Varlık gemisi ancak bilgi denizinde yüzer.
Ontoloji binası sadece epistemoloji temelleri üzerinde yükselebilir.
Maddesi değersiz, ruhuyla ön planda beşeri insan yapan tek değer bilgidir.
Beşer, “esmanın manası” kendisine öğretildiği için insan hatta halife oldu:
“Bir zamanlar Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde (hükümlerimi icra edecek) bir halife (etkili ve yetkili olmaya elverişli insan) yaratacağım.” buyurmuştu. Melekler de: (Ya Rab!) “Seni övgüyle yüceltip takdis eden bizler dururken, orada bozgunculuğa ve yozlaşmaya yol açacak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler. (Allah da) şöyle buyurdu: “Muhakkak ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim. Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini/özelliklerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek: “Dedikleriniz doğruysa haydi bunların özelliklerini bana söyleyin bakalım!” buyurdu. (Onlar) dediler ki: “Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Gerçekten (her şeyi) hakkıyla bilen, (her şeyi) hikmetle yapan yalnız Sensin.” Bakara, 2/30-32.
Bilmek, var olmaktır.
Bilmiyorsan yoksun.
Beşer eğer bilmez ve öğrenmez, epistemolojiye dayanmazsa; hazır bilgi ile donatılmış, yaratılış hikmetleriyle paralel hazır bilgi programları yüklenmiş hayvanlardan daha aşağı bir derekeye düşecektir:
“Andolsun ki, birçok görünen ve görünmeyen iradeli varlıkları (yaptıkları yüzünden) cehennemlik kıldık. Onların kalpleri var fakat (hakkı) anlamazlar, gözleri var fakat (gerçeği) görmezler, kulakları var fakat (doğruyu) duymazlar. Onlar hayvanlar gibidirler. Hatta hayvanlardan da sapıktırlar. Onlar gaflet içindedirler.” A’raf, /179.
Bu sebepten ilk olarak “oku” denildi iki kez ve “kalem”le bilginin kaydedilmesi emredildi.
“Oku” ile başlayan ilk sureden sonra “kalem” e yemin edildi.
Hiçbir beşer okumadan insan olamaz, insan kalamaz.
Okuduğun kadar bilgiye, yazdığın kadar esmanın manasına vakıf olacaksın.
Hz. Süleyman(a.s.) huzurunda yapılan Belkıs’ın tahtının getirilmesi müzakeresinde yine “ilim” kazandı:
“Cinlerin elebaşlarından bir ifrit (kuvvetli bir cin): “Sen şu oturduğun yerden kalkmadan önce o tahtı sana getiririm. Hem bu işi başaracak gücüm var ve hem de bu konuda güvenilir bir kişiyim (bana inanabilirsin)” dedi. Kendisine bilgi verilen kimse (Süleyman, demek sen o tahtı ben yerimden kalkmadan bana getirebilirsin öyle mi?): “Gözünü açıp kapamadan o tahtı sana getireyim” dedi. (Süleyman daha sözünü bitirmeden) tahtı önünde kurulu bir biçimde görünce: “Bu, şükür mü edeceğim yoksa nankörce mi davranacağım diye beni sınavdan geçirmek isteyen Rabbimin bana yönelik bir lütfudur. Kim şükrederse kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, yüce Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ve bağışı karşılıksızdır” dedi.” Neml, 27/39-40.
Hz. Peygamber (s.a.v.) gönderilişinin hikmetini açıklarken ilme ve ilim öğretmeye atıfta bulunur:
“Allah beni sıkıntı verip zorlaştırıcı olarak göndermedi. Beni ancak kolaylaştırıcı bir öğretmen olarak gönderdi.” Müslim, Talâk, 29.
Gazzali, varlık mertebelerini sıralarken kurduğu cümleye ilk olarak “ilim/alim” ile başlamıştır:
“İnsanlar helâk oldu; âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu; ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu; ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar. İhyâu ulûmi’d-dîn, 3/414, 4/179, 362.
Hasılı: Epistemoloji mi, ontoloji mi önceliklidir?
Sorusuna bizim cevabımız; asıl ve öncelikli olan epistemolojidir.
Epistemology/Ontology
The ship of existence only floats in the sea of knowledge.
The ontology building can only rise on the foundations of epistemology.
The only value that makes a human being in the foreground with its spirit is knowledge.
Beşer became a human and even a caliph because he was taught the meaning of “esma”:
“Once your Lord said to the angels: “I will create a caliph (man who is able to be effective and authoritative) on earth (who will execute my decrees).” he had commanded. And the angels said: (Lord!) “Will you create someone who will cause mischief and corruption and shed blood while we stand there who glorify and sanctify you?” they said. (Allah) said: “Indeed, I know what you do not know. Allah taught Adam the names/characteristics of all beings. Then, showing them to the angels: “If what you say is true, tell me their characteristics!” he commanded. They (they) said: “You are great, we have no knowledge other than what You have taught us. Indeed, You are the only One who knows (everything) well and does (everything) with wisdom.” Baccarat, 2/30-32.
To know is to exist.
If you don’t know, you don’t exist.
If human beings do not know and learn, if they are not based on epistemology; animals equipped with literal knowledge and loaded with literal programs parallel to the wisdom of creation will fall into a lower category:
“Indeed, We have made many visible and invisible willed beings (because of their deeds) Hell. They have hearts but they do not understand (the truth), they have eyes but they do not see (the truth), they have ears but they do not hear (the truth). They are like animals. They are even more perverted than animals. They are in negligence.” A’raf, /179.
For this reason, “read” was said twice at first, and it was ordered to record the information with a “pen”.
After the first sura that started with “Read”, the “pen” was sworn.
No human being can be human without reading, no human can remain.
You will know as much as you read and the meaning of the name as much as you write.
Hz. He gained “knowledge” again in bringing the throne of Belkıs in the presence of Sulayman (a.s.):
“One of the ringleaders of the jinn is an ifrit (a mighty jinn): “Before you get up from where you are sitting, I will bring that throne to you. I have the power to succeed in this job and I am a reliable person in this regard (you can believe me)” he said. The person who was informed (Süleyman, so you can bring that throne to me before I get up from my place?): “Let me bring that throne to you without blinking.” When he saw his throne (without finishing his speech) (without finishing his speech), he said: “This is a favor of my Lord, who wants to put me to the test as to whether I will be grateful or be ungrateful. Whoever is grateful is grateful for himself. And the one who is ungrateful should know that the Almighty Allah does not need anything and his donation is free of charge.” Humid, 27/39-40.
Hz. While explaining the wisdom of the Prophet’s (s.a.v.) sending, he refers to science and teaching:
“God did not send me as a troublemaker. He only sent me as a facilitating teacher.” Muslim, Talaq, 29.
While listing the levels of existence, Ghazali first started his sentence with “ilm/scholar”:
“People perished; scholars are exceptional. Scholars were also destroyed; Except for those who act with knowledge. Those who worked were also destroyed; except those who are sincere. As for those who have sincerity, they also face a great danger. Ihyau ulûmi’d-din, 3/414, 4/179, 362.
In short: Does epistemology or ontology take precedence?
Our answer to your question; The main and primary is epistemology.
(insaniyet.net sitesinde yayımlanmış olan yazımdır.)