12 Haziran da Mevlana Kültür Merkezinde Başbakan Dış Politika Danışmanı Dr. İbrahim Kalın’ı dinledik. Soru-cevap faslıyla birlikte 3 saati aşan bir konuşma yaptı İbrahim Kalın. Bizi dünya üzerinde farklı bir seyahate çıkardı. Bende bu seyahatten edindiğim izlenimleri okuyucularımla paylaşmak istedim.
- Bir ülkenin dış politikada ki gücü ülkenin içerideki gücünden kaynaklanır. İçeride demokratik , siyasal , sosyal ve ekonomik problemleri ne kadar azsa dış politikada o kadar güçlüdür, o oranda söz sahibidir.
- Türkiye’nin dış politikada ki en önemli gücü olgunlaşmaya doğru giden demokrasisidir. Onu nüfusu, sosyal yapısı ve ekonomisi izlemektedir.
- Dünya’nın 17 ekonomisi olarak G-20 de yer alan Türkiye 1,5 yıldır BM geçici üyesi olarak çok önemli işlere imza atmıştır.
- Bu önemli işlerden birisi “Medeniyetler İttifakı “ projesidir.
- Boşnak-Hırvat-Sırp lar arası 3 lü görüşmeler ve Afganistan-Pakistan arası ikili görüşmeler ayrıca Suriye-İsrail arası barış görüşmeleri Türkiye’nin 1,5 yıla sığdırdığı tarihi başarılar olmuştur. Özellikle son olayda tarihi bir başarı yakalanmışken İsrail hükümeti Gazze’ ye saldırarak çözümden ve masadan kaçmıştır. O günden bu tarafa İsrail uluslar arası camiada irtifa kaybetmektedir.
- Türkiye’nin dış politikada stratejik bir derinlikle “Soft Power” denilen “Yumuşak güç” kullanarak sabırlı ama etkili bir siyaset izlemektedir.
- Kıbrıs politikası çok başarılı bir şekilde yürütülmüştür. Şu an köşeye sıkışmış olan AB dir. Barosso “Kıbrıs’ta problemler çözülmeden , çözüme uzak duran Güney Kıbrıs’ı AB ye alarak ahlaki bir hata yaptık” demiştir.
- Türkiye 1959 da AB sürecini başlatmıştır. Gümrük birliğine dahil olup ta AB ye üye olmayan hiçbir AB ülkesi olmamıştır.2005 de müzakereler başlamış, AB oyunun sonuna gelindiği halde sürekli yeni kurallar ihdas etmekte bu hal de AB nin inanırlığına büyük zararlar vermektedir.
- Türkiye bölgesindeki bütün problemlerin çözümünde en etkili, en istekli ülke olarak, rolünü en iyi şeklide yerine getirmiştir. Bunu yaparken 4 ilkeye azami itina gösterilmiştir
- 1)Uluslararası aktörlerle iyi bir iletişim kurabilmiş ve onları çözüme ikna etmiştir. İran, Hamas , Hizbullah, Barzani gibi.
- 2)Bu alanlardaki demokratik seçime saygı duymuş, tarafların iç işlerine asla müdahale etmemiştir.
- 3)Tarafları bir araya getirerek ekonomik entagrasyon ve sosyo-kültürel birliktelikler kurmuştur.
- 4)Bölgesel ve küresel aktörleri mutlaka çözüm sürecine dahil etmiştir.
- ABD, 11 eylül de yaşadığı travmanın etkisini hala atamamıştır. İki ülkeyi işgal etmiş ve problemler yumağının içerisinde kalmıştır. Rüya ve özgürlükler ülkesi bu travma ile o özelliklerinde uzaklaşmış , güvenliği ön plana almış bu da Türkiye’nin faydasına olmuştur.
- 1989 Berlin duvarı, 1991 ,SSCB’nin dağılması ve 11 eylül soğuk savaşı bitiren adımlar olarak tarihe geçmiştir. Bu gelişmeler de Türkiye’nin önemini ve etkinliğini artırmıştır.
- Şu an 282 önemli muhabir Türkiye’yi izlemek ve dünyayla paylaşmak için ülkemize yerleşmiştir.
- Almanya’nın çalışmak için Türkiye’den yıllık almak istediği 5.000 kişilik kota 5 yıldır hiç dolmamıştır. Bu ülkenin geldiği yeri gösteren önemli bir ölçütdür.
- Dışarıda ve içeride hükümet olarak en önemsedikleri 4 temel ilkeleri şöyle sıralamıştır.
- I-Güvenlik
- II- Özgürlük
- III-Refahın üretilmesi ve paylaşılması
- IV-Kimlik
- “One minute” ve “alçak koltuk krizi” İsrail’i Türkiye’den özür dilemeye zorlamış, uluslararası camiada ülkenin saygınlığı artmıştır.
Mavi Marmara bir “milat” olmuştur. Bu olaydan sonra dünyanın yüzlerce ülkesi Türk bayraklarıyla yürüyüş yapmış, ülke global manada bir aktör olarak yerini tescillemiştir.