Allah’ın Kâinatı yönettiği şifreleri içeren esma kendisine öğretildiği için melekleri geride bırakan insan yeryüzünde “halife” oldu.
Melekler Hz. Adem(a.s.)’de esmanın bu zenginliğini gördüler ve O’na secde ettiler.
Halifelik sıfatı insan için esma-i ilahiyeyi üzerinde taşıdığı, yansıttığı sürece devam eder;
Bu misyonu yerine getiremediğinde bu değerli halife hayvanlardan daha aşağı -bel hüm adall- bir derekeye yuvarlanır.
Eşyaya, olaylara Allah’ın baktığı yerden bakmaya, O’nun gözüyle görmeye feraset diyoruz.
Feraset, gözü 350 derece neredeyse her tarafı görebilen atın gözünden ilhamla “feres” kelimesinden geliyor.
“Müminin ferasetine dikkat edin! Zira o Allah’ın nuruyla bakar” hadis-i şerifinde bu bakış geniş ve her tarafı gören açısı anlatılmıştır.
Mümin; tezekkürle elest-ü bezmindeki ruhunun ilk yaratılış ve Allah’a verdiği söze,
Tefekkürle, ölümüne, kabre, kıyamete, sırata, mizana, cennet ve cehenneme, Cemaullullah’a,
Taaakkulla, geçmişi ve geleceği bağlayıp, her iki tarafı birlikte görüp hayatı planlamaya,
Tedebbürle, aklın geçmiş ve geleceği birlikte görüp önüne koyduğu sonuçlarla tedbirler alan akıllı insandır.
Tevekkülle sürece odaklanır, sürecin hakkını verir, sonucu tam bir kanaat ve teslimiyle kendisi hakkında mutlak hayır görür.
Hz. Ömer’in ifadesiyle bu tevekkülle yürütülen süreçteki “sabır, boyun eğmek değil mücadele etmektir.”
Allah’ın nuruyla imanla eşyaya bakan mümin her daim pozitiftir, ümitvardır.
“Allah ne güzel vekildir/HasbunallAllah-Veni’melvekil” bu ümidin mottosudur.
Pozitif mümin imtihan için cennetten indiği yeryüzünde her şey yap-boz hükmünde değersiz olup aslolan kendinin eşyaya karşı duruşudur.
Yani mümin sonuç odaklı değil, süreç odaklıdır.
Bu yüzden asla pozitifliğini, müspet duruşunu süreçte terk etmez.
Konuyu Nasreddin Hocamızın fıkrasına yerleştirecek olursak…
Nasreddin Hoca göle yoğurt çalıyormuş bir vatandaş gelmiş ve sormuş:
-Hoca ne yapıyorsun?
-Göle yoğurt çalıyorum.
-Koca göl yoğurt tutar mı?
-Ya tutarsa!
Fıkranın pozitif hali şudur:
-Hoca ne yapıyorsun?
-Göle yoğurt çalıyorum
-Tebrikler hocam, harika bir iş! Bu kadar yoğurdu nasıl pazarlamayı düşünüyorsun?
Müminin dünyadaki misyonu ıslah ediciliktir.
Bu misyonda aslolan kendi ve çevresini her daim “bir tık” iyileştirme niyet ve çabasıdır.
“Bir tık” lar birleşir, az da olsa süreklilik arz eder ve adım adım cennete/cemalullaha gider.
“İki günü birbirine eşit olan zarardadır”, “Allah her gün inovasyon yapan kulunu sever/İnnellaheyuhibbulmuhterif” sözleriyle Peygamberimiz müminin bu yönüne dikkat çeker.
Sayılı nefeslerimiz her geçen gün azalıyor, vaktimiz tükeniyor.
Haydi! Hayata pozitif bakalım!
Bizi aşağıya doğru çeken, kara delik gibi her pozitif enerjiyi yutan negatif insanları hayatımızdan budayalım.
Hak ve hakikat adına bizden geriye kıyamete kadar terennüm etmesi için Hz. Davut gibi sesimizi yükseltelim.
“Bir secde ile kıldı ruh-i âftâbı zer
Hak-i cenâb-ı dost aceb kîmyâ imiş
Avâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal
Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş”