Şölen ve ayini cem

Eski Türkler dini ve içtimai sistemlerinin gereği olarak her vesileyle toplantılar , şölenler , toylar , ziyafetler düzenler burada yer içer , eğlenir veya yas ederlerdi. Bunları içtimai dayanışma ve kaynaşmanın vesilesi olarak görürlerdi.

Şölenlerde oturulacak yerler sıra ile ve ne şekilde içileceği töre ile tespit edilmiştir. O yüzden “kımız içmenin şartlar çok kaideleri sayısızdır” denir. Elçi kabulünde “pervaneci” ve “toksabcı” denilen iki devlet memuru elçinin iki yanını alarak onu padişaha götürürler . Padişah bir lütuf olarak elini omzuna dokundurur. (Alevi cemlerinde , kapıyı bekleyenin gelen gidenin omzuna dokunup niyaz alması gibi) Hizmetliler (pervaneci – toksabcı , eşik ağabaşı – kapıcı , sofrabaşı – sofracı ) Alevi-Bektaşi cemindeki hizmetlilere benzerler.73 Güney Altay’lı Türk oymakları arasında uzun süre kalan M. F. Gavrilov , onların kadınlı erkekli bir arada içkili toplantılarını , şölenlerini akıcı bir üslupla anlatır. Şimdi anlatacağımız satırları okuyunca Kızılbaş-Alevi-Bektaşi cemleriyle eski Türk şölenlerinin farksız toplantılar olduğunu göreceğiz : “ Altaylarda ekşi sütten yapılan rakı imbikten çekildikten sonra kalanı peynirimsi maddeten hazırlanan Kurut’ta rakıya meze olarak kullanılır. Bunun için birkaç evden ibaret köyde rakının hazırlandığı kulübede toplanarak her gün içerlerdi. Rakının müşterek içilmesi , herkesçe çok iyi bilinen ve adet olarak kabul edilmiş bir sürü kaide ve itiyada göre yapılırdı. Toplantıya iştirak edenler , kulübenin toprak zemini üzerine serilmiş keçe parçası , kayın kabuğu , dana ve toy postları üzerinde bir daire şeklinde otururlardı. Erkek ve kadınlar mevkii ve yaşlarına göre sıralanırlar , daha çok hatırı sayılır ihtiyar erkek ve kadınlar , ev sahibi ile hanımın yanında , diğerleri ve gençler kapıya yakın , daireyi tamamlayarak otururlardı. Rakı içmenin , oturmanın , kalkmanın her hareketin adabı vardı.

Türkler’in kadınlı erkekli toplantılar yaparak burada içki içip eğlenmeleri , çalgılar çalıp sema (semah-raks) etmeleri töreleri icabıdır. İslamiyet’i kabul ettikten sonra , bu adetleri terk edemeyerek onları İslami bir kılığa soktular. İşte Alevi-Bektaşi Cem’inin sırrı budur. “Sekahum sırrı” da eski Türk içme alışkanlığının , Kuran’da delil arama , bulma gayretinden başka bir şey değildir. Türkiye’de Aleviler ve Bektaşiler atalarının adetlerine uygun içki içmektedirler. Bunu İslami bir cila altında yapmaktadırlar. İçtikleri içkiye “dolu-tolu” diyorlar. Orta Asya’daki Şamanist Türkmenlerde “kansız kurban “ manasına “dolu-tolu” tabirini kullanmışlardır. Böylece Alevi ve Bektaşiler içkiyi kansız kurban niyetiyle ibadet maksadıyla içmektedirler. Ona gösterdikleri hürmet içki verilirken büyük bir sessizliğin hüküm sürmesinden anlaşılır.

Yorum Ekle