Mutantlar

Mutantların hayatlarındaki en büyük artıları mağduriyetleridir. Pasif bir şekilde yaşadıkları ve çoğu kendi acz, cehl ve ferasetsizliklerinden kaynaklanan olumsuzluklar özgeçmişlerinin en değerli kısımlarını oluşturur. Oysa oturan, pasif, edilgen değil, ayakta, aktif, güçlü Müslüman makbul olandır…

Mutant kavramı, organizmaların X, Y, Z, Gama ve benzeri hiper ışınımlara maruz kalması sonucunda hücre çekirdeğindeki DNA dizilimlerinde ve sarmallarında bozulmalar meydana gelmesidir.  Böylece canlının fizyolojik ve biyolojik özelliklerinde gözle görülür değişmeler görülmektedir.

Ahir zamanın en yaygın insan tipini mutantlara benzetebiliriz. Modernizm ve vahşi kapitalizmin göz alıcı ışınları yeryüzünde birçok bozulmaya sebebiyet verdi. Hava, su, gıda, din, madde-mana her değeri fesada çevirdi. Karada ve denizde her biri tek başına bir kavmin helakine sebebiyet veren bütün ifsatları destekledi ve yüceltti. Havadan gıdaya, maddeden manaya bütün bu ifsatlar mutant kişilikli insanları doğurdu.

Kimdir bu mutant insanlar?

1. Mutantların sabiteleri yoktur. Onlar menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu tercih eden omurgasız, pragmatist varlıklardır:

“Onlar küfür ile iman (inkârcılarla inananlar) arasında bocalayıp durmaktadır. Ne onlara ne de bunlara (ne Müslümanlara yâr olurlar ne de kefirlere). İşte böyle, Allah’ın (kötü niyet ve eyleminden dolayı) sapıklıkta bıraktığı kimseye sen çıkış yolu bulamazsın.” Nisa, 4/143.

2. İçleri boş olduğu için bütün himmetlerini dış cepheye, kılık-kıyafet ve sözlerini süslemeye verirler, kaportaya çok aşırı dikkat ederler:

“Onları gördüğün zaman kalıpları (görünüşleri) senin hoşuna gider, onları beğenirsin. Konuştuklarında sözlerine kulak verir (onları samimi zanneder)sin. Gerçekte ise onlar, âdeta duvara dayatılan, ruhsuz kütüklere benzerler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar (İslam’a ve Müslümanlara) düşmandırlar. Bu yüzden onlara karşı dikkatli olun! Allah onları kahretsin! Sürekli sapkınlık içinde bâtıl davalar peşinde nasıl da koşturuluyorlar.” Münafıkun, 63/4.

3. Sevgi ve muhabbetten uzak büyüdükleri, en güvendikleri kişi ve kurumlarda bile (anne-baba, aile, okul, Kur’an Kursu, askerlik) şiddete maruz kaldıkları için bilişsel olarak çocuklukta takılı kalmışlardır. Beyinleri hava baloncukları ile doludur, bu yüzden kendileri de her fırsatta şiddetin her türlüsüne başvurmaktan çekinmezler.

“Gerçekte ise onlar, âdeta duvara dayatılan, ruhsuz kütüklere benzerler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar (İslam’a ve Müslümanlara) düşmandırlar. Bu yüzden onlara karşı dikkatli olun!” Münafıkun, 63/4.

4. İslam’ın emri gülümsemeyi sırıtmak olarak algılar, her gülmenin arkasından ağlamak geleceği korkusuyla yaşarlar. Allah Teâla defalarca müminlere korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır dediği halde insanları korkutmayı marifet zannederler:

“Haberiniz olsun ki, Allah dostlarına korku yoktur ve onlar üzülecek de değillerdir.” Yunus, 10/62.

5. Rahmet kapılarına sonuna kadar açılmış olduğu müjdesine rağmen cennette kadro sıkıntısı varmış gibi mutantlar mümkün olduğunca insanların ümidini kırar, cehenneme postalar, rahmetten uzak tutmaya çalışırlar:

“Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere aşırı giden ve kendilerine verdiğim meleke ve kabiliyetleri yanlış yolda sarf ederek günah işleyen kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Zümer, 39/53.

6. Kendilerine ait değerleri olmadığından mutlaka karşı cephe oluşturur ve düşmanlıklar ve karşılıklar üzerinden kendilerini ifade ederler. İçlerini, düşmanlık, kin, nefret ve öfke ile doldururlar ve bunları dinin bir gereği gibi sunarlar:

“Ey iman edenler! Üzerinizdeki (yükümlülük) kendi nefislerinizdir. (Siz kendinize dikkat edin ve düzeltin). Siz (sadakatle hidayete ve İslamiyet’e yapışıp) doğru yola eriştiğiniz takdirde, (Hakk’tan ve hayırdan ayrılıp) sapan (kimseler) size zarar veremeyecektir. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir.” Maide, 5/105.

7. İnsanın en çok kendi içine bakması, kendini okuması, kendi ile meşgul olması gerekirken mutantlar olayı sürekli ikinci, üçüncü şahıslar üzerinden kendilerinden uzakta tutma gayretinde olurlar. Bu Allah’ın onları dünyada dahi cezalandırmasıdır:

“Sakın ha, kendileri Allah’ı unutmuş (şeytanın ve dünyalık arzularının yolunu tutmuş), böylece O (Allah) da (ceza olarak onları dergâhından kovmuş) kendi nefislerinin (ebedi kârını ve uhrevi çıkarını) onlara unutturmuş (bütün maneviyatını ve cennet hayatını, fani ve fena şeyler için feda etmeyi akıllılık ve gözü açıklık sanacak bir gaflet ve dalâlete sokmuş) kimseler gibi olmayın! Ki onlar (Rahmet-i İlahi’den nasipsiz bırakılmış ve hidayetleri kararmış) fasıkların (ve münafık) ta kendileridir.” Haşir, 59/19.

8. Mutantların hayatlarındaki en büyük artıları mağduriyetleridir. Pasif bir şekilde yaşadıkları ve çoğu kendi acz, cehl ve ferasetsizliklerinden kaynaklanan olumsuzluklar özgeçmişlerinin en değerli kısımlarını oluşturur. Oysa oturan, pasif, edilgen değil, ayakta, aktif, güçlü Müslüman makbul olandır:

“Mü’minlerden özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir değildir. Allah malları ve canları ile cihad edenleri derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de (davalarında samimi oldukları için) güzellikler vaat etmiştir ama malları ve canları ile cihad edenleri oturanlara karşı büyük bir mükâfatla üstün tutmuştur.” Nisa, 4/95.

9. Mutantlar din ve mukaddesatta dahil her tür değeri menfaatleri gerektiği kadar anlar ve yaşarlar. İşlerine nasıl geliyorsa öyle eğip-bükmekten asla çekinmezler:

“İnsanlardan kimi de (Dinin tamamına sahip çıkmayıp, rahatına ve menfaatine uygun tarafından ve) bir ucundan (tutarak) Allah’a ibadet etmektedir. Eğer, (Allah’ın takdir ve taksiminden ve Kur’an’ın hükümlerinden) kendisine hayır(lı ve yararlı gördüğü bir şey) dokunursa, bununla tatmin (ve razı) olup (halini beğenmektedir) . Eğer kendisine (sıkıntı verecek ve sorumluluk yükleyecek) bir fitne isabet ederse, (zor ve zahmetli bir emir ve imtihandan geçirilse, hemen) yüzüstü dönmektedir. (Allah’ın emrini ve kaderini bilmezlikten gelir. Nefsi bahanelerle hizmet ve mesuliyetten kaçıverir) . İşte o (gibileri), dünyayı da ahireti de kaybetmiştir. İşte bu, (en büyük) ziyan ve en açık hüsran (demektir).” Hac, 22/11.

10. Dünyanın asıl paydası olan ahireti dünyaya feda eder, inanmış gibi görünseler de dünya menfaati için ahireti gözlerini kırpmadan harcarlar:

“Onlar, dünya hayatını ahirete tercih ederler. (Başkalarını) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermeye çalışırlar. İşte onlar derin bir sapıklık içindedirler.” İbrahim, 14/3.

Mutantlığın İslam’daki karşılığı münafıklıktır. Zira insan ya mümin olur ya kafir. Münafıklık bir kişilik bozukluğudur. Aileden başlayan ve diğer eğitim kurumlarında yaşanan yanlışlıklarla insan karakterinin zarar görmesidir. Bu sebeple mutantlar/münafıklar en çok dikkat etmemiz gereken tehlikeli canavar ruhlu varlıklardır.

“Doğrusu münafıklar cehennemin en aşağı tabakasındadır. Onlar için (orada) hiçbir yardımcı da bulamazsın.” Nisa, 4/145.

(İnsaniyet.net siyesinde yayımlanan yazım)

Yorum Ekle