TÜRK ALEVİLİĞİ

Ülkemizin AB ile üye olma müzakerelerinde karşısında duran önemli konulardan birisi de “Alevilik “ konusudur. Yüzyıllardır aynı coğrafyada yaşayan bu insanlarımızı herkes kendi zaviyesinden bakarak farklı konumlandırıyor.

Bünyesine katmak istediği ülkelerde ciddi sosyal problemler istemeyen AB Alevilik konusunun çözümünü dayatıyor. Zaten Avrupa ülkelerinde yaşayan Alevi vatandaşlarımız vasıtasıyla bu sorunu yakından tanıyor.

Alevilik aktüel bir konu . Anadolu’ya has olan Alevilik hakkında  – önemi dikkate alınırsa – yeterince çalışma yapılmamış. Bana göre de en büyük eksiğimiz bu. Karanlıkta fili tarif edenler gibi herkes farklı bir yorum getiriyor. Onun için konu net bir şekilde ortaya konulamıyor.

Kimilerine göre bir kültür hareketi, kimilerine göre bir mezhep, kimilerine göre Şianın Anadolu versiyonu , kimilerine göre de eski Türk inanç ve akidelerinin İslami boyayla boyanmış şekli… Ama ne olursa olsun günümüzde yaşanan bir Alevilik gerçeği var. Geniş bir coğrafyada ciddi bir nüfusa sahip kendisini Alevi olarak tanımlayan bu insanlar Anadolu’da Malazgirt’ten hatta ondan daha önceki tarihlerden bu yana yaşıyorlar. Dolayısıyla Alevilik gerçeği nedir ? Tarihi süreçte nasıl ortaya çıkmıştır? Temelleri nereye , hangi sebeplere dayanmaktadır. Bu bilgiler   Alevilik hakkında söz söylemeden muhakkak bilinmesi gereken hususlardır.

Biz ekte sunduğumuz  çalışmamızda Aleviliğin tarihi seyrini  , oluşum safhalarını, neden ve niçinlerini izah etmeye çalıştık. Özellikle Alevilerin yaşadığı ve inandığı esasların nereden kaynaklandığını bulma gayreti içinde olduk. Bu çalışmamızın daha geniş hacimli çalışmalara birazcık katkısı olursa bahtiyar oluruz.

Bu konuda ciddi çalışmaların yapılması da zaruridir. Çünkü asırlarca birlikte yaşayan, aynı Allah’a ,  aynı Peygamber ’e, inanan , aynı ehli beyte hakiki muhabbet besleyen insanların arasında ayrılıkların oluşması ve bu ayrılıkların düşmanlık seviyesine ulaşması bu vatanda yaşayan tüm insanlarımızı rahatsız eden bir olumsuzluktur.

Türkiye de son elli yılda sağ – sol ,  Alevi – Sünni, Türk – Kürt, Laik-Anti – Laik gibi kısır, suni çatışmalar sebebiyle çok can ve mal kaybı yaşanmış adeta bu kısır tartışmalar memleketimizin gelişmesi ve büyümesini durdurmuş , hastalıklı bir bünye haline getirmiştir.

Aleviler ve Sünniler ortak çalışmalar yapmalı ve ortak paydalardan hareketle diyalog zemini oluşturmalıdırlar. Geçmişte yapılmış bir kısım hataları unutarak İslam Kardeşliği içerinde yek-vücut olunmalı ve bu ayrılığa derhal son verilmelidir.

“İttifak marifetle olur” hakikatını nazara alarak Alevilik hakkında bilgi vermeye çalıştık. Verilen bilgilerin tüm insanlığa faydalar getirmesi temennisi ve ümidiyle…

Yorum Ekle