HAKİKAT BİZİM MAHŞERDEKİ URBAMIZIDIR.

İnsanın kendisi ve kainatla barış ve uyum içinde olması hakikate teslim olmasıyla mümkündür. Kainatı yaratan bu uyumun şifrelerini ‘hakikat’ olarak eksiksiz ve istisnasız gönderdiği elçileriyle insanlara ulaştırmıştır.

İnsanın en derin noktasından evrenin en uzak noktasına bağlanan bir hakikat ipi vardır. O ip bize tarif edilmiş ve sarılmamız halinde dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşacağımız garantisi verilmiştir.

İnsanı bir bilgisayar gibi anlatan Şems suresi ‘insanın önce alt yapısının tamamlandığını (Ve nefsin sevvaha) sonra iki birbirine zıt , farklı program yüklendiğini (Fe elhemeha fücuraha ve takvaha ) ve hakikate götüren yolun takvayı seçmekte olduğunu inanan kullara anlatır.

Allah’ın kopmaz ipleri olan Kuran ve Sünnet çok net bir şekilde hakikati anlatıyor. Ama biz çok yorum yapıyoruz dostlar !

Hıristiyanlığı ve Yahudileri Kutsal kitaplarının yörüngesinden çıkaran da hakikat net, sade ve belli olmasına rağmen çok yorum yapmalarıydı. Bu hastalık maalesef bize de bulaştı.

Din ‘Müslüman Müslümana 3 günden fazla küsemez’ diyor. Bundan daha net söylenebilir mi ? bu hakikat. 3 günden fazla bir Müslümana küsen insan her saniye haram işliyor.

Din ‘İman etmedikçe cennete gidemez, birbiriniz sevmedikçe iman etmiş olmazsınız, yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz şeyi söyleyeyim mi ? Aranızda selamı yayınız’ diyor. Ama iman ettiğini teslim olduğunu söyleyen bir mümin ben şunu severim , şunu sevmem diyebiliyor. Oysa din ona öyle bir yorum alanı bırakmamış ki.

Din ‘sana yapılan kötülüğü en güzel iyilikle karşıla’ (fussilet 34) diye emrediyor, Müslüman kin tutuyor, 99 iyilik gördüğü kardeşin bir kötülük gördüğünde onu kırmızı kalemle çizebiliyor.

Din hukuku ibad (kulların-yaratılmışların hakları), hukukullahtan önemli ve önceliklidir diyor.Dünya kadar kul hakkına giren insanlar şahsi ibadetlere gösterdikleri önem ve ehemmiyetin yarısını , o Cenabı Hakkın karışmam dediği Kul Hakkı konusunu dünyada halledip helalleşme konusuna vermiyorlar.

Siyaset ve memleket idaresi bahane edilerek , yazılı ve görsel medya referans alınarak rahatlıkla herkesin gıybeti , dedikodusu  yapılabiliyor , iftiralar atılabiliyor. Yüce Allah bir haber geldiğinde araştırmamızı hakikate ulaştıktan sonra usulüne uygun tarzda o haberi kullanmamızı (Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın. Hucurat,6) emrettiği halde, büyük günahlardan sayılan iftirayı ve  ölü kardeşimizin etini yemek hükmünde ki gıybeti rahatlıkla yapabiliyoruz.

Bu misaller çoğaltılabilir. Herkes kabre tek başına girecek , hesabı tek başına verecek ve ‘nefsi  , nefsi ‘ diyecek. Malın ve evladın fayda vermediği o günde (hakikate teslim olmuş) selim bir kalp (O gün, ne mal fayda verir ne de evlat. “Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.” Şuara,88-89) istenecek bizlerden.

‘Tarihin bize öğrettiği en büyük ve derin trajedi ‘hakikatin inciltilmesidir. Trajedidir çünkü hakikatin intikamı serindir , tecelli etmeye ederde illiyetini bilmediğimiz için teşhisinde yanıldığımız olur. İnsanın en manidar duruşu hakikat karşısında takındığı tavırdır. ‘ADAM gibi ADAM’ olmanın manası bu duruştadır. Biz ki hakikati incitmek , tam kırk yerinden bıçaklamak için endüstri icat etmişiz. Ah yerde kalmaz , acısı bir gün çıkar’ demiyorum zaten o dert ile mecruhuz.’ Oyun bile oynansa onunda kendince bir hakikati var. İlki oyun olduğunu unutmamak , ikincisi oyunda bile hakikati incitmemek. ’Oyun’ mecazını ciddiye almak gerekir, külli hakikat karşısında oyun derekesine düşmeyen ne var ki hayatımızda (Rahman 26-27)

Kainatla uyumun yolunun hakikate inanmak ve onu yaşamak olduğuna inanan bizler kendimizi sık sık (günde en az 5 vakit) hakikate uyum testine tabii tutmamız gerekmektedir. Hakikatten ayrıldığımız her salise de zaman ve mekanın aleyhimize şahitlik yapacağını unutmayalım.

Lütfen ! Hakikati incitmeyelim dostlar , çünkü o bizim mahşerdeki urbamızdır.

Yorum Ekle