Bayramla beraber bir kez daha veda edecek bize kutlu misafir. Belki seneye onu misafir edeceğiz belki de edemeyeceğiz. Ama şu gerçek ki ömrümüz olursa yine gelecek ve bizim yüzümüze dikkatli bir şekilde bakarak: ’Seni fabrika ayarlarına döndürmüştüm. Ne yaptın?’ diyecek. Belki biz de mahcup bir eda ile mazeret beyan edeceğiz. O yine gelecek, teftişini ve rehberliğini vazifesini yapacak, bizi tövbe ve istiğfarla temizleyip, dua ve tevekkülle destekleyip iyi bir kul olmamıza gayret edecek.
İnsan, Allah Teâlâ tarafından esmanın öğretilmesiyle mevcudata üstün kılınmış ve Ahsen-i Takvim’de üzere yaratılıp, eşref-i mahlukat ilan edilmiştir.
Bütün bu faziletlerin geçerli olmasının tek şartı yaratılışı (fıtrat) üzere insan kalmasıdır.
Nefis ve şeytan insanı bu yüce makamdan indirme iddiasında ortak çalışırlar.
Neydi İblis’in iddiası: “Sonra And olsun ki: “Onların önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından gelip sokulacağım. Ve sen, onların çoğunu nankörlük eden kimseler olarak bulacaksın” dedi.” (A’raf, 7/17).
Yüce Allah, insana yüklemiş olduğu fücur ya da takva potansiyeli seçimine göre; nereye doğru yol alacağını beşerin kendi iradesine bırakmıştır.
İnsana verilen değer, kıymet, önem ve hepsinin beraberinde oluşan sorumluluk şöyle ifade edilmiştir: “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanıyor?” (Kıyame, 75/36)
Bediüzzaman Said Nursi’de insanın bu konumunu şu veciz cümle ile dile getirmiştir: “Hem anlarsın ki, insan, ipi boğazına sarılıp istediği yerde otlamak için başıboş bırakılmamıştır. Belki, bütün amellerinin suretleri alınıp yazılır ve bütün fiillerinin neticeleri muhasebe için zapt edilir.” (Sözler, 76)
Başıboş bırakılmayan insan her yıl iki müfettiş (Recep/Şaban), bir de baş müfettiş (Ramazan) tarafından ciddi anlamda teftiş ve rehberliğe tabii tutulmaktadır.
İnsana özel yapılan bu teftiş ve denetimlerden temel amaç şeytan ve nefsin saldırılarıyla bozulan fabrika ayarlarına geri döndürmektir.
Aksi halde hata ve günahlarımız kalbin paslanmasına, vicdanın kokuşmasına, aklın muhakeme yetisini kaybetmesine neden olur.
İşte yılda bir fabrika ayarlarının gözden geçirilmesi için Ramazan orucu biz Müslümanlara farz kılınmış, İslam’ın en önemli beş esasından birisi kabul edilmiştir.
Ahiret Fuarı Ramazan
İftarıyla, sahuruyla, zekatıyla, sadakasıyla, paylaşımlarla, teravihiyle, itikafıyla, Kur’an hatimleriyle, mukabelelerle, sıla-i rahimlerle, mahyalarla tam bir ahiret fuarıdır Ramazan.
Hediyelerle, müjdelerle, temizliğiyle gelir. Ruhumuzu, kalbimizi, gönlümüzü temizler. Bizi fabrika ayarlarına döndürmek için gayret eder. Bu üç aylık manevi onarım aynı zamanda diğer dokuz ayın aynı şeklide yaşanması içindir.
Önemli olan Ramazan’ı önemsemek, ciddiye almak, istifade etmek ve nasihat ve ikazları can kulağıyla, aklımızla, kalbimizle, vicdanımızla dinlemektir.
Ramazan tam bir rahmettir. Dünyevileşmenin zirve yaptığı, ruh yerine maddeye ve bedene yatırımların arttığı bir dünyada insanoğlu Ramazan ayında elini eteğini oruçla çeker ve ruhunu hatırlar.
Maddi yanımız inceldiği ölçüde maneviyatımız görünür olur.
Mevlâna öyle der: “Beden ve madde ağaçlarının inceldiği kadar ruhun ışıkları huzmeler halinde kendini gösterir. Bedenin kalınlaştığı maddenin hâkim olduğu ormanda ruhun ışıkları görülmez.”
Kutlu Misafire Veda
Bayramla beraber bir kez daha veda edecek bize kutlu misafir. Belki seneye onu misafir edeceğiz belki de edemeyeceğiz. Ama şu gerçek ki ömrümüz olursa yine gelecek ve bizim yüzümüze dikkatli bir şekilde bakarak: ’Seni fabrika ayarlarına döndürmüştüm. Ne yaptın?’ diyecek. Belki biz de mahcup bir eda ile mazeret beyan edeceğiz. O yine gelecek, teftişini ve rehberliğini vazifesini yapacak, bizi tövbe ve istiğfarla temizleyip, dua ve tevekkülle destekleyip iyi bir kul olmamıza gayret edecek.
Unutmayalım ömür bir bulut gibi hızla geçiyor. Zaman hızla geçecek ve misafirimiz yine gelecek. Bir gün gelmediğinde ise ömrümüz sona ermiş, “kalemi bırak” emrine muhatap olmuş, çaresizce hesabı bekliyor olacağız.
Bu sebeple, müfettiş ve başmüfettişin rehberlik ve teftiş önergelerinde azami istifadeye çalışmak akıllı insanların işidir.
Ömrü bu ihsan bilinciyle yaşamamız dua ve dileklerimle…
(İnsaniyet.net sitesinde yayımlanan yazım)