İzzet Irmak:Sayın Cemil Paslı öncelikle bizi kabul ettiğiniz için www.defterk.biz kültür sanat ve edebiyat ailesi olarak size teşekkür ederiz.
Cemil Paslı: Görüş ve düşüncelerimizi kamuoyuyla paylaşma fırsatı verdiğiniz için ben teşekkür ederim.
İzzet Irmak: Çok yönlü çalışmalarınız, renkli kişiliğiniz, seminerleriniz ve kitaplarınızla dikkatimizi çektiniz. Müsaade ederseniz sizinle hem çalışmalarınız hem de kitaplarınız, özellikle de 9S üzerine konuşmak isteriz.
Cemil Paslı: Eyvallah, buyurun.
İzzet Irmak: Eminim birçok okuyucumuz sizi tanıyor. Konya Yazarlar Birliği Genel Merkez Delegesi, Konya Platformu Derneği Başkan Yardımcısı, Aileyi Destekle Derneği Başkanı, Konya Basın Yayın ve Enformasyon İl Müdürü, Araştırmacı- Yazar ama en önemlisi; mutlu bir birey, mutlu bir baba olduğunuzu biliyoruz. Ama biz yine de sizi tanımayanlar da olabileceğini düşünerek biraz kendinizden bahsetmenizi istiyoruz. Cemil Paslı kimdir? İlgi alanları, çalışmaları nelerdir?
Cemil Paslı: 1969 yılında Tokat İli Zile İlçesi Çeltek köyünde doğdum. İlkokulu köyümde, ortaokulu Zile Alparslan Ortaokulunda okudum. Kırklareli 60. yıl Sağlık Meslek Lisesinde 1.ve 2. sınıfı, Konya Atatürk Sağlık Meslek Lisesinde 3 ve 4. sınıfı yatılı olarak tamamladım.
1987 yılında Sağlık Memuru olarak Yozgat-Çekerek-Kazankaya kasabasında 1 yıl görev yaptım.
1988’de Konya’ya atandım. Aynı yıl girdiğim Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesini 1993’de bitirdim.
1993 yılında ikinci Yüksek Okulu olarak Konya Sağlık Eğitim Enstitüsü’ne başladım ve 1996 da mezun oldum. Sağlık Meslek Lisesi Öğretmeni olarak memuriyetime Giresun Görele SML’de devam ettim.
1997’de Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Yüksek Lisans yaptım. Doktoraya devam ediyorum.
Çalışmalarımı ‘Alevilik’ üzerine yoğunlaştırdım, Alevilikle ilgili birçok çalışmaya katıldım. Alevilikle ilgili ilk eserimi ‘Türk Aleviliği’ ismiyle yayınladım.
2013 yılında çalışmalarla genişlettiği eserimi ‘’Anadolu Aleviliği’’ ismiyle tekrar bastırdım.
Alevilik konusunda üçüncü çalışmam ‘Modern Alevilik’ isimli kitabımın çalışmaları devam ediyor.
1997 yılında Giresun Görele SML’den ayrılarak, Konya Erkek Yetiştirme Yurdunda Öğretmen olarak göreve başladım ve 2004 yılına kadar bu göreve devam ettim.
Konya Huzurevi YBRM de Müdür Yardımcılığı görevinde 2004-2006 yılları arası görev bulundum. 2006 yılında Konya SHÇEK İl Müdür Yardımcılığı görevine atandım. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kurulmasıyla birlikte Konya Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı olarak bu göreve 2015 Mayısına kadar devam ettim. Aile alanında onlarca projede görev aldım, yüzlerce eğitime katıldım.
2006-2011 yılları arasında Konya Aile Merkezi Müdürlüğünü vekâleten yürüttüm.2006’dan beri ‘Aile’ konularına yoğunlaştım ve ‘Aile’ konusunda yüzlerce eğitim ve konferans verdim. Televizyon ve Radyo programlarına katıldım. Diyanet İşleri Başkanlığının 81 İl Müftülüğü çalışanları ve eşler için düzenlediği ‘Sağlıklı Birey, Mutlu Aile, Huzurlu Toplum’ projesinde ‘Aile İçi İletişim’ dersleri verdim. DİB’nın Hizmet İçi Eğitim Gruplarına da seminerler veriyorum.
Kamu ve STK çalışmalarını ‘Aile’ konusuna yoğunlaştıran yazar, bu konuda yüzlerce konferans ve eğitim verdi, eğitim aldı. Eğitimlerimden derlediğim bilgi ve tecrübelerimden oluşan birikimle ‘Aile Huzur ve Mutluluğu için 9 S ‘kitabımı Eylül 2013 de bastırdım.
Kısa sürede birinci baskısı biten kitabım 2. baskıyı Kasım 2014 tarihinde yaptı. Baskısı da hızla tükenen kitabımın 3. baskısı Kasım 2015 de yaptı hamd olsun.
Ayrıca Yüksek Lisans tezi ‘İslam Düşünce Tarihinde İlk Akılcılar ‘Mutezile’, Büyük Patlama Nerede-Ne Zaman-Nasıl ve Nasıl Zayıfladım? Kitaplarımı da yazdım ve baskıya hazır hale getirdim.
2007 yılından itibaren düzenli olarak Yeni Konya, Belge gibi gazetelerde, birçok web sitelerinde (www.belge.com.tr, www.konhaber.com.tr, www.dogruses.com.tr, www.bilgiagı.com.tr) köşe yazarlığı sürekli, çeşitli dergi ve gazetelerde bazen makalelerim yayınlandı.
Askerliği 2000 yılında bedelli olarak Karabük’te yaptım. Konya Yazarlar Birliği Genel Merkez Delegesi, Konya Platformu Derneği Başkan Yardımcısı, Aileyi Destekle Derneği Başkanlığını yürütüyorum.
Mayıs 2016 tarihinde Karaman ve Aksaray’ın da bağlı olduğu Konya Basın Yayın ve Enformasyon İl Müdürlüğü görevine asaleten atandım.
Halen bu göreve devam ediyorum. İngilizce ve Arapça bilmekteyim. Evli ve 3 çocuk babasıyım.
İzzet Irmak: Öncelikle göreviniz hayırlı olsun, sizin yenilikçi ve aktif kişiliğiniz bu görevde nasıl bir yansıma bulur?
Cemil Paslı: İki günü eşit olanın zararda olduğuna inananlardanım. Elmas en çok değişime uğrayan maden olduğu için en değerli madendir. Hayatımda hep bulunduğum zaman ve mekândan olumlu bir şeyler almak ve o zaman ve mekâna olumlu bir şeyler katmak çaba ve gayreti içerisinde oldum. Lise hayatından bu güne yazan ve çizen sosyal ve dışa-dönük bir insan olarak 3 aya yakın tecrübemden şunu anladım ki bu iş tam bana göre.
Zaten önceden beri bizzat içinde olduğum ve yakından tanıdığım Basın Yayın ailesiyle çok harika işler yapacağımıza yürekten inanıyorum.
İzzet Irmak: Basın Yayın Enformasyon Müdürlüğü olarak sektöre ne gibi hizmetler vermektesiniz?
Cemil Paslı: Çağımızın bilgi çağı… Bilgiye yatırım yapanlar kazanıyor. Sağlıklı bilgiye vaktinde ve doğru şekilde ulaşma konusunda basının, çok önemli bir yerde duruyor. İnsanın hayatı için temiz hava, helal ve sağlıklı gıda ne kadar önemli ise doğru ve sağlıklı bilgiye ulaşmanın da insan için en az o kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Ülkemizin bu önemli bölgesinde insanımızın doğru bilgiye vaktinde, doğru yollarla ulaşması için çaba ve gayret gösteriyoruz.
Bizim işimiz basın yayın kuruluşlarını vasıtasıyla toplumu devletin faaliyetleri, devletin de toplumun durumu hakkında doğru, sağlıklı ve zamanında taze bilgi sahibi olmalarını sağlamaya çalışmak.
Biz; içerik oluşturmaktan ziyade, içerik oluşturmanın kolaylaştırılması, içerik oluşturma konusundaki basın yayın kuruluşlarının karşılaştıkları engellerin ortadan kaldırılmasına çalışıyoruz.
Basın Yayın kuruluşları, özellikle meslek örgütleriyle devlet arasında her tür konuda aracı, elçi ve kolaylaştırıcı faaliyetlerde bulunuyoruz.
Sarı Basın Kartı, Trafik Basın Kartı ve Özel Damgalı Pasaport temini konularında basın yayın mensubu arkadaşlarımıza yardımcı oluyoruz.
İzzet Irmak: Sektörü yakından tanıyan bir isim olarak Konya basınını nasıl buluyorsunuz?
Cemil Paslı: Konya’da; yazılı, görsel, işitsel ve internet medyası olmak üzere toplamda 190 basın kuruluşunun faaliyet gösteriyor. Bu kuruluşlarda 275 sarı basın kartı sahibi basın mensubu çalışıyor. Köklü ve kurumsal bazda çalışan kaliteli bir yerel basına sahip olma avantajının farkındayız. Basın mensuplarıyla uzun bir süre birlikte çalışma imkânı buldum ve kendim de onlardan birisiyim.“Bir başkent, daima başkenttir’’. Tarihin bize yüklediği misyonun öneminin farkındayım. Cumhurbaşkanımızın liderliği, Başbakanımızın rehberliği, Başbakan Yardımcımızın öncülüğünde, Valimizin destekleriyle bütün medya çalışanlarıyla birlik ve beraberlik içerisinde bölgemizin hak ettiği yere gelmesinde elimizden gelen her şeyi ortaya koyacağımızı sizin aracılığınızla kamuoyuyla paylaşıyorum.
İzzet Irmak: Pek çok kişi tarafından Araştırmacı–Yazar kimliğinizle bilinmektesiniz. Yazma tutkunuz nasıl ortaya çıktı?
Cemil Paslı: Okuma tutkum okuma-yazmayı öğrendiğimden bu yana çok yüksek motivasyonla devam ediyor. Kütüphanelerde hep birinci oldum kitap okuma konusunda. Çok hızlı okurum.
Yazma tutkum lise yıllarından itibaren var. Biz kışın köyümüzde arkadaşım, köylüm şu an Bozok Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kadir Özköse ile birlikte ‘Duvar Gazetesi’ çıkardık. O zamandan beri yazıyorum.
Notlar aldığım ajandalarım var. Onlara kısa bir göz atınca hafıza tazeleniyor, yazı yazmak zor gelmiyor.
Yazmak; tarihe kayıt düşmek, bizden geriye bu kubbede hoş bir seda bırakmak, bir sadakayi cariye imkânı arama çabası benim için.
‘İnsan yavaş yavaş doğar, tam doğumu son nefesle tamamlanır’ der Kemal Sayar. Biz bu doğumumuza bir anlam yükleme arayışı için yazıyoruz.
İzzet Irmak: Birçok yayında yayınlanan makaleleriniz yanı sıra Alevilik ve Aile ile ilgili dört kitabınız var, kısaca kitaplarınıza değinebilir miyiz?
Kitaplar masa başında düşünülmüş, planlanmış ve yazılmış türden değil. Tamamen hayatın içinden yaşarken tarafıma defalarca iletilmiş ve yazmam istenmiş konular.
Alevilik, özelde yaşadığım genelde ülkemin ve Müslümanların bilgi eksikliğine dayalı sorun yaşadıkları bir konu. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz, olunmamalı. Ben de Alevilik konusunda bilgi verdim iki kitabımda.
Aile ise toplumun şu an en zaruri ve üzerinde çalışması gereken konusu. Bu da girişte anlattığım üzere bir projeden çıktı ve hızla devam ediyor. Ben bu kitabın çok hizmet edeceğine inanıyorum, zira ihtiyaç fazla.
Huzurun tek adresi olan aile her geçen gün daha çok önemle gündeme gelecek ve geliyor.
‘’Bize düşen vücudumuzun bağışıklık sistemini güçlü tutmaktır, mikroplar çevremizde her daim fırsatı değerlendirmek üzere beklemektedir.’’
İzzet Irmak: Konuya hâkim bir araştırmacı olarak son günlerde Alevilikle ilgili spekülasyonlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cemil Paslı: Siz kapı ve pencerenizi açık bırakırsanız dışarıdan zararlı bir kısım unsurlar içeri sızar. Biz toplum olarak yaşadığımız sorunları sağlıklı bir iletişimle çözemez isek bundan faydalanmak isteyen devletler ve milletler olacaktır. Bu uluslararası ilişkilerin değişmez kuralıdır. Bize düşen vücudumuzun bağışıklık sistemini güçlü tutmaktır, mikroplar çevremizde her daim fırsatı değerlendirmek üzere beklemektedir.
İzzet Irmak: Toplumun temel çekirdeği Aile üzerine eğilme sebebiniz nedir? Bireyler üzerinde ailenin önemine kısaca değinebilir miyiz?
Cemil Paslı: 22 yıllık evli, 2 erkek bir kız 3 çocuk babasıyım. Kitabımızda ve konferanslarımızda ısrarla şunu haykırıyoruz. Mutluluğun tek bir formülü var: Anne+Baba+Çocuk(3)
Aile, dünyada aileden başka hiçbir kurumun yerini dolduramayacağı, özel, cennetten dünyaya taşınmış, imtihan dünyasında bunaldığımızda sığındığımız çok ama çok özel bir alandır.
İzzet Irmak: Çağın ve teknolojinin gelişmesi aile yapısı üzerinde ne gibi bir değişime sebebiyet vermiştir? Aileler çocuklarına yaklaşımlarında nelere dikkat etmeliler?
Cemil Paslı: Toplumumuzda kökleri 1699 Karlofça’ya dayanan bir savunma refleksi olduğunu düşünüyorum. TV zararlı, şimdi internet zararlı v.b. İnternet ve TV Allah’ın kullarına bir ihsanı. Önemli olarak onlarla ne yaptığınız. Yani onlarda insanlara sunduğunuz içerik. Müslümanlar bu kadar şikâyet etme yerine daha kaliteli içerik oluşturma konusunda kafa yorsalar bu nimetlerden azami derecede istifade ederler. Elimizi kesebilir korkusuyla bıçaktan vazgeçmek yanlış. Konya’mızın güzel bir sözü var ‘’Al kaşağıyı gir ahıra, daralan çıksın.’’ Biz neden korkuyoruz anlamadım teknolojiden, internetten. Ben öz güven problemimiz ve yanı sıra içerik oluşturmadaki tembelliğimizin sebep olduğu korkuyla mücadele edilmesi gereğine inanıyorum.
İzzet Irmak: Kadına karşı şiddet ülkemizdin önemli konularından biri, ailenin bu konuda ki yeri ve önemine değinebilir miyiz?
Cemil Paslı: Bu konu çok geniş ve derin. Temelleri hilafetin saltanata dönüştürüldüğü Sıffin savaşına kadar gider. Peygamberin getirdiği insan haklarına dayalı hakça düzeni Bizans ve Sasani devletlerinde sistemleşmiş saltanat sistemiyle değiştiren anlayışlar kadın, çocuk, yaşlı ve engelliyi ikinci plana atan bir yaklaşım sergilemişlerdir.
Başlı başına bir röportaj konusu olan şiddet kavramı hakkında kısaca şunları söyleyebiliriz.
Şiddetin temeli bebeğin anne karnına düştüğü andan itibaren başlayan 0-7 yaşta kişiliğin oluştuğu zamanda atılır. Ne gariptir ki 0-7 yaşta şiddetin temellerini oluşmasında annenin ve babanın payı büyüktür.
Anne özellikle 0-2 yaşta bebeğinden asla ayrılmamalı, çocuğunu emzirmeli, göğsüne bastırarak şefkat, merhamet, muhabbet ve özgüveni aşılamalıdır.
Oral fiksasyon tabiri annelerin ve babaların çok iyi bilmesi gereken bir kavram.
Oral dönemde özellikle anne ve babadan mahrum büyüyen çocukta oral fiksasyon gelişiyor ve sonuçta bu sendrom başta şiddet olmak üzere tüm olumsuzlukların kaynağını teşkil ediyor.
Evde 0-7’de anne ve babasından şiddet görmeyen çocuk şiddet uygulamaz.
Uçan terlik kutsaldır anlayışının, okulda, işyerinde ve asker ocağında şiddetin tüm kalıntılarının kazınması gerekiyor.
Bana göre anne aile ve çocuk yetiştirmede babadan en az 3 kat daha önemlidir. Yuvayı dişi kuş yapar, idare eder ve onarır. Erkeğin kavvamlığı aileyi dış etkenlere karşı korumak ve ailenin temel ihtiyaçları konusunda etkin rol almakla mümkündür.
Bu sebeple Peygamberimiz,’kime iyilik edeyim ey Allah’ın Resulü’ diye soran sahabesine üç defa ‘annene’ dedikten sonra dördüncüde ‘babana’ ifadesini kullanmıştır.
6284 sayılı kanun kadına şiddeti önlemek yerine tersinden teşvik ediyor, derhal uygulayıcıların görüşlerine başvurularak değişiklikler yapılmalıdır.
Bu konuda onlarca makale yazdım. İlgilenenler www.cemilpasli.com dan bu konuyla alakalı makalelere ulaşabilirler.
İzzet Irmak: Sizce siz nasıl bir aile babasısınız? Aile iletişiminde özel olarak dikkat ettiğiniz hususlar neler?
Cemil Paslı: Aileyi bir sistem üzerine kurarken 9 S tespit ettim. Bunlardan 3 ana taşıyıcı kolon. 6 S de destek kolonları. Ana taşıyıcı 3 S: Sohbet (iletişim), Sevgi ve Sabır.
Sevgi de sabırlı değilseniz eşiniz ve çocuklarınızla iletişimi, sohbeti sağlıklı devam ettiremezsiniz.
Zira kendi kişiliğini geliştirmek için özellikle babaya ve anneye yaslanacak, onu zorlayacak çocuklarımızla sağlıklı ve sürekli iletişim ancak sevgi ve sabırda devamlılık ve bunun böyle olacağını, işin fıtratının bu olduğunu bilmek ve kabullenmekle mümkün.
Ailede asıl olan ‘haklı olma’ çabasından ziyade ‘faziletli olma’ çabası ön planda tutulmalı ve bu durumda en çok fedakârlığı babalar yapmalı.’Veren el alana elden üstündür’ ,’Münakaşadan haklı bile olsa vazgeçmedikçe kişinin imanı tamam olmaz’ der Allah Resulü.
Her aile ferdi şu cümleyi haykırmalı: ‘Ben haklı değil mutlu olmak istiyorum’. Kaldırımlar ve cezaevleri haklı olduğuna inanan ama mutsuz insanlarla dolu.
İzzet Irmak: Kitap okuma, araştırma ve yazma alışkanlığı az olan bir toplumuz maalesef. Bunun çok çeşitli sebepleri olabilir tabii. Mesela ortalama her on yılda bir darbelere maruz kalmamız ve her darbede ilk olarak kitapların yasaklanması bunda etkili olabilir. Lisede iken çok kitap okuyan bir arkadaşım birden kitap okumayı bırakınca merak edip sormuştum cevabı çok ilginçti: “ailem başıma bir iş gelmesini istemiyor.” Demişti. Okumak üzerine siz ne düşünüyorsunuz?
Cemil Paslı: ‘’Yazmak; tarihe kayıt düşmek, bizden geriye bu kubbede hoş bir seda bırakmak, bir sadaka-yi cariye imkânı arama çabası benim için’’ Her ferdin okumayı önce kendi hayatında yansıtması ve göstermesi gerekiyor. Davranışlar bulaşıcıdır, olumlu ya da olumsuz fark etmez.
Üç okumadan geçen günden sonra konuşmalar anlamsızlaşır(Hz. Ali), Okumadığın gün karanlıktasın(Nuri Pakdil),Okumak özgürlüğe uçmaktır(Aliya İzzet Begoviç) Bizler okumalı ve okuduğumuzu aileden topluma göstermeliyiz.
Kitabı görünür, kolay ulaşılır hale getirmeliyiz, kitap sayısı ileri gelişmişliğin tarihin bütün dönemlerine birbiriyle bağlantılı olduğunu asla unutmamalıyız.
İzzet Irmak: Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz. Çalışmalarınızda başarlar diler, ülkemize ve toplumumuza güzel değerler katmasını dileriz.
Cemil Paslı: Ben Teşekkür ederim. Kültür mirasımıza sunduğu katkı ve ilkeli duruşu ile www.defterk.biz‘e yayın hayatında başarılar dilerim.
(Söyleşi için İzzet Irmak Bey’e teşekkürler…)