- Camilerin sadece ‘adult man education-yetişkin erkek eğitimi’ formasyonunda olduğu, 4-7,7-12,13-18,19-60 ve 60+ yaşı aralığıyla beraber özürlü ve kadın başlığı altında ki communuty (cemaatlere) hitabet edecek şekilde ve kadın, engelli her açıdan yeniden dizayn edilmesi gerektiği,
- Din görevlilerin caminin dışında mahalleye yönelik hizmetler geliştirmesi gerekliliği, esnafı ve cami cemaatini yaşam alanında ziyaret etmesinin yanında bu şekilde faaliyet gösteren din görevlilerinin ödüllendirilmesi ve rol-model olarak sunulması,
- 11. asırda medreselerin kurulmasıyla çok aktif olan camilerin geri çekildiği, tekrar aktive edilmesinin zarureti,
- Genel eğitimcilerin din ve ahlaki, din eğitimcilerinin de sistematik ve bilimsel usulleri ihmal etme haklarının bulunmadığı,
- Hayat boyu öğrenimim ilkesinin en çok din eğitimcilerini ilgilendirdiği,
- Geleceğin din eğitiminin aile temelli olacağı,
- 2002 yılındaki araştırmaya göre din eğitimi, genel eğitim içerisinde %3 (144 saat) olarak yer aldığı, Avrupa’da bu oran %10 olduğu,
- Çocukların eğitimi ‘konu’ merkezli, yetişkinlerin eğitimi ise ‘problem’ merkezli olduğu, Kuran ayetlerinin nüzulünde bu ilkenin çok fazla görünür olduğu ve din eğitimi kime veriliyorsa bu ilkeden hareket edilmesi gerekliliği ,
- Yetişkin için zaman harcamanın, para harcamak kadar önemli olduğu, din eğitimi programları yapılırken bu esasın göz önünde tutulması gerçeği,
- Batıda yaşam boyu eğitim ekonomik gerekçelerle gündeme geldi. Bize hizmet içi eğitim olarak yansıdığı,
- Sinema ve tiyatronun irşad ve tebliğ filmleri formatıyla din eğitiminde kullanılması gerektiği,
- Sinemanın etkinliği ile ilgili ‘Şaban’ isminde olan çok hızlı azalma örneği,
- Bu anlamda ‘Benin adım sam’ adlı filmin örnek olarak mutlaka izlenmesi tavsiyesi,
- Takvimin din eğitiminde önemli bir yere sahip olduğu,
- Din eğitimi yapanların bio-psiko-sosyal olan insanın 3 özelliğinde de hitap etmesi gerektiği,
- Engelliler ilmihalinin hazırlanması gerektiği,
- %12 engelli nüfusa sahip ülkemiz din hizmetleri için özürlü ve yaşlı din hizmetleri daire başkanlığın oluşturulmasının önemi ,
- Camilerde ‘engelli köşelerinin’ oluşturulması.
- Batıda cezaevindeki hizmetlerin cezalandırıcı yaklaşım, faydacı yaklaşım ve onarıcı adalet olarak 3 temel yaklaşım olduğu, bu üçünde de din eğitimine ihtiyaç duyulduğu,
- Her cezaevinde vaiz ve vaiz odası olması gerektiği ve onlar için ‘ceza infaz evleri rehber kitapçığı hazırlanması,
- Tutuklular en fazla 3 kitap bulundurabildiği için, bir sayfa Arapça, diğer sayfa Türkçe kitapların gerekliliği,
- Onarıcı adalet alanında Denetimli Serbestlik Müdürlükleriyle de müftülüklerin çalışması,
- Stratejik hataların taktik hamlelerle giderilemeyeceği gerçeğiyle, din eğitiminde stratejinin çok iyi ve ayrıntılarıyla belirlenmesinin önemi,
- Bir çok konuda kavramlarımızı oluşturamadığımız için batılı kavramları kullanıyoruz. Oysa onlar bizim ihtiyaçlarımıza cevap vermiyor. Dolayısıyla kendi kavramlarımızı üretmek zorunda olduğumuz gerçeği,
- Avrupa’da kilise siyasetten uzaklaştırılmış ama sosyal hayattan uzaklaştırılmamıştır, bizde ise hem siyaset hem de sosyal hayattan uzaklaştırılmaya çalışılmaya çalışıldığı ve bir derece başarılı olduğu gerçeğinin bilinmesi,
- Tıbbi sosyal hizmet bakım hizmeti kadar manevi sosyal hizmetinde ehemmiyetli olduğu,
- Zenci sahabenin ‘zenciler cennete girebilir mi ?‘ ile ifade ettiği dışlanma ve ötekileşmeye peygamberin yaptığı + cüce sahabe cüneybe yaptığı (zina etmeme müsaade et ya Resullüllah sorusu ve peygamberin cevabı) ve ihtiyar bir kadına ‘ihtiyarlar cennete gidemez’ (herkes genç olarak cennete gidecek , bu yaşlılık geçecek sabret) sözüyle yaptığı sosyal rehabilitasyon örneklerinin çoğaltılarak din eğitiminde kullanılması,
- Özellikle yaşlılarımız açısından ‘biraz sonra kıyamet kopacak olsa da elinizde ki ağacı dikin’ sözüyle hayatın son saniyesine kadar değerlendirilmesi gereken, asla bırakılmaması gereken bir zaman dilimi olduğu gerçeği,
- Camilerin A, B, C, D, E şeklinde personel, imkan ve cemaate sunduğu imkanlara göre tasnif edilmesi, bazı camilerin 7/24 gün/saat açık tutulması ihtiyacı,
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı yuva,yurt,çocuk ve sevgi evi, huzurevi ve rehabilitasyon merkezlerinde din eğitimin protokolden ziyade yasal alt yapıya kavuşturulması ve bu kurumlarda, hastanelerde ve cezaevlerinde din eğitimi verecek personeli yetiştirebilecek bölümlerin İlahiyat fakülteleri bünyesinde açılması zarureti,
- Din eğitiminde dayaktan (darebe) kaçınmamız ve darb-ı mesel iyi örnek olmamız gerçeğinin üzerinde durulması lüzumu,
- İlk dini eğitimin ailede verilemesi gerektiği ve bunun davranışsal (darebe=misal, örnek olma) şekliyle çocuğa yansıtılması,
- Okul öncesi din eğitimi konusunda berraklık olmadığı ve sadece bu konunun müstakil bir sempozyumla ele alınması gereği,
- Çocukların hayatta her şeyi bir oyun olarak algıladıkları, namazda azarlanan çocuğun ‘ben bun oyunu sevmedim’ düşüncesine kapılacağı gerçeği,
- Çocuklarınızı 7 yaşına geldiğinde namaz kılmasını öğretin, 10 yaşına geldiğinde kılmazlarsa çeşitli metodlar uygulayarak kılmasını sağlayınız. Bu yaştan sonra da yataklarını ayırın’ olarak anlaşılması gerektiği,
- Din eğitiminin varlığı ve zaruretini tartışırken niteliğini ihmal ettik,
- Ashabı kehf gibiyiz, onların paraları (güncel olmadığı için) nasıl işe yaramadıysa bizim din eğitiminde kullandığımız bilgi ve metotlarımız da derhal güncellenmeli,
- Çocuklarımız tablete geçtiği için bilgisayar ortamına uygun din eğitimi materyalleri derhal aktarılmalı,
- 12.500 Kuran kursunda 500.000 kişi okuyor, 350.000 kadın, 150.000 erkek. 20 milyon öğrenci olduğu düşünülürse bu rakamların çok düşük olduğu gerçeği,
- Kuran kursları örgün eğitime asla alternatif olarak sunulmamalı, talep edenler için takviye mahiyetini içerisinde barındırmalı,
- Din eğitimini düşünürken, misakı milliden çıkıp tüm gönül coğrafyamız esas alınmalı,
- İrfansız ilim kütük, ilimsiz irfan ise güdüktür,
- Gönül naklinin kalp naklinden önemli olduğu,kalp naklinin sadece dünyayı gönül naklinin ise hem dünya hem ahreti kurtardığı gerçeği, dile getirildi.
45 tebliğ, 45 müzakerenin konuşulduğu ‘Yaygın Din Eğitimi Sempozyumu’ din eğitiminin alanının ne kadar genişlediğini de ilgililere ispat etti. Daha önce çok denilen 55 İlahiyat Fakültesinin ihtiyacı karşılayamayacağı, Fakültelerin hem nitelik hem de nicelik olarak kendilerini gözden geçirmeleri sonucu ortaya çıktı.
Sempozyum ‘bilgi şöleni’ demek dostlar. Bu aktardığım notlarım daha çok ‘Camii dışı hizmetlerin konuşulduğu B salonundan. Cami, Kuran Kursu ve Hafızlık konularının konuşulduğu A salonunda neler konuşulduğunu sempozyum kitabı basılınca öğreneceğiz. 3 gün boyunca aklımız, kalbimiz gönlümüz bilgiye doldu. Umarım konuştuğumuz ve kayda geçirdiğimiz hakikatler hayata yansır. Çünkü faydasız ilimden Allah’a sığınırız.