Ülkemizde bu gün gelinen noktada en acil ihtiyacın bir Anayasa değişikliği yapılması olduğu tespitini okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
82 Anayasası hızla gelişen, değişen, genç ve dinamik bir nüfusa sahip olan ülkemizin ihtiyaçlarına cevap verememektedir. Yapılan ciddi yasa değişiklikleri mevcut Anayasa sebebiyle, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmektedir. Daha da önemlisi birileri tarafından kaynağı Anayasa gösterilen suni problemler ortaya çıkarılabilmekte kamuoyu gereksiz şekilde günler, haftalarca meşgul edilmektedir. 367 şartı, Cumhurbaşkanımızın yargılanması konuları gibi.
Avrupa’nın 2. dünya savaşının sonuçlarını çok iyi okuyarak gerçekleştirdiği değişim dikkate değer. Birbirinden milyonlarca insan öldürüp, ülkelerini yerle bir eden Avrupa’nın kadim komşu ülkeleri bu gün çok ciddi ortaklıklar oluşturarak sınırlarını kaldırdılar. Bu değişim tabi ki kolay ve hemen olmadı. Ama değişim süreklilik arz etti , değişim arzu ve iradesi hiç azalmadı. Değişim bir anda tamamen değil yavaş yavaş ,adım adım gerçekleşti.
1951 Avrupa Kömür Çelik Topluluğu
1957 Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu
1965 Avrupa Ekonomik Topluluğu
1991 Avrupa Birliği
Avrupa’da 20 den fazla farklı ulus var. Bu gün kendini ulusal kimliğinden soyutlayarak “Ben Avrupalıyım-I m european” diyenlerin sayısı % 4. Ama Avrupalı tüm tarihi tecrübesini aktararak düzenlediği, geliştirdiği 9.000 sayfalık mevzuatla yoluna devam ediyor. En çok hassasiyet duydukları konu “the other-ötekileştirme ya da ötekileşme” tehlikesi. Neticede bir çok dünya ülkesinin içinde bulunmaya can attığı bir birlikteliği oluşturdular.
Peki biz de durum nasıl ? Bakın yakın tarihten bir misalle bu günü yorumlayalım.
1993-1994 yılları arasında İstanbul ‘da bir grup gazeteci-yazar arkadaşımla birlikte “Yeni Zemin” dergisini çıkardık.
Yeni Zemin dergisi çok önemli konuları gündeme taşıdı. Türkiye’nin ilerlemesi, gelişmesi için yapması gerekenleri işledi. Dergi gündeme getirdiği konuların çözümlerini de sundu. Bu sorunların çözülmesi durumunda Türkiye’nin Dünyanın en saygın güçlü ülkelerinden birisi olacağı hususunun altı çizildi.
Peki 1994 den 2009 a , yani bu güne aldığımız mesafe nedir ?
Ne kadar yol aldık.
Neleri değiştirdik ?
Hangi yenilikleri yaptık ?
Hangi Problemleri çözdük ?
Yeni Zemin dergisinin işlediği dosyaların isimlerini vereyim buna sizler karar verin.
93 Ocak Sayı 1: Türkiye’nin 70 yıllık Politikası : Değişmeden İlerlemek (Eski hal muhal. Ya Yeni hal Ya İzmihlal )
93 Şubat Sayı 2 : Türkiye’de Denetim Altındaki Dinin Özgürleşme Talebi
93 Mart Sayı 3 : Rejim Ordusu mu ? Savunma Ordusu mu ?
93 Nisan Sayı 4 : Nasıl Bir Anayasa ? Dayatma mı ? Sosyal Mutabakat mı ?
93 Mayıs Sayı 5 : İslam’ın Alternatif Devlet Modeli Var mı ?“İslam Devleti Tartışılıyor “
93 Haziran Sayı 6 :Yeni Siyasi Arayışlar Sürüyor. Demokrasi Son Çaremi ?
93 Temmuz Sayı 7: Kadının Kimlik Arayışı
93 Ağustos Sayı 8 : Türk Ekonomisi Darboğazda. Özelleştirme Çare mi ?
93 Eylül Sayı 9 : Türkiye Nereye Gidiyor ? (Dış Politika)
93 Ekim Sayı 10: Tıkanan Sistemin Çöken Kurumu: Üniversite
93 Kasım Sayı 11 : Değişim Sürecinde İslami Hareket
93 Aralık Sayı 12 : Tarikatler
94 Ocak Sayı 13 :Kemalizmin Son Kalesi : Laiklik
94 Şubat Sayı 14 : Demokratikleşme Sürecinde Özek Yerel Yönetimler
94 Mart Sayı 15 : İslami Dirilişin Çağdaş Sembolü : Said Nursi
94 Nisan Sayı 16 : Değişimin Önündeki Engel : Kemalizm
94 Mayıs Sayı 17 : Ümmetin Yetimleri : Kürtler
Tabloyu bu şekilde muhafaza eden en önemli faktör 82 Anayasasıdır. Tabii ki değişime direnen, engellemeye çalışan, geçimini statükoya bağlamış insanlar olacaktır. Bu insanların en temel dayanakları bu gün 82 Anayasası olmaktadır.
Ama değişimi isteyen daha özgür, daha müreffeh, daha güçlü bir ülke isteyen insanlar ve STK ları seslerini yükseltmelidir.
Bir gazeteci olarak öncelikle Sivil Toplum Kuruluşlarını ve ülkesini seven tüm kişi ve kurumları Anayasa değişikliği konusunda seslerini yükseltmeye, hazırlayacakları bildirileri, Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı ,Meclis Anayasa Komisyonu ,Başbakanlık, TBMM de grubu bulunan ve bulunmayan tüm siyasi partiler ve ilgili STK lara mail ve fax yoluyla ulaştırmaya davet ediyorum. Özellikle Hukukçuları bu konuda inisiyatif almaya çağırıyorum.
Bu çağrımın “kelebek kanadı” etkisi oluşturması dileklerimi sizlerle paylaşıyorum.