Aile; bizim günün sonunda dönebileceğimiz yuvamızdır. Akşamın alacakaranlığında o limana sığınırız. Dev kitlelerin içinde yaşadığımız yalnızlık ve gerilimleri orada atar, bütün bir günün yorgunluğunu ancak orada giderebiliriz.
Modern zamanların ailemiz üzerindeki en önemli etkisi, bir ve beraber olarak var olma duygusunu zedeleyerek aile bağlarını gevşetmesidir. Ekonomik özgürlüğe sahip aile bireylerinin, hayatlarını dilediğince sürdürebilen bağımsız insanlar olma iddiasıyla birbirlerinden uzaklaşması, modern toplumların en acı tecrübelerindendir.
Aile, insanlığın ana vatanı cennetin dünyadaki demosudur, bu demo üzerinden imtihan edilir beşeriyet. Sağlıklı birey, huzurlu toplum ancak mutlu aile sayesinde olur.
Aile, insanın sadece fiziksel gelişimi için gerekli değildir. O, insani değerlerin ve beşeri donanımının da ilk biçimlendiği yerdir. Yani aile; bir kısım değerlerin üretildiği, öteden beri var olan kıymetlerin yaşandığı, yaşatıldığı ve aktarıldığı bir yerdir. Hatta aile, bu değerlerle toplumun varlığı ve sürekliliği için gerekli olan bir sosyal kontrol kurumu görevini yerine getirir.
Aile, birincil ilişki adını verdiğimiz en deruni dostluk biçimidir. Hiçbir dostluk grubu insanları birbirine bu kadar yaklaştıramaz. Aradaki sınırları yabancılıkları bu kadar ortadan kaldıramaz. Dostlar birbirinden usanır, yollar ayrılır ama aile, iyi günlerde de kötü günlerde de devam eder.
Her insanın içinde doğduğu, büyüdüğü ve hayata katıldığı en küçük sosyal ünite olan aile, şüphesiz insanlığın önemli kurumlarından birisidir.
Ailenin ilk akla gelen görevi, insan soyunun sürdürülmesidir. Doğduğu andan itibaren kendi kendine yeterli hâle gelen birçok canlının aksine insanoğlu yaşayabilmek için uzun zaman birilerinin ilgi ve himayesine muhtaçtır ki işte bu ilgi kurumu; ailedir.
Aile; bizim günün sonunda dönebileceğimiz yuvamızdır. Akşamın alacakaranlığında o limana sığınırız. Dev kitlelerin içinde yaşadığımız yalnızlık ve gerilimleri orada atar, bütün bir günün yorgunluğunu ancak orada giderebiliriz.
Aileyi Kendi İçinde Güçlendirme
Aile, her toplum gibi bizim toplumumuz içinde çok önemlidir. Ve toplumumuz dünden bugüne bunun bilincinde ola gelmiştir. Ne var ki bu kurum günümüzde sosyal, kültürel, ekonomik, politik değişim ve dönüşümlerin ortamında bizzat kendisi de sorunlar yaşıyor.
Kayıtsız kalınamayacak kültürel değişim sürecine ve çok özel korumaların olmamasına rağmen Türk ailesi, kendini koruma refleksini göstermiş bulunmaktadır. Bunda geleneksel aile yapısının tamamıyla bitmemiş olması, kültürel yapıyı şekillendiren medeniyet değerlerindeki güçlü direnç etkili olmuştur.
Gelecekte varlığını sürdürmek isteyen toplumların aileyi koruma, kendi nüfusunu çoğaltma amacıyla geliştirdikleri tedbirler göz önünde tutulursa Türkiye’de de bunun gerekli olduğu, işin maalesef yıpratılmış olan kültürel yapıya havale edilmemesi gerektiği anlaşılmaktadır. Aile kurumunu dışarıdan destekleyecek politika ve faaliyetler elbette ihmal edilmemelidir ama asıl, aileyi kendi içinde güçlendirici tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Topluma, mutluluğun tek formülünün anne+baba+çocuk şekliyle olduğu; imtihan dünyası olan bu dünyada “kişinin en önemli üssü, siper ve karargâhının ‘aile’ olduğu bilinci” aşılanmalıdır.
Ailede Huzur İçin 9 “S”
Ailenin temel taşlarını 9 “S” şeklinde özetleyebiliriz;
Sohbet birliği (iletişim), Sofra birliği, Seccade birliği (inanç), Seyahat birliği, Sevgi birliği, Sayfa birliği (okumak-yazmak), Samimiyet, Sistem ve Sabır birliği.
Bu dokuz ‘S’ yi bir arada tutan, sürekliliğini sağlayan en önemli faktörün ise sabır olduğu zihinlere kazınmalıdır.
(İnsaniyet.net sitesinde yayımlanmış yazım)