İlk vahyin Anadolu’daki izleri Hz Nuh’a dayanır. Güneydoğu Torosların devamı olan Cudi dağı Nuh A.S. ile ilk tanışanlardan. Harran’nın kurucusu da İdris (Kainan) peygamber. Bu kenti oğlu Harran’nın anısına kurmuş. H.z. Musa’nın “feta”sı Yuşa bin Nun Anadolu topraklarını baştanbaşı katederek Anadolu kavağının en yüksek tepesine kurulmuş. Roma’dan sonra o çağların en büyük ikinci kenti olan Antakya’da Habib bin Neccar (İgnatus) Sezar Trajan zamanında insanları batıldan hakka çağırdığı için taşlanarak öldürülür. Bu kutlu şehadete Kuran-ı Kerim yer verir. Ve Efes’li yedi genç , Ashabı Kehf olarak Kuranı Kerim ve tarihteki yerlerini aldılar.
Raşit halifeler döneminde ashabtan Habib bin Mesleme el Fihri ve Safvan bin Muattal es Sülemi “dördürcü irminiyye” denilen Samosata’yı (Samsat )fethederler. Hz. Safvan oraya yerleşir. Kemah’ı fetheder ve H.z. Muaviye döneminin sonunda Samsat’ta vefat eder. Habib bin Mesleme eliyle Malatya fethedilirse de defalarca İslam-Bizans arasında el değiştirir. Ama Anadolu’nun fethinde Gaziler tarafından “Gaza Üssü “ olarak kullanılmıştır. Kahraman İslam kumandanlarından Abdullah el Battal (Battal Gazi) ve Abdulvehhab bin Buht akınlarını buradan gerçekleştiriyorlardı. Danişmend Ahmet Gazi de fetih üssü olarak Malatya’yı kullanmıştır. İlk defa h.43 yılında Büsr bin Ertad ve Müslim bin Ukbe komutasında kuşatılan İstanbul 1453 yılına kadar 60 kez kuşatılmış ve 61. kez 1453 yılında fethedilmiştir. H.100. yılda müslümanlar yine İstanbul’u kuşatmış Galata kulesini ele geçirmiş ve Ömer bin Abdulaziz Galata’da bir camii yaptırmış, adına hala “Arap Camii” denilmektedir. İstanbul tekfuru ile anlaşma yapılmış Eğrikapı, Edirnekapısı, Sultan Selim, Unkapanına kadar Müslümanlar yerleştirilmiştir.
Emeviler devrinde sürekli Anadolu’ya akınlar yapıldı. Abdulmelik devrinde Muhammet bin Mervan H.73, M.692-693 yılında Sivas , Maraş, Erzurum, Samsat, Darende alındı. M.704 yılında Ermenilerin isyanı Muhammet bin Mervan tarafından şiddetle bastırıldı. Muhammet bin Mervan o kadar şiddet kullandı ki Ermeniler kiliselere doldurularak yakıldı. Bu sebeple bu yıla Ermeniler “yangın yılı “ dediler.
Velid bin Abdulmelik zamanında fetihler devam etti. M.709-710 yıllarında Mesleme ile Abbas Anadolu’ya iki koldan girdiler. Mesleme 712 yılında Amasya’yı Abbas ise Yalvaç’ı fethetti.713’de Abbas Hereklea’yı (Ereğli) fethetti.
Hişam zamanında Mesleme bin Abdulmelik 726 yılında Kayseri ertesi yıl İznik,730 da Kapadokya, Maraş, Malatya fethedildi. Bu fetihlerde destanlara konu olacak kadar kahramanlaşan Abdullah el Battal (Battal Gazi) çok büyük başarılar elde etti. Bu efsane isim H.122 yılında Akronion (Afyon) bozgununda Bizanslılar tarafından şehit edildi.
Emeviler devrinde Anadolu’nun birçok yeri fethedilmişse de fetihler tüm Anadolu’yu kapsamadığı için gel-git şeklinde devam etmiş daimi bir hakimiyet, daimi bir idare tesis edilememiş Vali atanmamış ordu komutanları idareyi temin etmişler, aynı belde 5-6 sefer fethedilmiş, tekrar elden çıkmıştır. Fakat bizi konumuz itibariyle asıl ilgilendiren fetihlerin mahiyetidir. Muhammed bin Mervan , Büsr bin Ertad ve Müslim bin Ukbe gibi zalim kumandanların yaptığı savaşlar ve H.704 yılında meydana gelen ve tarihe “yangın yılı” olarak geçen olaylar fetihlere gölge düşürmüştür. Bu askeri savaşlar “kalplerin fethi” olmaktan çok toprak ve ganimet elde etme amacıyla gerçekleşmiş , asıl Anadolu’daki kalp fetihlerini ise aşağıda anlatacağımız gönüllü bu günkü manada sivil toplum kuruluşları diyebileceğimiz grupların , M.9. asırdan itibaren başlattıkları özverili çalışmalar sayesinde gerçekleştirmişlerdir.