm önerileri konusunda farklı bakış açılarının dile getirildi ve tartışmalar yapıldı. Başkan Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak ”kendilerini öne çıkarmayı ve kendilerine alan açmayı değil, dinin huzur, sevgi ve barış ikliminden herkesin yararlanmasını sağlamayı amaçladıklarını” vurguladı.
Din ve toplum konularını ele almakta öteden beri ihtiyatlı olduklarına dikkati çeken Bardakoğlu, ancak kurum olarak İslam’ın inanç, ibadet ahlak esasları hakkında toplumu bilgilendirmekle yükümlü bulunduklarını, ahlak deyince de sadece bireysel değil, sosyal ahlakı anladıklarını dile getirdi. Bardakoğlu, bu nedenle şûrada 4 komisyonda ”din ve toplum” konusunun ele alındığını, sosyal açılımlı din hizmetlerinin bu çağda nasıl olması gerektiğinin tartışıldığını, Başkanlığın din dilini ve dini anlatırken kullandığı iletişim araçlarının nasıl yenilenebileceği üzerinde kafa yorulduğunu söyledi.
Şûrada, aile, din ve toplum hizmetleri konusunda sağlam bilgilere ihtiyaç duyulduğu ve Diyanet İşleri Başkanlığının, din ve toplum araştırmalarını besleyecek, sağlam veri tabanıyla hizmetlerini geliştirecek bir araştırma merkezi kurması yönünde karar alındığını belirten Bardakoğlu, toplumdaki hareketliliği gözlemeden masa başında hizmet üretmenin doğru olmayacağına işaret etti.
”Din sadece bilmek için değil, bildiklerimizi davranışa dönüştürmek için vardır” diyen Bardakoğlu, şûranın bu amaçla insanlara duygu ve ahlaki eğitim verilmesini tavsiye ettiğini dile getirdi.
Dini anlatırken, toplumun, insanın ve gençlerin anlayacağı bir dil kullanmanın gerekliliğine vurgu yapan Bardakoğlu, hutbe ve vaazlara yapılan en ciddi eleştirilerden birinin kullanılan dilin akademik bir dil olmasından kaynaklandığına dikkati çekti. Bardakoğlu insanın bulunduğu bölgeye, eğitimine ve algılama kapasitesine uygun bir söylem geliştirmenin önemine değinerek, toplum kültürünü besleyen halk din kitaplarına ihtiyaç olduğunu söyledi.
Basit dille yazılan küçük kitapların büyük beğeni topladığını ifade eden Bardakoğlu akademik dilden vazgeçmeden, insanları aydınlatabilecek bir üslup bir söylem üretmek gerektiğini belirtti. Bardakoğlu şûranın başkanlığa bu konuda da tavsiyede bulunduğunu bildirdi.
Medyanın dini konulara bakış açısına da değinen Bardakoğlu, son zamanlarda dini konuların daha ciddiyetle ele alındığını görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Dinin sadece hüzün, melankoli ve kıssadan ibaret olmadığını vurgulayan Bardakoğlu, dinin düşünsel ve entelektüel yönünün ve toplumsal ahlakı onarıcı yanının da ele alınması gerektiğini ifade etti.
Şûrada cinsel istismar konusunun da ele alındığını hatırlatan Bardakoğlu, tebliğlerin ”bu konuda çok da iyi bir noktada bulunulmadığını ve bu alandaki özgürlüklerin giderek toplumu aşındırdığını” ortaya koyduğunu ifade etti.
Gazetelerin 3. sayfalarını her gün dolduran, özellikle son birkaç yılda iyice gözler önüne serilen olayların, herkesi düşündürmesi gerektiğini vurgulayan Bardakoğlu, ”Gençlerimizin etrafını saran tehlikeler konusunda ne dindar olmak ne anne-baba olmak gerekir ne de öğretmen ve imam olmak gerekir. Yüreğimizde az bir sızı, az bir insan sevgisi varsa, yarınımız hakkında biraz endişemiz ve umudunuz varsa, biz bu tehlikeleri görmeliyiz ve birlikte çare aramalıyız. Bu hepimize düşen ortak bir sorumluluktur” dedi.
Bardakoğlu, şuranın diyanet işleri başkanlığını bu konuda daha aktif rol almaya ve etkili şekilde çalışmaya davet ettiğini söyledi.
Aile kurumunun önemine değinen, aile ve irşat bürolarını dini rehberlik açısından önemsediklerini vurgulayan Bardakoğlu, aile içi sorunların çözümünde dinin yara sarıcı yönünü ortaya çıkardıkları için başkanlığın kadın personeline teşekkür etti.
Televizyon dizilerinde ve filmlerde daha özenli davranılmasını da isteyen Bardakoğlu, ”evlilik dışı ilişkileri normal gösteren ve alıştıran ahlaki yanlışları sıradanlaştıran” filmlerden ve rol modellerden kaçınılması gerektiğini söyledi.
”Geleceği inşa ederken bu yanlışların bir çukur olduğunu ve bunlara düşersek bir daha kalkamayacağımızı bilmemiz gerekiyor” diyen Bardakoğlu, ahlaki ve manevi değerleri korumada herkese görev düştüğünü dile getirdi. Bardakoğlu, çocukların ve gençlerin zihnini bulandıracak rol modellerden kaçınılmasının şûranın temennisi olduğunu bildirdi.
Din hizmetlerinin cami dışına çıkması için sosyal açılımlı din hizmeti kavramını geliştirdiklerini anımsatan Bardakoğlu, çevre bilincinin oluşması, kan davalarının önlenmesi, barışın sağlanması, ağaçlandırma, çevre sağlığı, yoksullukla mücadele, kız çocuklarının okutulması, aile içi şiddetin önlenmesinde, din görevlilerinin toplumsal zihniyet dönüşümünü gerçekleştirmesi gerektiğinin şûrada altının çizildiğini vurguladı.
Bardakoğlu, ”her insana ulaşan, her insana kapısını, gönülü açan din görevlisi”profilinin peşinde olduklarını belirterek, ”bu bizim sevdamızdır, bu bizim hayalimizdir” dedi.
Şûra üyelerinin, vaazların ve hutbelerin birebir yapılması halinde daha etkili olacağını dile getirdiklerini anlatan Bardakoğlu, ancak sınırlı kadro nedeniyle başkanlık olarak merkezi vaaz sisteminden yararlandıklarını söyledi.
Başkanlık bünyesindeki yüzde 10-15 olan ilahiyat fakültesi mezunu oranını arttırmayı hedeflediklerini belirten Bardakoğlu, kademeli olarak merkezi vaaz uygulaması yerine din görevlisinin alın terinin ürünü hutbe ve vaazla topluma ulaşmayı amaçladıklarını kaydetti.
Merkezi ezanın da kademeli olarak kaldırılacağını, din görevlilerinin kendi edasıyla sedasıyla ezanı okumasının teşvik edileceğini bildiren Bardakoğlu, imkanlar yetersiz olduğu zaman merkezi sisteme geçtiklerini dile getirdi.
Bardakoğlu, şurada ayrıca yer değiştiren vatandaşlara daha iyi din hizmeti sunulması, yabancı turistlere camileri gezdiren rehberlerin bu yapıların sanatsal yönünün yanında manevi ve kültürel geçmişini de anlatması, gençlerin sigara, alkol ve uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklardan kurtarılmasında diyanetin aktif rol alması yönünde tavsiye kararları alındığını dile getirdi.
Şûrada camilerde kültürel ve sosyal merkezler açılmasının da önerildiğini söyleyen Bardakoğlu, bunun vatandaşların bir araya gelmesi, cami görevlilerinin de sosyal hayata katılması için önemli olduğunu dile getirdi.
Bardakoğlu, vaaz ve irşat faaliyetlerinde gelişen teknolojiden yararlanılmasının da tavsiye edildiğini belirterek, bu kapsamda camilerde görsel sunumların yapılması yönünde önerilerin getirildiğini kaydetti.
Kreşler, ana okulları ailelerin ihtiyaç duyduğu ve benim ısrarla dile getirdiğim “annenin dini eğitim için el kitabı “ formatında 100 sayfayı geçmeyen din eğitiminde ne-nerede-ne zaman-nasıl sorularının cevap bulduğu bir kitabın basımı için derhal hazırlanmasının Özellikle “annenin dini eğitim için el kitabı“ formatında 100 sayfayı geçmeyen din eğitiminde ne-nerede-ne zaman-nasıl sorularının cevap bulduğu bir kitabın basımı için derhal hazırlanmasının şuraca karara bağlandığını ifade etti. Şûraca karara bağlandığının başkanca ifade edilmesi beni ayrıca memnun etti.
Evet dostlar. Şûraya gitmeden yazdığım yazı da 4. din şûrasını diyanetin açılımı olarak anlatmıştım. Şûraya katıldım, tebliğimi sundum, müzakereleri dinledim, kararları birlikte aldık. Şunu bütün samimiyetimle ifade ediyorum ki Diyanet İşleri Başkanlığı bu şûrayla tam bir açılım gerçekleştirdi.
Alınan kararların hayata geçirilmesini Mevla’dan temenni ediyor, başta Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum.