Yazımın başlığında kullandığımız söz post-modenizmin önemli fikir adamlarından sosyolog ve filozof Zygmunt Bauman’a ait.
Ben de aynen katılıyorum, hayatta ‘sosyoloji’ çok önemli iletişim de bizim sosyoloji ile ilişkilerimizi belirleyen temel kavramın adı.
Bu nedenle Ailede Huzur için 9 S’i belirlerken en önemli ve ne birinci ‘S’ olarak ‘Sohbet=İletişim’ Birliği olarak belirledim.
İnsan kendini diğer yaratılmışlar arasında onu farklı kılan en önemli vasfı konuşmayı, iletişimi iyi kullandığı sürece aşamayacağı hiçbir problem yoktur.
İyi bir iletişimci olmak için insanın içsel dünyasını iyi tanımanız, dolayısıyla psikoloji bilmenize ve
İyi bir iletişimci olmak için insanın dış dünyasını iyi kavramanız, dolayısıyla sosyoloji okumanıza ihtiyaç var.
Kısaca; iyi bir iletişimci olmak için psikoloji ve sosyoloji bilmenizi gerekli kılıyor.
Bu gün idari, siyasi, ticari ne iş yaparsak yapalım mutlaka sahip olmamız gereken konu iletişim kabiliyetlerimizdir.
Hayatta genelde bir konuda yetkin değilsek başka şeylerle o konudaki eksikliğimizi kapatmaya çalışırız.
Ve olumsuz konu için üzülerek ifade etmem gerekiyor ki, en çok kullanılan alanda bütün argümanlarıyla medya aktörleri.
Medya sizin vitrininizdir,
Medya sizin aynanızdır,
Medya sizin fuar alanınızdır,
Medya sizin teşhir salonunuzdur doğru.
Ancak vitrine çıkarken, aynaya bakarken, fuarda eserlerinizi tanıtırken,
teşhir salonunda size özgü çalışmalarınızı halkın dikkatine sunarken dikkat etmeniz gereken kurallar vardır.
Eserler gerçekten size ait özgün eserler mi ?
Eserlerin görüntüsüyle, aslı, kalitesi birbirini destekliyor mu ?
Medyada görünen siz gerçekten SİZ misiniz ???
İnsanın Rabbince verilmiş en büyük gücü ve kudreti özgünlüğüdür.
Zira bir insanda olan özgünlük başka hiçbir kulda olmayan bir özelliktir.
Taklit, başkasına benzeme ve özenme insanın kendine en büyük kötülüğüdür.
‘Benzemez kimse sana, tavrına kurban olayım’ insanın bu özelliğini ne güzel anlatır.
Önümüzde bir referandum sandığı konulacak.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da iletişim ve halkla ilişkileri iyi yöneten kazanacak.
Herkesin bir oyu var ve her bir fert en az diğerleri kadar değerli.
Sahip olduğu fikri önce kendisi iyi anlayan ve hazmeden kişiler insanlara bire-bir, yüz-yüze iletişimle anlatılırsa insanlar üzerinde etkili olur.
Yoksa medyatik bir kısım insanların oturdukları konforlu mekanlardan ‘ben varım, sen var mısın?’ gibi evcilik oyunlarıyla başarı yakalamak imkansızdır.
2019 hedeflerine ulaşmak için birileri oyunun rengini belli ettiğini ifade edebilir ve 2019 kadrosunu şekillendirmek istediği kişilere pas atarak onlarında oylarının rengini belli etmelerini ifade etmelerini isteyebilir.
Ya da belki de belediyelerden konser kapmak için birileri oyun rengini sosyal medya üzerinden kamuoyuna açıkladığını iddia edebilir.
Ama sandıkta kamuoyuna açıkladıkları oyu vereceklerini kim garanti edebilir ?
Eğer bu yöntem doğru, tutarlı ve etkili olsaydı, Hillary Clinton açık ara oyla Abd başkanı olmalıydı.
Zira Abd’nin medyatik nerdeyse tüm isimleri ‘ben varım ya sen’ paslarıyla Hillary Clinton’u seçimden önce başkan ilan etmişlerdi.
Tekrar ifade ediyorum,
Önce aynaya bakalım ve ne üretiyoruz, biz gerçekte neyiz ?
Sorusunun cevabını aldıktan sonra gerçekten bize ait fikir ve düşüncelerle medyayı, sosyal medyayı kullanalım.
Yaptığımız özgün işleri, bizzat hand-made-elişi eserlerimizle toplumun önüne çıkalım.
Yoksa süre kısaldı dostlar,
Medya artık, ışıktan daha hızlı.
Vezir de ediyor rezilde.
Ama kim ne istiyorsa ona onu sunuyor.
Tam olarak ne istiyorsanız, onu sunuyor, ne eksik ne fazla.
Bediüzzaman Said Nursi’nin 1911 de Şam Emevi Camiinde verdiği hutbede ifade ettiği gibi oluyor.
“Şu zamanda bir adamın bir günahı, bir kalmıyor. Bazen büyür, sirayet eder, yüz olur.”(Hutbe-i Şamiye) ve “Âhirzamanda, bir şahsın hatiât ve günahlarının gayet dehşetli bir yekün teşkil ettiğine dair rivayetler vardır. Şimdi bu zamanda müteaddit esbabını gördük. Müteaddit o vücuhundan radyom ile anlaşıldı ki, o bir tek adam, bir tek kelime ile bir milyon kebâiri birden işler ve milyonlarla insanı dinlettirmekle günahlara sokar.”(Kastamonu Lahikası, sayfa 86)
O halde dikkat medya, özellikle sosyal çok keskin, çok etkili bulunduğunuz yerden dünyanın en uzak yerine ulaşan LAZER KILICI gibi.
Hak adına da , batıl adına da etkili.
Kullanmamak mı lazım ?
Asla !
Mutlaka , bilerek, şuurlu, bilinçli hak yolda kullanmak lazım.
Allah’ın kullarına bir nimetidir, teknolojik icatlar.
Kullanalım, yenilerini bulalım, daha iyilerini yapalım.
Boşluk bırakmayalım hayatımızda.
Zira şeytan sadece boş silahı değil, boş bulduğu her yeri dolduruyor.
Hayat; Bisiklet sürmek gibidir:
1.Tekere değil ufka, hedefe, ileriye bakın
2.Daima pedal çevirin
Haydi dolu bir hayat için ebedi saadet ufkuna kilitlenip , pedal çevirmeye devam.
Hayat okunacak bir eser bırakın,
Ya yazılacak bir eser yapın.
Ne yapın yapın, ölmeyin, ölseniz de ölmeyin.