BÜYÜK SENARYONUN NERESİNDEYİZ ???

İmanımızın gereğidir ve inanırız ki ;

insanlar zulüm eder/edebilir ama Kader mutlaka adalet eder.

Müslüman başına gelen her olayda önce Rabbine döner ve durumu anlamaya çalışır.

‘Ey rabbim, senin adaletinden şüphem yok. Bu bana gönderdiğin musibetin hikmeti ne olabilir, ben hangi amelimle kadere fetva verdim ki bu olay başıma geldi’ diye düşünür inanmış bir insan.

Peygamberimiz; ‘’Bir müminin başına bir musibet geldiğinde ve o musibetle bir kısım kayıplar yaşadığında tevekkül ve teslimiyetle ‘inna lillah ve inna ileyhi raciun=Biz ondan geldik ve ona dönücüleriz’ Bakara,2/156 derse Allah o musibetle kaybettiklerinden daha iyisini,daha hayırlısını verir’’ buyurmuştur.

Hatta bu hadisi duyan Ümmi Seleme eşi vefat ettiğinde bu sözü söyler ve düşünür.’Ebu Seleme’den daha hayırlı kim olabilir ki ?’ Allah Resulünden teklif geldiğinde imanı bir kat daha artmıştır Ümmü Seleme’nin.

Bediüzzaman Said Nursi vasiyeti diyebileceğimiz ‘Konuşan Yalnız Hakikattir’ başlıklı risalesinde Müslüman,ihlas ve kadere iman konusunu kendi hayatından misallerle anlatır.

Allah’ın dinine hizmetin olmazsa olmazlarını anlatır. Ve insanların açık zulmüne rağmen oralara takılmadan kaderin şefkatli sillelerinin hayatını nasıl yönlendirdiğini izah eder.

‘’Risale-i Nur’da ispat edilmiştir ki, bazen zulüm içinde adalet tecellî eder. Yani, insan bir sebeple bir haksızlığa, bir zulme mâruz kalır, başına bir felâket gelir, hapse de mahkûm olur, zindana da atılır. Bu sebep haksız olur. Bu hüküm bir zulüm olur. Fakat bu vâkıa adaletin tecellîsine bir vesile olur. Kader-i İlâhî başka bir sebepten dolayı cezaya, mahkûmiyete istihkak kesb etmiş olan o kimseyi bu defa bir zâlim eliyle cezaya çarptırır, felâkete düşürür. Bu, adalet-i İlâhînin bir nevi tecellîsidir. ‘’ http://www.risaleara.com/oku.asp?id=3738

Rabbimiz bizim hangimizin nasıl amel edeceğini öğrenmek için (mülk, 67/2) büyük senaryo içinde bize de roller yazmış dostlar.

Yönetmen O , yapımcı O , ev sahibi mülk sahibi O , hayat veren , öldüren, aziz eden , zelil eden indiren, çıkaran O.

Bize düşen aynı memnuniyet ve teslimiyetle  yukarı çıkarken TEKBİR getirmek , aşağı inerken TESBİH etmek.

Attığımız zaman atan biz değiliz (enfal,8/17) , konuştuğumuz zaman konuşan biz değiliz, kazandığımız zaman kazanan biz değiliz. Bizim ki sadece kalpten , gönülden bir ‘İSTEME’ den ibaret.
‘’O gün , ne mal fayda verir ne de evlât.Ancak Allah’a kalb-i selîm,temiz bir kalp,ile gelenler o günde fayda bulur.’’ Şuara,26/88,89

Büyük Senaryo da ki rolümüz bu dostlar.

Fücur ve takvanın ikisinin de yüklendiği (Şems,91,7-10) ruhumuzda bizim görevimiz daima fücurdan içtinap ederek takvayı seçmeye çalışmak.

Peki şaşar , yanılır, hata eder fücuru seçersek ne yapacağız ?

Adem babamız ve Havva annemiz gibi ‘’Rabbimiz! Kendimize yazık ettik; bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen biz kaybedenlerden oluruz.” Araf,7/23 diyeceğiz.

İblis gibi hata  da ısrar eder ve savunmaya geçersek ebedi felaketimizin yolunu açarız.

Son olayların içindeki başta nefsim olmak üzere bütün Müslüman kardeşlerime yaşadıkları hayata , içindeki bulundukları duruma bir de bu açıdan bakmalarını tavsiye ediyorum.

Bırakalım insanların ne yapıp ettiklerini , ya da ne söylediklerini.

Adil olan kadere dönelim cesaretle yüzüne bakalım ve diyelim ki;

‘’Ey adil kader ! Biz nerede hata yaptık ? ‘

Yarın çok geç olabilir

Hasibu gable en tuhasibu.

Hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çek.

Yorum Ekle