Özellikle çevre ve orman ile ilgili gün ve haftalarda çokça duyduğumuz bir Peygamber sözü dür yazımızın başlığı..
Tabii ki fidan dikmek çok ama çok önemlidir. Ama bu gibi hadisler çok daha başka anlamlarla doludur. Peygamberimizin birçok mükemmel sıfatlarından birisi de ‘az sözle çok manayı ifade etme’ sıfatıdır. O, bir cümleyle zahiri manasının yanında birçok farklı manaları da ümmetine ders vermiştir
‘Kıyamet biraz sonra kopacak olsa da elinizde ki fidanı dikin’ ey ümmetim demek; hiçbir şeyi ertelemeyin, her şeyi zamanında ve gecikmeden yapın, size verilen en kıymetli sermaye olan zamanı son saniyesine kadar değerlendirin, dinde, kulluktan emeklilik olmayacağını bilin, bir işte yorulunca başka bir işe yönelim, asla işsiz güçsüz kalmayın, yaşlandım ben ne kadar vaktim kaldı ki demeyin, ömrün her dönemini –özellikle- son zamanlarını iyi yaşayın, güzel bir finalle rabbinize yürüyün demektir.
‘Amellerin en makbulü vaktinde kılınan namazdır’ sözüyle Peygamber; tabii ki kâinatta imandan sonra en büyük hakikat ve ibadet olan namazın vaktinde kılınmasını kast eder, ancak aynı zamanda, Müslümanın yapması gereken her işi vaktinde yapması gerektiğini, zamana, randevulara çok dikkat etmesi gereğini, zor işin vaktinde yapılmayan kolay işi olduğunu, işleri biriktirenlerin ve erteleyenlerin helak olduğu gerçeğini ümmetine ders verir.
Kurban kesiminde teferruata girer Peygamber: ’Kurbanlık hayvanın tüm uzuvları sağlıklı ve tam olsun, bıçağınızı keskinleştirin işin ehli yapsın, hayvanın gözünü bağlayın, kanı için toprakta bir yer açın, … ve en son yaptığınız işi TAM yapın’ sözüyle tamamlar. Bu bize ‘ey Müslümanlar yapacağınız her işi önce en güzel şekliyle öğrenin ve eksiksiz vaktinde tam yapın” manasını bildirmektedir.
Kabirde gördüğü bir şekil bozukluğunun giderilmesi talimatını verir. Sahabenin ölüye bu şekil bozukluğunun ne zararı olduğu sorusuna ‘diriye zararı var ‘ diyerek dinin sanat ve estetiğe ne kadar önem verdiğini anlatır.
Seferden dönünce evlerinize dağılmadan önce mescitte nafile namaz kılmayı tavsiye etmesi, eve ana kapıdan girmeyi önermesi, tecessüs ehli olmayın, ziyaretlerinizde mümkünse önceden haber verin, baskın şekliyle yapmayın manalarını bize hatırlatmaktadır.
‘Bir kavmin efendisi o kavme hizmet edendir ‘ sözüyle, muazzam bir ders verir insanlığa. İktidar maddi, otorite manevi bir kavramdır. Maddi olarak bir iktidar konumunu işgal edebilirsiniz ama o konumda otoriteniz olsun istiyorsanız, o konumu insanlara hizmet aracı olarak kullanacaksınız. Ev içinde, toplumda, devlette efendi olmanın yolu hizmetten geçiyor. İnsanların kalbine taht kurmanın, yaratıcılarının memnun etmenin yolu hizmette önde olmakla mümkün. ’Sizin en hayırlınız insanlara en faydalı olanınızdır.’
‘Cennet (anahtarı) annelerin ayağının altındadır’ sözüyle bir toplumun kadına verdiği değer ve önemle paralel değer ve öneme sahip olduğunu ifade etmenin yanında; ana, anayasa, anayol, anadil, ana fikir düzgün değilse bir memlekette diğer işlerin düzgün olmayacağını anlatıyor. Anneyi eğitmeden, toplumu, eğitmenin mümkün olmadığı mesajını veriyor. Dünyada her başarılı insanın arkasında anne ya da eş mutlaka bir kadın bulunduğu manasını hatırlatıyor.
Başka birçok misal verilebilir konuyla ilgili olarak. Ama ‘arife işaret yeter’ kaidesiyle arif okuyucularıma güvenerek kısa kesiyorum.
Global bir köy olan dünyada diğer din ve kültürlerin ağır baskıları altında yaşayan Müslümanlar olarak bizler, kendi dinimizi, kitabımızı, peygamberimizi yukarıdaki bakış açısıyla yeniden okumamız gerekiyor. Ve özellikle sosyal hayatımızda yaşadığımız birçok yanlışı görmek, tespit etmek ve ayıklamak zorunluluğumuz var. Kuran ve sünnet çerçevesinde kendimize, her işimize, her şeyimize format atmak hepimizin başlıca görevi diye düşünüyorum.