Kişiliğini makam ve mevkii üzerine bina edenler…

‘Kişiliğini makam ve mevkii üzerine bina edenler , makamlarını kaybedince kişiliklerini de kaybederler.’

Ahmet Davutoğlu Bakanımız lider kişi , kurum ya da ülke olmak için 3 kazanıma sahip olmamız gereğini ifade eder:

1.Özgüven

2.Zihni arka plan

3.Sosyal network

Özgüven insanın kişiliğine bağlı en büyük varlığıdır. Diğer sayılan tüm vasıfları ‘0’ özgüveni ise o sıfırların başına getirmemiz gereken ‘1’ dir.’1’ olmadan sıfırların fazlalığı herhangi bir anlam ifade etmez. Bir insanda özgüven yoksa diğer vasıflar onu değerli yapmaz.

Malum ‘ustalık eseri’ söz konusu.Makam ve mevkiiler sürekli el değiştiriyor.Gidenler gelenler.Baş döndürücü bir trafik yaşanıyor bu günlerde.

Makam ve mevkilere gelenlere bir hatırlatma olsun , ayrılanlar da kırıp döktükleri varsa telafi etmeleri konusunda belki katkımız olur ümidiyle bu yazıyı yazıyorum.Çünkü ‘kul hakkı’ dinimizde çok üzerinde durulan ve namazın,haccın,orucun  ya da başka bir amelin silmediği ancak helalleşerek ve hakkını ihlal ettiğiniz kişiyle kendi aranızdaki bir mesele.

‘Hepiniz çobansınız. Emriniz altındakilerden mesulsünüz.’ Makam ve mevkiiler bu anlamda emrimiz altındakileri genişleten iyi yaptığımızda sevabı bol , kötü yaptığımızda günahı ağır yerler. Bir Müslüman bir çobanlığı kabul ederken (bir makama gelirken) çok hassas bir şekilde hesabını kitabını yapmalıdır.

Bu mesuliyetin farkında olan Hz. Ömer oğlu Abdullah b. Ömer için, halifelik teklif edenlere ‘bir evden bir kurban yeter’ demiştir.

Bir kez daha merhum M. Akif Ersoy’un dilinden Mülk’ün temeli olan Adaletin timsali Hz. Ömer’i dinleyelim:

(…) Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin?

Yarın huzûr-i İlâhide, kimseler, Ömer’in

Şerîk-i haybeti olmaz, bugünlük olsa bile;

Evet, hilâfeti yüklenmeyeydi vaktiyle.

Bir ihtiyar kan bî-kes kalır, Ömer mes’ûl!

Yetîmin, girye-i hüsrân alır, Ömer mes’ûl!

Bir âşiyân-ı sefâlet bakılmayıp göçse:

Ömer kalır yine altında, hiç değil kimse!

Zemîne gadr ile bir damla kan dökünce biri:

O damla bir koca girdâb olur boğar Ömer’i!

Ömer duyulmada her kalbin inkisârından;

Ömer koğulmada her mâtemin civârından!

Ömer halife iken başka kim çıkar mes’ûl?

Ömer ne yapsın, İlâhî, beşer zalûm ü cehûl!

Ömer’den isteniyor beklenen Muhammed’den…

Ömer! Ömer! Nasıl aldın bu bârı sırtına sen?(…)’

  • Bir mazlumun, bir yoksulun, bir kimsesizin ahı düşerse toprak kirlenir, zulme batar ve koca bir girdap haline gelerek başta yönetici seçkinler olmak üzere zenginleri boğar.
  • Bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, mala ve mevkiye (aşırı) düşkün bir adamın dinine verdiği zarardan daha büyük değildir.

Selam hüdaya uyanların üzerine olsun.

Yorum Ekle