2009 yılı açılımların yoğun olarak yapıldığı bir yıl oldu. 2010 yılında da bu açılımların sürmesi bekleniyor.
Peki açılım tam olarak ne demek ?
Açılım genel anlamda “gelişmek, genişlemek , büyümek, ilerlemek ” demek bana göre.
Her yaratılmışın yaratılış gayesine doğru hareket etmesi demek.
İnsanın en kıymetli organı beyin açısından; Prof. Dr. Nurselen Toygar’ın dediği gibi , hayatın sırlarının beyinde olduğunu belirterek, ‘Beyin paraşüt gibidir, açılmadan çalışmaması’ demek.
Yaratıcı açısından bakarsak; ‘Ben gizli bir hazineydim, bilinmeyi istedim ve mahlûkatı yarattım’ (Keşfu’l-hafâ ) demek.
Ülkemiz açısından ; açılımlar bu topraklarda uzun yıllardır sürdürülen “düşünce oruçları” nın bozulması demek.
Bana göre açılımlar bu topraklarda uzun yıllardır sürdürülen “düşünce oruçları” nın bozulması demek.
Oruç kalp , ruh, beden, nefs terbiyesi adına ne kadar faydalı bir eylem ise, düşünce orucu insanın varlığına o kadar zararlı bir eylemdir. Çünkü düşünme ve ifade etme insanın diğer varlıklardan en önemli farkı, bir anlamda varoluş gerekçesidir. Varoluş gerekçesi elinden alınan insan , insani bir yaşamdan koparılarak , sadece yemek içmek ve cinsel faaliyetlerden ibaret olan hayvani bir yaşama mahkum edilmektedir. Bu sebeple düşünceye yapılan her müdahale, insan denilen eşrefi mahlukatın alamet-i farikasına bir tecavüzdür.
Yakın tarihimizin önemli isimlerinden merhum Cemil MERİÇ “düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bir ülkede tabii ki düşünen adam çıkmaz “ demişti.
Yakın tarihimiz düşüncenin nasıl kovalandığı, yok edilmeye çalışıldığının , hatta beyinlere girilip , rüyalara müdahale teşebbüslerinin örnekleriyle dolu değil mi ?
İşte son dönemdeki açılımlar, sağlanan ortam sayesinde, bu düşünce oruçların bozulması, fikri olan herkesin düşüncelerini serbestçe ortaya koyması anlamına geliyor. Hatta bu konuda sürekli çağrılar yapılıyor İftar çadırları kuruluyor. İftarda yemenin içmenin dozu biraz kaçırıldığı gibi, tabii olarak düşünce oruçlarının bozulduğu bu iftar vakitlerinde bir kısım aşırılıklar olabilecektir. Ama toplumun tümüne düşen, istisnai olan bu aşırılıkları olgunlukla karşılayarak, neticesi tamamen hayır ve güzellik olan bu sürece sabırla destek vermektir. Çünkü bu açılımlar bana göre devletin, hükümetin veya herhangi bir siyasi hareketin üzerinde genel toplumsal bir talebin tezahürü.
İslamiyet en geniş anlamıyla düşünce özgürlüğünü savunur dostlar. Firavunun, Nemrud’ un ve düşüncelerini biz Kuran-ı Kerim’den öğreniyoruz. Yüce Allah kendisine isyan bayrağı açan bir kulunun fikir ve düşüncelerine kitabında yer veriyor. Bu bize verilmiş evrensel bir mesaj değil mi ?
Asrı saadette bir vatandaş tarafından hutbede tüm insanların içerisinde Hz. Ömer gibi celalli bir devlet başkanına hesap sorulduğu , bir kadın tarafından hatasının düzeltildiği yan, düşünce özgürlüğünün zirvelerini yansıtan tablolar yaşanmıştır.
O halde ey insanlar ! Orucunuzu bozun. Sizde kendi açılımınızı yapın. Düşünün. Düşüncelerini içinizde tutmayın. Sizi siz yapan , sizi yücelten ,sizi insaniyet makamında tutan düşünceler üretin ve paylaşın. Paylaşın ki dünya sizlerden istifade etsin.