O sudan ya hiç içmeyin yada bir avuçla yetinin.

Tabut’un gelmesiyle İsrailoğulları Tâlut’un etrafında savaşa hazırlanmaya başladılar. Tâlut onların gençlerinden yaklaşık 70-80 bin kişi seçti. Tâlut ve ordusu Ad kavminden gelen Câlut ile savaşmak için Kudüs’ten ayrıldıklarında mevsim de hararetin çok olduğu bir zamandı. Tâlut ordusu ile hareket ederek çölü geçti ve ırmağa ulaştı.:Askerlerine biliniz ki, Allah sizi bir ırmak ile (Ürdün ve Filistin arasında suyu tatlı bir) imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir, dedi. İçlerinden pek azı hariç hepsi ırmaktan içtiler. Nitekim hükümdarı dinleyip sudan bir avuç alanlar hem kendileri, hem hayvanları, hem de hizmetçileri bu sudan içiyor ve suya kanıyorlardı. Suya saldıranlar ise; ancak susuzlukları ve hararetleri artıyor ve dudakları kararıyordu.Sudan içenler Tâlut’tan ayrıldılar ve nehri geçemediler. Onlar imtihanı kaybettiler. Tâlut ve iman edenler beraberce ırmağı geçince: “Bugün bizim Câlut ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yoktur, dediler. Allah’ın huzuruna varacaklarına inananlar: “Nice az sayıda topluluk çok sayıda topluluğu yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler”.

Tâlut’un emrine uyup, hiç içmeyen veya sadece bir avuç içip nehri geçen mü’minler iki kısma ayrıldılar.Bir kısmı; dünya hayatı ve malını seven ve tabiatında korku olanlar Câlut’un 100.000 veya 300.000 kişilik ordusunu görünce “Bugün bizim Câlut ve ordularına karşı savaşacak gücümüz yoktur ” dediler.

Diğer bir kısım yani: Allah yolunda ölüme aldırmayan, imanı kuvvetli cesur kimselerde, korkanlara karşı; “Nice az topluluklar, Allah’ın izniyle çok toplulukları yenmiştir.” dediler.

Bu ayetlerden çıkaracağımız pek çok dersler vardır.Bunlar, İmtihan ve tasfiye, Emre itaat, İmanın gücü, Allah’a tam bir teslimiyettir. Tâlut ve ordusunun nehirle imtihan olması gibi; hepimiz hayatımızın bir çok bölümünde imtihan olunmaktayız. Kazancımızda helali gözetmekle; yaşantımızda İslam’ın emirlerini yerini getirip-getirmemekle; haramlarından kaçmakla , başkalarını da uyarmakla hatta yöneticilerimizi seçmekle imtihan olunuyoruz.
“Zamanın gerçeği budur, herkes böyle yapıyor, hangi çağda yaşıyoruz, dünya küreselleşti, düşmana karşı koyamayız” gibi birçok söz bize mantıklı gelse de, Kur’an ve sünnete uymayan hiçbir kişi, cemaat, topluluk, millet gerçek kurtuluşa ve zafere ulaşamaz. Dünyada kazanmış görünse de ahiretini kaybetmiştir.O gün imtihan vesilesi olan ırmak, bugün karşımıza makam, mevki, para ve dünyalık zenginlikler olarak çıkmaktadır. Elbette bu imtihan her dönem ve topluluğa göre farklı şekilde kıyamete kadar devam edecektir.

Hidayet üzere iken, İlim ve Salih amellerle meşgul olurken de bu imtihan devam edecektir Zira, emre uyarak ırmağı gecen inananlar ,içtikleri su ölçüsünce tekrar “tasfiye” olmuşlardır. İnananlar arasında dünya hayatı ve malını seven, ölümden de korkanlar Calut’un askeri gücünü görünce “bugün bizim gücümüz yoktur” deyip savaşmak istememişlerdir.
Peygamber Efendimiz (sav) buyurdular ki: “Bir gün gelecek, her taraftan ümmetler (topluluklar) böcekler gibi üzerimize üşüşecek….”Biz dedik ki: O gün çok az mı olacağız ? Ya Resulallah! Peygamber (sav): O gün çok olacaksınız, fakat selin önündeki çer çöp gibi olacaksınız. O gün düşmanlarınızın kalbinden heybetiniz alınacak ve sizin kalbinize “VEHEN” yerleşecek.

-“Vehen” nedir Ya Rasülullah.
Dedi ki:
-“Dünya sevgisi ve ölümden tiksintidir.”

Talut’un ordusunda bulunan Hz. Davut’un da içinde bulunduğu Ahiretteki hesaptan korkan,Kuvvet ve Kudret sahibinin ancak Allah olduğuna iman eden, yardımın yalnız O’ ndan geleceğine inanarak tam bir teslimiyet ile emre itaat edenler nice az topluluklar çok topluluklara galip gelmiştir diyerek sadakatlerini gösterdiler. İtaatleri sebebiyle imtihanı kazanan az topluluk Calut’un ordusuyla karşılaşınca “tam bir teslimiyet”ile yardım için Allah’a yalvardılar.Bize düşen az da olsak Allah için Allah’ın dinini yüceltmek için çalışmaktır. Tüm işlerin yönetimi Mevla Tealanın dilemesine bağlıdır. “Sayısı az da olsa, Allah’ın yardım ettiği kişiler ”zelil“olmaz. Sayıları ve kuvvetleri çok da olsa, Allah’ın yardımsız bıraktığı kimseler “aziz” olamaz. Bedir ashabı da sayıca az olduğu halde Allah’ın yardımıyla zafere ulaşmıştır dediler.

Calut ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında, “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve (kalplerimizi cihada karşı kuvvetlendirerek) ayaklarımızı sabit kıl ve kafir kavme karşı bize yardım et.”dediler.Bakara suresi 251. ayet:“ Onları Allah’ın izniyle hemen bozguna uğrattılar. Davut (as) Câlut’u öldürdü. Allah O’na (Davud as) mülk ve hikmeti verdi. Ve O’na dilediğinden tam manasıyla öğretti. Allah’ın, insanların bazısını bazısıyla önlemeseydi, elbette yeryüzü fesada uğrardı. Fakat Allah alemlere lütufkardır.Düşman ordusuyla karşılaşınca Tâlut’un ordusunda bulunan delikanlı olan Davud sapanındaki taş ile Calut’u öldürdü.Ordusunu kısa zamanda bozguna uğrattılar.Allah’ü Teala Davut’a hem hükümdarlık, hem de peygamberlik vererek Zebur’u indirdi.

Kıssa bu ya.Hissesini alanlara selam olsun…

Yorum Ekle