YETİŞTİRME YURDU GENÇLİĞİ VE DİN EĞİTİMİ ( 1 )

YETİŞTİRME YURDU GENÇLİĞİ VE DİN EĞİTİMİ  [1] ( 1 )

I. GİRİŞ

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, 81 İlde İl Müdürlükleri ve bağlı kuruluşları ile Ülkemizde korunmaya muhtaç çocuk, genç, yaşlı, özürlü kişi ve ailelere gündüzlü ve yatılı hizmet götüren en büyük ailedir.

2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ile korunmaya muhtaç çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve topluma kazandırılması görevi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir. Merkezde bu görev Çocuk Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmektedir.


Korunmaya  muhtaç  çocukların  bakımını  ve korunmasına  ilişkin esaslar, 1983 yılında yürürlüğe giren 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’na göre  düzenlemiştir.  2828 sayılı SHÇEK   Kanununda;
Korunmaya muhtaç çocuk: “Beden, ruh ve ahlak gelişimleri veya şahsi güvenlikleri tehlikede olup;


a) Ana veya babasız, ana babasız,
b) Ana veya babası veya her ikisi de belli olmayan,
c) Ana veya babası veya her ikisi tarafından terk edilen,
d) Ana veya babası tarafından ihmal edilip, fuhuş, dilencilik, alkollü içkileri veya uyuşturucu madde kullanma gibi her türlü sosyal tehlikelere karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa sürüklenen çocuklar” olarak tanımlanmıştır.


Yetiştirme Yurtları ise, yukarıda tanımı yapılan 13–18 yaş arası korunmaya muhtaç çocukları korumak, bakmak ve bir iş veya meslek sahibi edilmeleri ve topluma yararlı kişiler olarak yetiştirilmelerini sağlamakla görevli ve yükümlü olan yatılı sosyal hizmet kuruluşlarıdır. [2]

[1] 8-9 Mayıs 2009 Kuram ve Eylem Yönüyle Din Eğitiminin Teolojik ve Felsefi Temelleri Sempozyumu ve 12-16 Ekim 2009 IV. Din Şurası,24 Şubat 2010 DİB HİE de sunduğum tebliğ metnidir.

[2] http://www.shcek.gov.tr/Kurumsal_Bilgi/Mevzuat/Kanunlar/2828.asp

II. YETİŞTİRME YURDU GENÇLİĞİ  VE DİN EĞİTİMİ

Yetiştirme yurtlarında genel eğitim içinde din eğitiminin de gençlere yeterli ve doğru bir şekilde verilmesiyle onların bazı problemlerine çözümler bulunabilir.


Gençlere verilecek iyi bir din eğitimi, onların ahlaklı, vatanına milletine ve tüm insanlığa saygılı birer fert olarak yetiştirmelerine büyük katkılar sağlayabilir.


Yetiştirme yurtlarında, kendilerin yalnızlığa itilmiş hisseden gençler, sığınacağı ve yardım göreceği bir merci bulma isteği ve arayışı içindedirler. Eğer kendilerine sonsuz güç ve kudret sahibi olan Yüce Yaratıca gereği gibi tanıtılırsa, birçok zorluklarla baş edebilmeleri daha kolaylıkla mümkün olacaktır…”

Dinî veya manevî sosyal hizmetler; sosyal hizmet alanlarında ortaya çıkan dinî içerikli problemlerin çözümünde gerçekleşen danışmanlık ve rehberlik faaliyetidir. Bir başka ifadeyle sosyal hizmet sürecinde, sosyal hizmetten yararlanan kişilerin (hastaların, tutuklu ve mahkûmların, SHÇEK Kuruluşlarında barınanların)ihtiyaç duydukları ve dinî sosyal hizmetler alanında uzmanlık ve formasyona dayalı olarak verilecek olan hizmetlerdir.

Dinî sosyal hizmetler; sosyal hizmet anlayışını, kişilerin manevi duygu ve düşüncelerine yönelerek biçimlendirme isteğidir. Hem manen hem maddeten insanın mutluluğunu hedefleyen sosyal hizmet uygulamaları, kişilerin sosyal bilinçlenmeleri ve topluma uyumları için üstün karakter geliştirmeye yönelik sosyal ve manevi eğitimi esas alan bir uygulama biçimidir.[1]

İnsanın hem maddi hem de manevi dünyasının sağlıklı olabilmesi, huzur ve refaha kavuşabilmesi için bedeni ve ruhi ihtiyaçlarının karşılanması, sorunlarının çözümlenmesi gerekir. Sosyal hizmete muhtaç insanların dinî kaynaklı problemlerinin çözümü sadece dinî bilgi sahibi olmakla ortadan kaldırılabilecek kadar basit bir iş (uğraş) değildir. Çünkü bu alanda çözüm üretebilmek için, rehberlik yapacak kişinin hem sosyal hizmet alanında hem de ilahiyat alanında, uzmanlık bilgi ve becerisine sahip olması gerekir. Mevcut durumun konuyla ilgili bir çözüm üretmediği ortadadır. Sorunun pansuman tedbirlerle çözülebilmesi de mümkün görünmemektedir. Probleme kalıcı çözüm getirecek yollar aranmalıdır.

Türkiye’de İlahiyat Fakültelerinde halen yürürlükte olan durma göre alınan eğitim sonucu sosyal hizmet alanları olan hastane, hapishane ve diğer sosyal hizmet kurumları için bir formasyon verilmemektedir. Okullardaki din eğitimiyle camideki farklı, hastanedeki hastanın psikolojisiyle hapishanedeki mahkûmun psikolojisi birbirinden tamamen farklıdır. Bütün bunlar özel uzmanlık ve eğitimi gerektirmektedir. Ülkemizde bu hizmetler maalesef gönüllülük ve kişisel beceriler gibi isteklere bırakılmıştır. Hâlbuki Batı’da bu hizmetler Kiliseye bağlı ve kilisenin özel uğraşı alanı içerisine girmektedir.[2]

 


[1] Ali Seyyar, Sosyal Hizmetlerde Manevi Bakım, Şefkatli Eller Yayınları, Ankara 2007., s. 133.

[2] Cemal Tosun, Din Eğitimi Bilimine Giriş, Pegem A Yayıncılık, Ankara 2002, s. 162.

Yorum Ekle