ŞAHSİ İBADETLERİM VE HASSASİYETLERİM SEBEBİYLE ÇOCUK VE TORUNLARIMI RAHATSIZ EDERSEM BU İBADETLERİN ANLAMI KALMAZ

Emekli öğretmendi. Oğlu Profesördü. Ve oğluna müstakil iki katlı evlerinde birlikte kalması için sürekli yalvarıyordu. Ama amcamız aşırı hassastı. Ücretini emekli maaşından ödediği özel odasında kalır, Pazartesi, Perşembe mutlaka oruç tutar, gece kalkar teheccüt namazını hiç aksatmazdı. Samimiydik. ”Amcaoğlunu, torunlarını üzüyorsun, neden yanlarında kalmıyorsun ?” dedim.

“Müdür Bey, ben haftada en az 2 gün oruç tutar, her gece namaza kalkarım. Kendime göre okumalarım ve programlarım, evradım ezkarım var. Bu şahsi ibadetlerim ve hassasiyetlerim sebebiyle oğlumu, kızımı, torunlarımı üzersem bu ibadetlerin hiçbir anlamı kalmaz, ben onları görmek istediğimde gidip ziyaret ediyorum. Böyle daha huzurluyum.” dedi ve konuyu bir daha açmamak üzere kapattı.

Huzurevinden ayrıldıktan sonra da amcamızla irtibatım devam etti. Abisinin eşi vefat ettiğinde, bakıma ihtiyacı olan abisine bakmak için huzurevinden çıktı ve abisiyle aynı evi paylaşmaya başladı. Amcamızla en son Kurban bayramında görüştüm. Veli olduğuna inandığım böyle ulvi karaktere sahip amcalarımızın da yaşadığını insanımızın bilmesi gerekiyor.

Yorum Ekle