İstinasız her insanın içeriğinde imtihanın gereği olarak “kin=gıll” yerleştirilmiştir.
Bu “kin=gıl” herkese ve her şeye karşı insanı sürekli zorlayan acımasız bir imtihan aracıdır.
Dünya/ahiret saadet için en çok dikkat edeceğimiz husus bu “kin=gıll”i yönetebilmek, onun kimseye zarar vermemesi için kontrol altında tutmaktır.
Adeta biz bir düdüklü tencere; “kin=gıll” de içimizde kaynayan yemek gibidir.
Tencerenin düdüğü gibi son nefese kadar sabır, itina, teenni ve dikkat ile buharı yöneterek Rabbimizin huzuruna çıkacak olgunluğa kavuşmak için ağır ağır kısık ateşte pişmektir.
Hayatı sadece boyuna değil enine de yaşamak kısık ateşte ağır ağır pişmektir.
“Kin=gıll” bu işlevini tamamlayınca cennette imtihan olmadığı için insandan alınacaktır:
“Biz onların (cennet halkının) göğüslerindeki kin ve nefret duygularını söküp çıkardık. (Şimdi birbirini seven ve hep iyilik düşünen) Kardeşler olarak, cennet koltukları üzerinde karşılıklı (sohbet ve saadet ortamındadırlar).” Hicr, 15/47.
O halde dünyada da cenneti istiyorsak “kin=gill” duygularını düdüklü tencere gibi hapsedip, yumuşak huylu ve tatlı sözlü olmalıyız.
Bu hal Allah’ın kullarının onca isyan ve günahlarına karşı her tür rızıklarını göndererek bizlere gösterdi Rahman ismine mazhariyettir.