Bayram ziyaretlerinde dikkatimi çekti. Vefatlar , hastalıklar , kazalar hikaye edildi. Kısaca bir çok hanede çeşitli musibetlerin yaşandığı dikkatimi çekti.
Nimetler nasıl şükrü istiyor , musibetlerin ilacı da sabır. Terazinin iki kefesi ikisi de hayır bakımından eşit. Ve hepsi hamd kapsamında. ‘Küfür ve dalalet hali hariç her halimize hamd olsun ey rabbim (elhamdulillahi ala külli hal sivel küfri ved-dalal’ demek kulluğumuzun gereği.
Musibetin kula gönderilmesinin iki hikmeti var:
1.Derecesinin artması ve imtihan-denemek için: ’ En şiddetli belalar önce enbiya sonra evliya sonrada derecelerine göre diğer insanlara gelir’ diyor Allah’ın Resulü.
‘O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.’ Mülk,67/ 2 , ‘ Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!’ Bakara , 2/155
2.İlahi ikaz , uyarı: ’Umulur ki, Rabbiniz size merhamet eder, fakat siz (bozgunculuğa) dönerseniz biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz. Biz, cehennemi kafirler için bir kuşatma yeri kıldık.’ İsra , 17/8 , ‘O sabredenler, kendilerine bir belâ (musibet) geldiği zaman: Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler.’ Bakara , 2/156
Peygamberimiz bir Müslüman rabbinin gönderdiği bir musibetle emanetine verilen bir değerini kaybettiğinde ‘inna lillah ve inna ileydi raciun (biz Allah’tanız ve yine ona döneceğiz)’ der ve musibeti sabır ve teslimiyetle karşılarsa Rabbi ona o kaybettiğinden daha değerli ve hayırlısını mutlaka verecektir’ der. Ümmi Seleme Validemiz Ebu Seleme ile evliyken bu hadisi duymuştu. Eşi ilk hicret edenlerden saffı evvel den çok kıymetli bir sahabe idi. Ebu Seleme vefat edince Ümmü Seleme ‘inna lillah ve inna ileyhi raciun’ dedi. Ama Ebu Seleme ’den daha hayırlı ve kıymetli kim olabilir ki ? diye düşünmeden edemedi. Resulullah evlenme talebini ilettiğinde manaya teslim oldu.
Musibeti değerlendirirken Bediüzzaman Said Nursi’de her , iki yönünde de şöyle dikkat çekmiştir. Mer’ayı tecavüz eden koyun sürüsünü çevirtmek için çobanın attığı taşlara musâb olan bir koyun, lisan-ı haliyle, “Biz çobanın emri altındayız. O bizden daha ziyade faydamızı düşünür. Madem onun rızası yoktur, dönelim” diye kendisi döner, sürü de döner.Ey nefis! Sen o koyundan fazla âsi ve dâll değilsin. Kaderden sana atılan bir musibet taşına mâruz kaldığın zaman, “Biz Allah’ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz.” Bakara Sûresi: 2,156. söyle ve merci-i hakikîye dön, imana gel, mükedder olma. O seni senden daha ziyade düşünür.
Musibetle ilgili en önemli husus şikayet etmemektir. Bediüzzaman Musibete karşı durumumuzu işlerken şu reçeteyi önerir
‘Sabır üçtür:
Biri: Mâsiyetten (günahlardan) kendini çekip sabretmektir. Şu sabır takvâdır ; “Allah takvâ sahipleriyle beraberdir.” Bakara Sûresi , 2:194 sırrına mazhar eder.
İkincisi: Musibetlere karşı sabırdır ki, tevekkül ve teslimdir. “Muhakkak ki Allah tevekkül edenleri sever.” Âl-i İmrân Sûresi, 3,159 “Muhakkak ki Allah sabredenleri sever.” (Âl-i İmrân Sûresi, 3, 146) şerefine mazhar ediyor. Ve sabırsızlık ise Allah’tan şikâyeti tazammun eder. Ve ef’âlini tenkit ve rahmetini itham ve hikmetini beğenmemek çıkar.
Evet, musibetin darbesine karşı şekvâ suretiyle elbette âciz ve zayıf insan ağlar. Fakat şekvâ Ona olmalı; Ondan olmamalı. Hazret-i Yakup Aleyhisselâmın “Ben derdimi de, üzüntümü de ancak Allah’a şikâyet ederim dedi.” (Yusuf Sûresi ,12,86.) demesi gibi olmalı. Yani, musibeti Allah’a şekvâ etmeli; yoksa Allah’ı insanlara şekvâ eder gibi “Eyvah! Of!” deyip “Ben ne ettim ki bu başıma geldi?” diyerek âciz insanların rikkatini tahrik etmek zarardır, mânâsızdır. Musibetlere karşı sabırdır ki, tevekkül ve teslimdir. -4- şerefine mazhar ediyor. Ve sabırsızlık ise Allah’tan şikâyeti tazammun eder. Ve ef’âlini tenkit ve rahmetini itham ve hikmetini beğenmemek çıkar.
Üçüncü sabır: İbadet üzerine sabırdır ki, şu sabır onu makam-ı mahbubiyete kadar çıkarıyor, en büyük makam olan ubudiyet-i kâmile cânibine sevk ediyor.
El mühim : Her an denendiğimizi unutmadan esas duruşumuzu bozmadan sabırla son nefese kadar aynı şuur ve bilinçle ömrü tamamlamak gerekiyor.