Türkler Orta Asya’dan tarihin muhtelif devirlerinde defalarca Anadolu’ya gelmişlerse de , Anadolu’nun bir Türk yurdu olmasında etkili olan göçler 11.yüzyıldan itibaren başlamıştır. 39 Çağrı Bey 1018 yılında Doğu Anadolu’ya bir keşif akını yapmış daha sonrada Selçuk Bey’in oğlu Arslan Yağbu’ya bağlı Oğuzlar Gaznelilerin takibinden kaçarak birkaç defa Anadolu’ya girmişler büyük kayıplar vermelerine rağmen Azerbeycan’dan Diyarbakır havalisine kadar yayılmayı başarabilmişlerdi.
Asıl Anadolu’ya yerleşme faaliyeti Bizans mukavemetinin kırılıp, Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşundan (1040) hemen sonra başladı. Tuğrul Bey doğudan gelip yurt bulmak ve sürülerini beslemek zorunda olan Türkmen boylarını Anadolu’ya sevk etmeye çalışıyor, böylece onlara yeni topraklar gösteriyor, ayrıca kendi ülkesi ile Bizans arasında tampon bölge oluşturmaya çalışıyordu.
Malazgirt savaşı (1071) Bizans İmparatorluğunun bütün mukavemetini kırdı. Artık bu zaferden sonra Türkler Anadolu’da süratli bir yerleşme ve yayılma faaliyetine başladılar ve Anadolu’nun etnik yapısında Türkler lehine gözle görünür bir değişme başladı.
Anadolu’nun yanı sıra Azerbeycan, Irak ve Suriye’de Oğuz göçlerine sahne oldu. Yeni geldikleri bölgenin dağına , ovasına, suyuna Türkçe adlar veren Oğuzlar bütün kültür varlıklarıyla Anadolu’ya yerleştiler. Onların bu yerleşme faaliyetleri Tuğrul Bey, Alparslan, Melikşah gibi Selçuklu Sultanları tarafından desteklendi. Sultanlar komutanlarına Anadolu’nun fethini emrettiler. Anadolu’daki Türkmenler ,Anadolu Fatihi ünvanını kazanan Süleymanşah’ın etrafında toplanarak yeni Türk devletinin temelini attılar, kurulup gelişmesi için her fedakarlığı yaptılar.40
Süleymanşah bu Türkmenler ile birlikte Halep’ten sonra Antakya üzerine yürüdü. Burayı kuşattı ama alamadı. Şehrin Bizans Valisi ile burayı muhtelif akınlardan korumak ve yıllık yirmi bin dinarda haraç vermek suretiyle anlaştı. Buradan Anadolu’ya geçerek , önce Konya’yı Martavkusta’dan Gavele (Gevele) kalesini de Rumanus Makri’den aldı.Bunların yanı sıra bir çok müstahkem kaleyi ve hükümdarın hazinesini de ele geçirdi. Süleymanşah’ın bu şekilde emin adımlarla ilerlemesi, kahramanlığı ve heybeti İznik’e kadar olan yerlerin Türklerin eline geçmesini sağladı. İznik’i 1075 yılında fethedip imar faaliyetlerine başlayan Süleymanşah merkezi İznik yaparak iktidarını kuvvetlendirdi. Bizans’ın saltanat mücadelelerinden faydalanarak ülkesini süratle genişletme imkanını buldu. Ülkesinin sınırlarını Karadeniz ,Marmara ve Akdeniz sahillerine kadar genişletti.
Süleymanşah’ın kurduğu hâkimiyet ve kazandığı başarılar Anadolu’da Türkmen yoğunluğunu artırarak kuvvetlenmesine sebep oldu. Bizans’ın kötü idaresi, savaşlar ve isyanlar dolayısıyla perişan olan yerli halklarda Süleymanşah’ın idaresinde huzur ve sükuna kavuşuyor; bu sayede de Türkiye Selçuklu Devleti sağlam bir temele oturmuş oluyordu.