Bu gurup yalnız Anadolu Selçuklu Devleti’nin çökmesi zamanında değil , daha ilk Anadolu fetihleri devrinde mevcut sosyal bir dayanışma müessesesiydi.22 Türklerin İslam’ı kabul etmesinden önce de “kahraman , cengaver “ manasına gelen ve prenslere de verilen “Alp” ünvanı İslamiyet’ten sonra da – hatta Müslüman Türk Devletleri’nin resmi ünvanlarında bile – devam etmişti; fakat Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra, bazen onunla beraber, bazende yalnız başına dini mahiyetteki Gazi lakabını kullanılmaya başlamıştır. Din mücahitlerine verilen bu şerefli lakabın, Anadolu’da Danişmendiler sülalesinde ve daha bir takım uc beylikleri hükümdarlarında bir unvan olarak kullanıldığı görülüyor. İslam Devletleri ümerasına mahsus türlü türlü lakaplar taşıyan Anadolu Selçuklu ricali arasında nadiren uc beylikleri ümerasında daha çok Alp ünvanının kullanıldığına rastlıyoruz.
Anadolu’da 13. ve 14. yüzyılda Gazi ünvanına daha ziyade uc beylerinin isimlerinde rastlanmakta ve ne Orta Anadolu şehirlerinde, ne de uclarda bu isim adı altında teşkılattan bahsedilmektedir. 15. ve 16. asır Osmanlı tarihi kaynaklarında –mesela Aşık Paşazade’deki Gaziyanı Rum tabiri gibi – tesadüf edilen bu isim yerine, daha ziyade Alp tabirine rast gelinmektedir. İlk Osmanlı kaynakları Osman Gazi maiyetindeki kumandanlarının birçoğunun ismine Alp lakabını ilave ettikleri gibi, 14. asrın ilk yarısında yaşayan maruf Türk şairi Aşık Paşa’da Alp yahut –bu Türk ananesinden gelen bu iftihar ünvanına sofiyane bir renkte vermek için – Alperen olmak için dokuz şartın lüzumundan bahsediyor. Bunlar: “Kuvvetli yürek yani şecaat , pazu kuvveti , gayret , iyi bir at , hususi bir elbise , yay , iyi bir kılıç , süngü ,uygun arkadaş”23 Öyle anlaşılıyor ki bu devirlerde Batı Anadolu uclarındaki Alpler teşkılatı , daha ziyade bir şehir teşkılatı mahiyetinde olup İslami ananelere dayanan Gaziler teşkilatından farklıdır , bilhassa eski Türk ananelerine bağlıdır.24
Uc beyliklerinin asıl askeri kuvvetini teşkil eden ve milli ananeleri bozulmamış olan yarı göçebe Türkmen aşiretleri arasında bunun böyle olması pek tabii idi ; Uc beylerinin Gazi lakabını almaları ise ,onların artık şehir hayatına geçmiş ve az çok medrese etkisi altına girmiş olmalarından dolayıdır. İşte Aşık Paşazede’nin pek de mahiyetini aydınlatmadan Gaziyanı Rum ismi altında anlatmak istediği zümre , şüphesiz bu Alp’lerdir. 16. Yüzyılda Safevi İmparatorluğunu kuran Şah İsmail, ordusunu teşkil eden ve kendisini yalnız siyasi ve askeri bir şef olarak değil, dini bir reis, daha doğrusu bir mürşit telakki eden Türkmen cengaverlerini Alpler değil Gaziler veya Sofiler diye zikretmektedir; fakat bu, iki asırlık uzun bir dini gelişmenin sonucudur.