Hz. Aişe validemiz “Peygamber bir iş yapacağında o işi en kolay yoldan yapmayı tercih ederdi” diyerek İslam’ın insanların işlerini kolaylaştırmaya verdiği önemin altını çizmiştir.
Günümüzde maddi-manevi imkanları ellerinde bulunduran insanlarımız genelde 45-70 yaş aralığında ki olgun-yetişkin kimselerdir. Gençlik onların ellerine bakmaktadır. İş sahibi olmak, aş sahibi olmak, evlenmek, kariyer yapmak v.s. ; kısaca tüm işler ve imkanlar bu ağabeylerimizin, ablalarımızın yetkisindedir. Ve bu ağabey ve ablalarımız bu konumlarına, bu imkanlara ne zorluklarla ulaştıklarını sık sık gençlere aktarırlar. Maalesef kendi yaşadıkları zorluğu ,kendilerinden sonra gelen gençlere yaşatmaktan da geri durmazlar.
Bu kısır döngünün kırılması gerekir. Bu büyük hayırlara vesile olacak değişimi gerçekleştirmekte tecrübeli ağabey ve ablalarımıza büyük görev düşüyor. Peygamberimiz bu konunun üzerinde ısrarla durdu. Vefatına yakın toplanmış olan o zamana kadar ki İslam’ın en büyük ordusunun kumandanlığını 19 yaşındaki bir delikanlıya , Usame b. Zeyd’e verdi. Ordunun içerisinde bütün büyük sahabeler, tecrübeli komutanlar, siyasi ve askeri dahiler vardı. Hz. Peygamber vefat edince eski gelenek ve ananeler tekrar etkisini gösterdi. Bir gurup sahabe Usame b. Zeyd’in çok genç ve tecrübesiz olduğunu , orduda Kumandanlığı daha iyi yapacak , yetenekli, tecrübeli sahabeler bulunduğu iddiasıyla Hz. Ömer’ i sözcü yaparak Halife Hz. Ebu Bekir’e başvurdular. Hz. Ebu Bekir bu teklife çok sinirlendi. ”Peygamberin hayatında atadığı bir komutanı değiştirmemi benden nasıl istersiniz “ diyerek teklifi geri çevirdi. Usame b. Zeyd komutasında ordu görevini yaptı.
İslam’ın ve onun Peygamberinin gençliğe verdiği önemin en güzel , somut örneği bu olaydır. Bu kültür çağlar boyunca Müslümanlara hep ışık olmuştur. 25 kez kuşatılmış olan İstanbul’u 26. kez kuşatarak “Ya İstanbul beni alır ya ben İstanbul’u” kararlığıyla fetheden 21 yaşındaki bir şanlı komutandı. O da bir delikanlı iken ordusuyla beraber Peygamberinin asırlar öncesinden verdiği müjdeye nail olmuştu.
“Onlar sıkıntı içinde de olsalar kardeşlerini kendi nefislerine tercih ederler”(Haşir 9 )
“Kendin için istediğini kardeşi içinde istemedikçe müminin imanı tamam olmaz (Hadis )
“Digergam”: Başkasını kendi gibi düşünen ,onun için sevinip endişelenebilen.
“Empati”: Kişinin kendisini, karşısındakinin yerine koyup, olaylara onun bakış açısından bakması ve hissetmesi çabası
“Karşınızdakini anlamak isterseniz onun ayakkabılarının giyin ve ay, üç defa üzerinizden doğup batsın” (Kızılderili Atasözü)
Yukarıda saydığımız ve tüm din ve kültürlerde aynı olan bir hakikat var. Biz gençliğimizi, mazimizi, çektiğimiz sıkıntıları, yaptığımız hataları unutmayacağız karşımıza bir genç geldiğinde. Bazen yaşlı Hacı Emmilerle konuşurken gençleri acımasızca eleştirdikleri olur. Onlara Hacı Emmi “siz o yaşlarda nasıl yaşardınız , ne yapardınız “ diye sorduğumuzda çoğu zaman başlarını eğerler.
Şefkatli ol. Herkes senin gibi zor bir mücadele (imtihan) veriyor.(Eflatun) Kulluk kolay değil dostlar. Dağların yüklenmekten çekindikleri imtihanı başarıyla vermek kolay değil. Hepimizin yaşlısıyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle büyük bir şefkatle birbirimizle bu ağır yükün kaldırılmasında yardımlaşmamız gerekir.
Gençlerin iş bulmalarını, evlenmelerini, yükselmelerini, kariyer yapmalarını kolaylaştırmamız gerekir. Bu alanlarda onların ellerinden tutacak vakıf ve dernekler kurmamız gerekir. Fidanların büyüyüp kendi başlarına rüzgara, yağmura, fırtınaya dayanmaları için belli bir süre onları koruyup kollamak gerekir.
Bu günün gençleri yarının büyükleri olacak. Ülkemizin geleceği olacak. Onlara yüreklerimizi, imkanlarımızı, sermayemizi açalım. Onlara güvenelim. Onlar bu güveni , emeği boşa çıkarmayacak , bundan emin olabilirsiniz.