Tanrı’nın insan şeklinde görünmesi

Altaylar’da anlatılmaya devam edilen bir hikaye vardır: Ay-Mangus masalında , adı olmayan bir çocuğa Tanrı tarafından ad konulması söz konusudur. Çocuk adının Tanrı tarafından konulacağını öğrenince onu aramaya çıkar. Dolaşırken bir ara insan sesine benzeyen bir sesin kendisini çağırdığını duyar. Sesin geldiği yana gittiğinde , kayın ağaçlarından birinde duran bir ihtiyar görür. İhtiyar çocuğa Ay-Mangus adını verir. Çocuk kim olduğunu sorunca da şu cevabı alır : “Ben insan değilim; ben yaratan Tanrı’yım ,babasız bir insana ad verdim.”106 Bunun gibi daha pek çok Altay efsane ve masalında Tanrı’nın hep böyle “gök sakallı ihtiyar” kılığında göründüğü bilinmektedir. Kırgızlarda Tanrı’ya Kojo-Kuday denilmekte , bazen de sadece Kojo , yani Koca kelimesi kullanılmaktadır107, ki bu gün hala Anadolu’da “Hey koca Allah’ım” ve benzeri “Koca Allah” kelimelerinin kullanılmasının temelinde de , muhtevası artık tamamıyla unutulmuş bu kavramı görmek mümkündür.

Günümüz Anadolu’sun da Kızılbaşlar arasında akaid ve ilmihal kitabı vazifesini gören meşhur İmam Cafer Buyruğu’nda da Tanrı’nın insan suretinde görüneceği hakkındaki bu inancı bulmak mümkündür. Burada yazıldığına göre , “ve dahi sıfat hasebiyle Hak Teala on dört yaşında ayın on dördüncü gecesi gibi ve günün kaba kuşluk vaktinde bir güzel bakire kız suretinde göründü” Yine Buyruk’a göre , “Hak Teala hazreti mümin ve Müslim ve derviş ve sufi kullarına (bunların hepsiyle Kızılbaşlar kastediliyor) yedi kimsenin suretinde görünür.

Birinci: Kendi suretinde;

İkinci: Üstad suretinde ;

Üçüncü: Pir (ihtiyar) suretinde ;

Dördüncü: kendinin sevdiği suretinde ;

beşinci: on dört yaşında masum pak suretinde ;

altıncı: muhabbeti (karısı) suretinde ;

yedinci: otuz üç yaşında cennet ehli suretinde görünür.” 109 Görüldüğü gibi , burada da Tanrı’nın kullarına bazen ihtiyar bir insan şeklinde görüneceği inancı vardır.Buyruk’taki bu inancın da hiç süphesiz Şamanist kaynaklı olduğu açıktır.

Bir gece Aşık Paşa zaviyesindeyken nurani yüzlü biri gelerek kendisini “ilmi ledünni” ıssının , yani Tanrı’nın çağırdığını söyler. Miraç hadisesinde olduğu gibi “inşirahı sadr” denilen kalbin göğüsten çıkarılıp temizlenmesi ameliyesi Aşık Paşa’ya yapılır. Bundan sonra o kişi , şeyhi bir makam getirir ; kendisi dışarıda kalır. Şeyh içeri girdiğinde nurlar içinde pırıl pırıl parlayan “Kaba Türk” suretinde ihtiyar bir zat görür. Fakat şiddetli nur yüzünden fazla bakamaz , yüzünü beri yana çevirmek zorunda kalır. İşte Aşık Paşa ilmi ledünniyi , yani gizli şeyleri bilmeye yönelik Allah katında olan ilmi , bu “Kaba Türk” suretindeki ihtiyardan , daha doğrusu Tanrı’dan öğrenmiştir.

Yorum Ekle